Sayın Okurlar;

Hayırsız ve isabetsiz insan, tatlı tatlı gülse de netice itibari ile gün gelir, ilahi adaletin pençesine takılır. Böylece sancısından, bağırtısından hayata geldiğine geleceğine bin pişman olur. İnsanlık aleminde bütün mesele hakkaniyettir. Bunun için, bir mazlumun, masumun ahı, yıkılmaz zannedilen kaleyi yıkar, orayı adeta cehenneme çevirir. Yani, güzellikler diyarı varken, bilerek ve ısrarla çirkinlikler diyarına gidenin, zaten aklı da, kalbi de, gönlü de çirkindir. Nitekim, zalimin mumu, sabaha kadar yanmaz, ömrü az olur ve (zalimin rişte-i ikbalini bir ah keser).

ZALİMİN RİŞTE-İ İKBALİNİ BİR AH KESER,

MANİ-İ RIZIK OLANIN, RIZKINI ALLAH KESER.

Bunun için, zalime zulüm adaletin ta kendisidir. Canilere, zalimlere, haydutlara müdara yani (yalandan yüze gülme) gerekir. Hayırlı insanlar pazar yapar, hayırsız insanlar pazar bozar. İşte bunun için, hayırlı komşu, hayırsız akrabadan daha iyidir. İsabetsiz ve seviyesiz dost, gereksiz post gibidir. Edebe gelince, bu en hayırlı mirastır. Örneğin; “ŞEYTANA KÜL YER MİSİN? DEMİŞLER, YAĞLISI VARSA DİYE CEVAP VERMİŞ”. Durum böyle olunca, şeytanla kabak ekenin, kabak başında patlar. Şeytan, her yere girer yıkar ama kendi evine hiç dokunmaz. İşte bunun için, şer ve şeytan düşünceler, insan ruhunu ve düşüncesini azdırır ama suyunu ısıtmaz. Pek tabii, gerçekten hak diyenler mahrum kalmaz, böylece, tevekkül edenlerin hiç birisi de sıkıntı çekmez. Haram zadeler ortalığı bozarken, helal zadeler yapıcı olmuşlardır. HELALDEN HESAP, HARAMDAN AZAP EKSİK OLMAZ. Her çalıdan keklik çıkmaz, her çiçek koklanmaz velhasıl, her damardan kan alınmaz. Anlamadan, dinlemeden, bilmeden güvenirsen dostuna, hiç belli olmaz ama bir anda saman doldururlar postuna. Böylece, bilerek, inanarak, güvenerek ve tecrübelere bağlı kalarak hareket etmek en isabetlisi olur. Nitekim, balın içinde sana zehir sunan hokkabaz, yarın gözüyle suyu da düğümler. Rüzgar eken, fırtına biçer. Fırtına eken, tayfun biçer. 13.yy’dan bu zamana kadar, Hakkaniyet konusunda çok söz söylenmiştir. Bunlardan en güzeli “EDEN BULUR, İNLEYEN ÖLÜR” cümlesidir. İnsanlık, güvenirlilik, asalet, fazilet gibi güzel konular varken, gönül kırmaya ve insanları aldatmaya bunun için gerek yoktur. Bütün bunların nasıl olsa hesabı bir gün sorulacaktır. İşte bunun için insan yaşantısında insan gibi yaşamak kişilerin asli görevi olmalıdır. Doğruluk adeta bir su kabağı gibidir, kesinlikle batmaz ve doğru söz yemin istemez.