Sayın Okurlar;

Yukarıdaki başlık, Çin atasözüdür. Burada anlatılmak istenilen ana konu, müziğin kalitesi ve kalitesizliğiyle olan bağlantısıdır. Kalite, aslında çok önemli bir kelimedir. Yani konusunun, vasıflarındaki mükemmeliyeti ortaya koyar. Örneğin; Kaliteli insan kalitesiz insan, kaliteli ürün, kalitesiz ürün gibi. Buradan hareket edersek, kaliteli müzik, kaliteli müzik dinleyicilerine sunulur. Müzik literatüründe, APRESİYASYON’UN ana kuralı, müzisyenleri dört grupta sıralamıştır. Çalanlar, söyleyenler, eser meydana getirenler ve dinleyenler. Ancak, yapısı kaba, aklı cılız, öğrenimi zayıf, öte yandan çalışmayı, hizmet üretmeyi kaldırıp atmış, kısaca bir nevi bilmediğini bilmeyen topluluğa siz kaliteli bir müzikten bahseder veya sunarsanız bu durum adeta aziz suyun çölde aksaması gibi olur. Yani bu su çölde hiçbir kıymet ifade etmez. Mühim olan, bunları düşünerek, tefrik ederek, dinleti veya konserlere karar vermesini bilmektir.

Sayın Okurlar;

Müzik dinleyene, terbiye alana göredir. Dinleyiciler açısından en önemli soru da şu olmalıdır: Herhangi bir yerde kaliteli bir müzik icra ediliyorsa, dinleyen kimdir ve ne kabiliyettedir? Bu anlaşılmadıktan sonra kolları sıvamanın bir anlamı yok. Örneğin; Dolmuştaki yolculara Türk Musikisinin büyük bestekârı, Saadettin Kaynak’tan, Batı’dan da Mozart’tan bahsederseniz, bütün konuşmalarınız boşa gider. Biraz daha açıklamamız icap ederse, ana konuyu şuraya getirmek istiyorum. Çünkü bu tür örnekleri, elli yıllık hizmetimde çok yaşadım ve gördüm. Örneğin; Biliyorum diyor bilmiyor, yalan yanlış konuşuyor, doğrudur diyor, sevmediği halde sevmiş görünüyor velhasıl bukalemun gibi hangi dala konuyorsa onun rengini alıyor. Altın için mihenk taşı ortadadır. Sarraf, metali bir defa mihenke sürdüğü zaman, bırakın altın olup olmadığını, kaç ayar olduğunu size anında söyler. Örsü yumrukla kırmaya çalışan bir kafa elbette ki kabaktır. Özetle, bariz bir şekilde gürültüyü müzik sanan bir dinleyici topluluğunda, kulak açısından klinik bir vaka vardır. Hayvanat âleminde dahi bülbülün sesi güle, kuzunun melemesi annesine emprovize bir ses olarak elbette ki müzik olarak gelecektir. ŞİMDİ GELELİM MÜZİĞİN TARİFİNE. ZAMAN ZAMAN KONUŞMA LİSANIMIZDA ANLATAMADIĞIMIZ DUYGULARI VE DÜŞÜNCELERİ, TERTİPLİ YANİ DÜZENLİ SESLERLE BAŞKA RUHLARA VE GÖNÜLLERE AKSETTİRME SANATINA MÜZİK DENİR.