1 Şubat 1944 sabahı saat 05.21 de, Richter ölçeğine göre 7,4 şiddetinde meydana gelen deprem Çerkeş, Mengen, Gerede ve Bolu’da büyük; komşu Ankara, Zonguldak illerinde de dikkate değer hasarlara neden

olmuştur. Buralarda tespit edilen ölü sayısı yedi bine yakın, yıkılan ve harab olan evler de yirmi üç binden fazla olmuştur.

Memleketimiz, tarihin kaydettiği çağdan beri zaman zaman yer sarsıntılarına sahne olmuştur. Bununla beraber 1938 deki Yerköy depremine kadar birçok seneler sükûnla geçmiş ve son yıllarda sık ve yıkıcı depremler olmamıştı. Gerçekten 1938 Mart’ından beri geçen altı sene içinde sekiz defa afet halini alan depremler, büyük can ve mal zararlarına neden olmuştur. Yerköy (1938), Dikili (1939), Erzincan (1939), Çorum (1942), Erbaa (1942), Tosya (1943), Gerede (1944) depremleri ayrı ayrı kapsamlı yıkımlar yapmışlardır.

Gerede-Bolu depremi ismini verdiğimiz bu son sarsıntının yıkımı, doğuda Çerkeş, kuzeyde Devrek, güneyde Beypazarı, batıda Düzce ile çevrelenen sahada hissedilmiş, en büyük zararı işaret edilen fay hattı üzerinde olmuştur.

Deprem sabahleyin daha ortalık karanlık iken yaz saati ile 05.21 de olmuştur. Uyanık olan görgü tanıkları korkunç bir uğultu ile beraber önce doğudan batıya ve batıdan doğuya şiddetli bir sarsılmanın ardından, aşağıdan yukarı itilme ve dönme (rotation) duyduklarını bildirmektedirler. Bazıları bu esnada bir ışık gördüklerini de iddia etmişlerdir. Bu gözlem Gerede’de olduğu gibi Bolu’da ve Düzce’de de bağımsız olarak doğrulandığı için kayda değer görülmüştür. Uçak sesi, gök gürlemesi, top seslerini andıran uğultunun sarsıntıya dönüştüğü anlaşılmaktadır. Bu gürültü Gerede’de yeraltından ve kuzeyden, Bolu’da gene yeraltından ve güneyden, Düzce’de yeraltından geldiği hissedilmiştir. Gerede’de fay hattının şehir içinden ve kuzeyde Mengen’den, Bolu’da güneyde Ilıca yolundan geçtiğine göre fay hattı ile bu gürlemeler arasında bir ilişki kurmak yerinde olur. 1 Şubat sarsıntısından sonra Bolu’da, 2 Şubat sabahı şiddetli ikinci bir sarsıntı olduğu gibi bunu takip eden günlerde de, bazen günde bir kaç defa deprem hissedilmiştir. 23 Marttan 1 Nisana kadar bu bölgede bulunduğum esnada, yani büyük depremden yedi sekiz hafta sonra hafif yer sarsıntıları devam etmekte idi.

Gök gürültüsü gibi çıkan sesler bilhassa gece sessizliğinde iyice işitilmektedir. Halk bu gürültüyü işittikten sonra yer sarsıntısını beklediklerini ifade etmişlerdir. Bu olayı açıkça bir Adapazarlının gözlemi kuvvetlendirmektedir. 20 Haziran 1943 günü bağda otururken, ailece ya bir uçak filosu ya da bir kamyon kafilesi geçiyor zannıyla dışarı çıkıp bakmışlar. Gürültü kendilerine doğru yaklaşınca yer de sallanmağa başlamıştır.

Çerkeş’ten Gerede’ye ve Bolu’ya uzanan fay hattı Abant Gölünden de geçmiştir. 1 Şubat sabahı göl donmuş bulunuyordu. Depremle beraber bir çatırtı ile buzların kırıldığını ve bazı parçaların havaya fırladığını revir bekçisi ifade etmiştir.

Gerede’de fay üzerindeki bazı binalar, iki metre kadar doğu-batı istikametinde sürüklendiği gibi, büyük çatlağın kuzey tarafına isabet edenler 30—40 santimetreden 1 metreye kadar aşağı kaymıştır. Çongarlı oğlu Şeref ve İbrahim Urgancı evleri söz edilebilecek örnekler arasındadır. Burada kaymanın batıdan doğuya olduğu, binaların yolu kaparcasına sokak içine kaymalarından anlaşılır. Bazı evler yalnız doğu-batı istikametinde kaymakla kalmamış, bir eksen etrafında da dönmüşlerdir. Bu suretle birbirleriyle çatışmış birçok evler görülmüştür.

Bolu’da büyük fay Bolu-Ilıca yolu üzerinde, Ilıcadan 1 km. kuzeyde, yolu kuzeybatı yönünde kesmiş ve yolun güney kısmını üç metre batıya itmiştir. Burada da Gerede’de olduğu gibi fayın kuzey tarafı bir metre kadar çökmüştür. Deprem yıkımı Gerede’de % 73 kadar olduğu halde, Bolu’da % 27 kadar olması, fayın Gerede’de şehrin içinden geçmesinden, Bolu’da 4 km. kadar güneyde olmasından ileri gelmiştir. Zira Bolunun güney köyleri, özellikle sözü edilen faya yakın olanlar pek çok harab olmuşlardır. Sultanköy’de harab olmayan ev kalmadığı gibi, birçok insan ve hayvan toplu ölümleri de olmuştur. Bolunun 5 km. güneyindeki küçük Ilıcanın suyu depremde kesilmiş, fakat iki hafta sonra eskisinden fazla gelmeğe başlamıştır.

Gerede’de ise şehrin güneyindeki köyler nispeten az hasar görmüşlerdir. Gerede; Kretase devrine ait olduğu tahmin edilen silisli konglomera ve gri kumtaşlarından oluşmuş Esen Tepenin güney yamacında 1320 metre yüksekliktedir ve aynı adı taşıyan ovanın altında diyorit porfir taşları vardır. Hâlbuki Bolu, 9–10 km. genişliğinde

Pliosen ve daha genç, henüz sabit yerleşmemiş çökeltilerle örtülü bir vadi ortasındadır. Düzce’nin bulunduğu ova ise aynı genç çökeltilerle örtülü, 20 km. genişliğindedir.

Bolu ovasının kuzeyinde Sarıcalar'da, Düzce’nin kuzeyinde Üskübü’de üçüncül tortul kayalar, güney dağlarında kireç taşları ve sert kayalar görülmektedir. Bu gözlemler her iki ovanın birer "Çöküntü hendeği" oluşu hakkındaki düşünceyi doğrular niteliktedir.

Bolu gözlem istasyonunda senenin ilk üç ayı içindeki istatistikler incelendiğinde, büyük deprem öncesi Ocak ayında, orta şiddette üç yer sarsıntısı kaydedildiği görülür. Bu üç ay içinde barometre, asgarî 677 mm. azamî 704 mm basınç göstermiştir. Sonrasında 17 Ocak’ta orta şiddette bir sarsıntı kaydedilmesi, hava basıncı ile yer sarsıntısı arasında bir ilişki ihtimalini çağrıştırsa da, bu hususta daha çok incelemeler yapmadan kesin bir söz söylenemez. Bununla beraber olayın tamamen de tesadüf olmadığı düşünülmektedir.

Binalardaki hasarın büyük bir kısmı genç çökeltiler üzerine yapılmış olanlarda ve bilhassa bunların kâgir olanlarında görülmüştür. Temelleri esaslı bir alan üzerinde olan binalar nispeten az zarar görmüşlerdir. Bununla beraber ana çatlak üzerinde veya yakınında olan binanın inşa tarzı veya temeli ne olursa olsun zarar görmüştür.

Gerede — Bolu depreminin, Çerkeş doğusundaki fay boyunca oluşan hareketler sonucu meydana gelen tektonik bir deprem olduğu kabul edilebilir. Erzincan’dan Kelkit vadisi boyunca uzanan ve az çok doğu-batı istikametinde devam ederek Bolu-İzmit-Ganos’dan (Tekirdağ ilinde bir dağ) geçen sismik zon üzerinde denge yerleşmeleri zaman zaman az veya çok şiddette sarsıntılara sebep olmaktadır.

Bununla beraber bazı jeolojik tavsiyelerde bulunmak yerindedir:

1- Alüvyon gibi arazide inşaattan kaçınmak,

2- Bariz çatlaklar üzerinde veya yakınında sağlam bir formasyon olsa bile yapı yapmamak,

3- Ahşap evleri kâgirlere tercih etmek. Mükellef bina yapılmak istendiğinde bunun betonarme olmasına önem vermek.

30 OCAK

1919- Paris Barış Konferansı'nda İtilaf Devletleri, Osmanlı İmparatorluğunun parçalanmasını kararlaştırdılar.

1933- Almanya'da Adolf Hitler iktidara geçti.

1946- Macaristan'da cumhuriyet ilan edildi.

1948- Hindistan'ın kurucusu Mahatma Gandhi, Yeni Delhi'de uğradığı silahlı saldırıda öldü.

1997- Sincan'ın RP'li Belediye Başkanı Bekir Yıldız, Kudüs'ü anma toplantısı düzenledi. Gecede ''intifada hareketini'' canlandıran bir oyun sergilendi ve gösterinin yapıldığı çadırda Hizbullah ve Hamas örgütlerinin liderlerinin posterleri asıldı.

2004- Kapatılan RP'ye yönelik ''Kayıp Trilyon Davası''nda mahkûm olan Saadet Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan, Saadet Partisi üyeliği ve genel başkanlık görevinden ayrıldı.

2005- Irak'ta 50 yıldır ilk kez çok partili seçimler yapıldı. Sünniler seçimi boykot etti. Seçimin galibi Şiiler oldu. Celal Talabani, ülkenin ilk Kürt devlet başkanı seçildi. Şii İbrahim Caferi de başbakan oldu.

31 OCAK

1928- Türk Maarif Cemiyeti (Türk Eğitim Derneği) kuruldu.

1938- Atatürk, Gemlik Suni İpek Fabrikasını açtı.

1968- TRT Ankara Televizyonu deneme yayınına başladı.

1990- Atatürkçü Düşünce Derneği ve Türk Hukuk Kurumu Başkanı 73 yaşındaki Prof. Dr. Muammer Aksoy, Ankara'da evinin önünde kurşunlanarak öldürüldü.

1999- Türk Pop Müziği sanatçısı Barış Manço kalp krizi sonucu vefat etti.

01 ŞUBAT

1926- Ankara'da Gazi İstasyonu açıldı.

1930- Kayseri-Şarkışla demiryolu işletmeye açıldı.

1944- Gerede, Bolu ve Çankırı'daki depremlerde 4.611 kişi öldü.

1949- İlkokullarda ihtiyari olarak din dersi okutulmasına karar verildi.

1979- Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi, suikasta kurban gitti. 25 Haziranda yakalanan saldırgan Mehmet Ali Ağca, 1980'de ölüm cezasına çarptırıldı.

1991- Emekli Korgeneral Hulusi Sayın, Ankara'da evinin önünde uğradığı silahlı saldırıda öldü.

2006- Danimarka gazetesi Jyllands-Posten'de İslam dünyasını rahatsız eden karikatürlerin yayımlanmasından 5 ay sonra, Avrupa'da birçok gazete aynı karikatürleri yayımladı.

2013- ABD'nin Ankara Büyükelçiliğine canlı bomba saldırısı yapıldı. Bir güvenlik görevlisi hayatını kaybederken, gazeteci Didem Tuncay ağır yaralandı.

02 ŞUBAT

1928- Ankara Çimento Fabrikası açıldı.

1935- Kız Teknik Öğretmen Okulu kuruldu.

1938- Bursa'da Merinos Fabrikası, Atatürk tarafından törenle açıldı.

1981- Milli Güvenlik Konseyi, eski Sosyal Güvenlik bakanlarından Hilmi İşgüzar'ın hakkındaki iddiaların incelenmesi için Yüce Divan'a sevk etmeyi kararlaştırdı.

1997- Ankara Sincan'da Refah Partili belediyenin düzenlediği "Kudüs Gecesi" tepkiye yol açtı. Türkiye, Sincan'daki konuşması nedeniyle İran Büyükelçisi Muhammed Reza Bagheri'yi resmen protesto etti.

2004- Konya'nın Selçuklu ilçesinde 11 katlı Zümrüt Apartmanı, yapım hatası nedeniyle çöktü; 92 kişi öldü.

03 ŞUBAT

1931- Menemen Olayı hükümlülerinden 27 kişi idam edildi; mahkûmlardan biri idam sehpası önünden kaçtı.

1969- El-Fetih örgütünün resmi sözcüsü Yaser Arafat, Filistin Kurtuluş Örgütü başkanlığına getirildi.

1971- 11 OPEC ülkesi, petrol alıcısı ülkeleri fiyatları artırmakla tehdit etti.

1975- Kıbrıs Türk Havayolları, Türkiye- Kıbrıs seferlerini başlattı.

1984- Sağlık Bakanlığı'na bağlı tüm hastane ve doğumevlerinde kürtaja izin verildi.

04 ŞUBAT

1923- Lozan Konferansı, Batılı baş delegelerin uzlaşmaz tutumları nedeniyle kesildi.

1948- Ankara'da valilik ve belediye başkanlığının ayrılmasına ilişkin kanun kabul edildi.

1982- 22 il merkezinde bölge idare mahkemeleri kuruldu.

05 ŞUBAT

1939- Uludağ'da ilk kez kayak yarışmaları yapıldı.

1956- Meriç ve Tunca nehirleri dondu; Yeşilköy ve Mecidiyeköy'e kurtlar indi ve İstanbul halkı ekmeksiz kaldı.

1975- ABD Kongresi'nin 11 Aralık 1974'te aldığı Türkiye'ye silah ambargosu kararı uygulanmaya başlandı.

1993- ANAP İstanbul Milletvekili Adnan Kahveci, eşi ve kızı, Bolu-Gerede yakınlarında geçirdikleri trafik kazasında öldüler; Kahveci'nin oğlu, kazadan yaralı kurtuldu.

1997- Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız gözaltına alındı.

2006- Trabzon'daki Santa Maria Kilisesi'nin Katolik rahibi Andrea Santoro, uğradığı silahlı saldırı sonucunda öldü. Santoro'nun katil zanlısı olarak 16 yaşındaki lise öğrencisi O.A. gözaltına alındı.