Sayın Okurlar;

Yüce yaratanın, insanlık konusunda yaratılan en zarif, en ince, en narin ve de en güzel canlısı kadındır. Yaradılış biçimi, fiziki açıdan, erkeklere nazaran biraz daha güçsüz olsa da çalışmasında, zekasında, tüm hizmetleri açısında evin temeli ve direği olarak görülür. Pek tabi, erkeklerde olduğu gibi kadınlar camiası da fen fen, çeşit çeşit olduğu için istisnalara girmek istemiyorum.

Sayın Okurlar;

Kadınların en büyük görevi, ailesindeki yeridir çünkü eşine vefası ve çocuklarına olan müşfik bağlantısı ile ailesinin ayrılmaz bir parçası, bundan dolayı da bir mutluluk abidesidir. Bütün bunların yanında, gerek ailesindeki gerekse devlet hizmetlerindeki büyük başarıları ile de ayrıca dikkate şayanlardır. Bilhassa, tertip, düzen, intizamda, kadın elinin değdiği her yer, tertemiz ve pırıl pırıldır. Kadının medeni dünyadaki adımları ise çağımız felsefesinde takdire şayan bir çalışma gösterir. Ancak aslında, özünde velhasıl hilkatinde(yaradılışında) kadınlıktan nasibini almamışsa bu defa birlikteliği mutluluk değil mutsuzluk yaratır. Bundan dolayı ahlaken güzel kadın fakiri dahi padişah yapar. Asaleti, nezaketi, bilgisi, görgüsü, inceliği olan kadın, ahlaken muntazam olduğu kadar hayatın her devresinde isabetli hareket etmesini de bilir. Bunun için, yüz güzelliği hamamdan eve kadar olsa da ahlak güzelliği hamamdan Şam'a kadardır. İstisnalar kaideyi bozmaz derler. Bu bakımdan incelikleri olmayan kadın, bir yerde dar ayakkabıya benzer. 13. yy'dan günümüze kadar analar için bir güzel cümle daha kurulmuştur. Halkımız der ki (Anası olmayanın babası da olmaz.) Ailenin, dolayısıyla hayatın  ayrılmaz bir parçası olan muhterem kadınların, kadınlar gününü kutlar kendilerine sağlıklar, başarılar ve engin mutluluklar dilerim. Aziz Atatürk'ün, bu münasebetle yıllarca evvel kadınlara tanıdığı güzel hakları da şükranla karşılıyor, bu görüşünü, bu bakış açısını da mükemmel bir düşüncenin eseri olarak görüyoruz.