Doğum yeri ve tarihiyle ilgili kesin bilgi bulunmayan Hemşehrimizin eserinden ve kaynaklardan 15. yüzyılda yaşamış olduğunu anlıyoruz.   Adı Sinan’dır. “Sarı” ismini, doğup büyüdüğü (Sarıalan, Gökçealan, Aladağ) Bolu’nun Sarıalan (Yaylası) bölgesinden alması ihtimâli kuvvetlidir. Kendisine ait telîf eser olan “Dîvân”ının başında, “Ümmî Kemâl Kaddesallâhü sirrahü’l-‘azîzin halifesi sarı Müderris Efendi Şeyh Sinân kaddesallâhü sirrahül-‘azîzin dîvânıdur.” (Ümmî Kemâl'in halifesi) şeklinde, ismi söylenmiştir.

Sarı Müderris Şeyh Sinan; Azerbaycan’da ortaya çıkan, gelişen ve Anadolu’ya getirilen Halvetiyye tarikatındandır.Ve irşad ehli bir Mürşiddir.

Bir araştırmada şöyle anlatılmaktadır:

“Akçakavak Köyü’nden Sarı Müderris diye tanınan ve zamanının meşhur âlimlerinden olan bu kişi, “Ümmî olandan şeyh mi olur? diyerek, (bugün, merkez Tekke Köyü’nde medfun bulunan)  Ümmî Kemâl Hazretleri’ni eleştirir. Ümmî Kemâl Hz.leri bir gün, Yazıören Yaylası’nda “Erenler” diye bilinen mevkide bir toplantı tertip eder. Toplantıya Sarı Müderris de katılır. Halk toplanır ve Ümmî Kemâl toplantı yerine gelirken orada bulunanlar, saygılarından dolayı ayağa kalkarlar. Sarı Müderris, Ümmî Kemâl’den daha yaşlı olduğundan ve kendini âlim kabul ederek ayağa kalkmaz. O sırada, bir de bakar ki, o ağaçlık bölgedeki bütün ağaçlar Ümmî Kemâl’e hürmeten, âdetâ ta’zim edercesine kendisine doğru eğilmiyorlar mı? Bunu gören Sarı Müderris şaşkınlık içinde bocalarken, Ümmî Kemâl yanına gelerek: “İLİMDEN ve AMELDEN MAKSAT ALLAH’I BİLMEK, ALLAH’I BULMAK, ALLAH AŞKIYLA DOLMAK” olduğunu anlattıktan sonra; Sarı Müderris iknâ olur, özür diler ve teslim olur. Bu teslimiyetten sonra, kendine ait olan ve bugün Vakıf olarak bilinen Akçakavak Mahallesindeki arazilerinin bir kısmını Ümmî Kemâl Hz.lerine hediye ederek vakfeder. Hâlen bazı araziler, Tekke Yeri diye adlandırılır.”

Ümmî Kemâl vefât edince, 1475’te, Hazret’in halifesi olur.

“Dîvân”ındaki ilâhi aşk, dinî ve tasavvufî bilgilerindeki kapasiteye bakılırsa bir medrese hocası olan Sarı Müderris’in mânevî ilimlere vâkıf, yüksek bir Mürşidolduğu görülmektedir.

Şeyh Sinan Dîvânı Türkçe’dir.Şiirleri, devrin dil özelliklerini ortaya koyan sade ve anlaşılır yapıdadır.Hazret’e göre dîvân  bir irşad (Allah’ın bilinmesi, bulunması ve Allah aşkının elde edilmesi) vasıtasıdır.

Şeyh Sinan Hz.lerinin eğitimine ve edebî kişiliğine en büyük katkı, şüphesiz, şeyhi Ümmî Kemâl’den olmuştur.Ayrıca Yunus Emre ve Mevlâna Muhammed Celâleddîn Rumî’den de etkilendiği ve eserlerinde söz ettiği görülmektedir.

Bolu’ da 15. yüzyılda yetişen ve dinî- tasavvufî sahada derin izler bırakan Sarı Müderris Şeyh Sinan Hazretleri, aynı zamanda Türk edebiyatı bakımından da, önemli edebî şahsiyetlerdendir.

Sarı Müderris Şeyh Sinan Hz.lerinin vefât tarihi ile ilgili kesin bir bilgiye henüz ulaşılınamamıştır. Fakat,şeyhi olan Kemâl Ümmî’nin vefât tarihi dikkate alındığında, Şeyh Sinan’ın 1475’den sonra dünya değiştirdiğini söyleyebiliriz.

Mevcut ve bilinen kabri, Bolu Merkez Yeni Akçakavak Köyü Câmii haziresindedir.Asırlar ötesinden, Hazret'in taşıdığı mânevî iklimi teneffüs etmek isteyenler, burada ziyaret ile fâtihalarını hediye etmeye devam ediyorlar.