Sayın okurlar;

Muallim Naci Bey bir şiirinde şöyle söylüyor:

Aklınla gör, göz haittir kalbine

Kalbinle işit, kulak yalancıdır

Sayın okurlar,

Hait kelimesi, sözlük anlamında engel, duvar demektir. Buradan hareketle konuyu biraz açarsak, “Aklın uşağı olan bir kalp sevilmez.” Yani, akıl bazen coşar, hiddetlenir ama kalp daima çalışır, dengeli ve hayatidir. İşte bunun için bazen akıl, bazen de kulak yanılabilir. İşin en doğrusu, aklınla gör ama haberi, duyumu, işitmeyi ve güzel yorumları kalbine bırak.

Sayın okurlar;

Kalp denize benzer, fırtınaları, sakin zamanları, bazen de taşkınlıkları olabilir ama derinliklerinde inciler gizlidir. İnsanoğlu, keder ve sevinç zamanlarında, kalbinin tahammülünden fazlasını, diğer hassas bir kalp ile bölüşmek ister. DOLAYISIYLA, KARNI AÇ OLANLARDAN ÇOK, KALBİ AÇ OLANLARA ACINIR. Dünyada hiçbir yol, kalple beyin arasındaki kadar uzun değildir. Dünyada, kalp kadar yumuşak ama kalp kadar da sert bir şey yoktur. İnsanoğlu, kendi kalbine baktığında, orada kötülük görmüyorsa, üzülecek ve korkulacak bir şey yoktur. Bir kimseyi, kendinize bağlamanın en güzel yolu, onun kalbini kazanmaktır. Dünyamızda, hiçbir kalbin, zorla elde edildiği görülmemiştir. Dünyada, bu nedenle, sevgiye, ilgiye açık bir kalp kadar, hayatta değerli bir şey yoktur. Kalplerin, en büyük düşmanı yine insanın kendisidir. Devamlı gönül kıran, kalp kıran bir insan, bir nevi ayakkabının içindeki taşa benzer. “Kalpler, gönüller, silahlarla değil, kalbi güzelliklerle yenilenirler.” Her düşünce, kalpten aldığı hızla ilerler. Kalbin, muhakemenin asla tanımadığı çok fikirler de vardır. Akılla zaman zaman çözülmeyen birçok konu, kalbe yöneltildiği zaman çözülebilir. İşte bunun için, çok güzel ve büyük fikirler kalpten doğar. Yine buradan hareketle diyoruz ki kalbin şahitliği, yüz şahitlikten daha kuvvetlidir. Pek tabii, normal şartlar altında, bir zalimin, bir caninin kalbi de kendisine benzeyecektir. Altınlar cevheriyle, çirkefler pislikleriyle kendilerini belli ederlermiş. Mükemmel duygularda, gönüllerde, kalplerde asalet, fazilet, incelik; kirli ve girdaplı kalplerde rezalet vardır. 13.yy’dan bu zamana kadar, halkımızın deyimiyle, insanlar masaya yatırılırken, düşünceden hareketle kalbe yönelmiş, “taş kalpli, iyi kalpli” sözü buradan gelmiştir. Bu kalp, ne kadar güçlü olursa olsun, unutmayalım ki bütün kalpler, Yüce Allah’ın iki parmağı arasındadır. İşte bunun için, insanoğlu, yaşantısında kalbini düşündüğü kadar en başta yaratanını da asla aklından çıkarmayacaktır.