Bolu’da dünyaya gelen ve ilk, orta ve lise eğitim öğretim hayatını doğduğu şehirde tamamlayan Güldeniz Zeyrek, üniversiteyi Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İç Mimarlık Bölümünde okudu. Şimdilerde Bolu’da olmayan bir mesleği halka tanıtmaya çalışan Güldeniz Zeyrek ile iş dünyasına dair sohbet ettik. 

GLZ Design, tasarımlarıyla Bolu’da bir ilki gerçekleştirmeye devam ediyor.   

İç Mimar olmak isteyenler özellikle bu röportaj tam da sizin için... 

Sizi tanıyabilir miyiz?

24 Temmuz 1993 yılında Bolu’da doğdum. Kreşe Özel Gürtan’da başladım. Anaokuluna orada devam ettim, daha sonrasında Kültür’de birinci sınıfı okudum. Deprem zamanı olduğu için ikinci ve üçüncü sınıfı Paşaköy İlköğretim Okulu, dörtten sekize kadar 50. Yıl’da okudum. Liseye güzel sanatlarda başladım. 2016’da mezun olduktan sonra Bolu iline döndüm. Staj yaptığım firma olan TORUNLAR GYO’da iç mimar olarak çalışma fırsatım olmasına rağmen hiç düşünmedim. Çünkü orada çalışsam ara eleman olacaktım. Kendileri yüksek mimarlar, iç mimarlarla çalışıyorlardı. Şantiye kısmında, denetleme, kontrol kısımlarında bulunacağım için körelmekten korktum açıkçası. Hocalarımla da görüştüm onlar da yapabilirsin dediler ve ben büyük denizde küçük balık olmaktansa, küçük denizde büyük balık olmak daha güzel olacak dedim ve 2016’da Bolu’ya döndüm. GLZ Dizayn altı aylık bir şey aslında. İlk olarak benim kafamda GDZ, Güldeniz Zeyrek’ti. Bu fikir de Aytaç Abiden, AYÇ mimarlıktan. Orada yetiştim, iki yıl civarı yanına gittim. Yüksek Lisans konusunda bana yardımcı oldu.  

Nasıl Başladı ilginiz? Ne zaman iç mimar olacağım dediniz?

Ben hep resim çizmeyi severdim. Monami’yi herkes bilir onun yarışmalarına katılırdım, ödüllerim de var. Sonrasında öğretmenimin yönlendirmesi ile güzel sanatlara girdim. Yine derece ile kazandıktan sonra orada dört yıllık bir lise hayatım oldu. Sonrasında lise 3 civarlarında iken ben resim öğretmeni olmamalıyım dedim. Çünkü biz 24 kişilik bir sınıftık herkes resim öğretmeni olmak istiyordu. Tek cümle buydu. Ben mimar olacağım dedim, ama mimar ne iş yapar? Bilgim yok. Biz o sene Hasan Kanca’dan ev aldık. Aldığımız evi ben gördüm, bunu kim çiziyor, mimar çiziyor oradan yola çıkarak ben mimar olacağım dedim. İlk mesleki hayatımın adımları orada başladı benim için.  Sonrasında dershane hayatı falan derken, ben bir alan dışı seçim yaptım. Mimarlık bizim alanımız değil. İlk sınavda benim puanım düşük kaldığı için gidemedim. Sonraki senemde 7 farklı üniversiteyi kazandım. İçlerinden en iyisi Mimar Sinan’dı. Normalde yedekteydim, 11.yedek. İmkânsızdı, ilk tanıştığım hoca bile imkânsızdı sen nasıl kazandın burayı dedi. Kahve falına inanmam ama o akşam fal kapatmıştım, sınav açıklandı benim yedeklerde ismim konmuş beni aradılar. İstanbul’dan döndüğümde baktım fotoğrafa tabakta bir baykuş belirmiş, artık kader mi? Bilemiyorum. Orayı kazandım ve okudum.

Sektördeki Başarınızı Neye Borçlusunuz?

Bolu da ilk olmam başarının en temel noktası olduğunu düşünüyorum. Olmayan bir sektörü halka tanıtmaya çalışıyorum. Başarının anahtarı kararlılık ve azimden geliyor.

İç Mimarla Müşterisinin İlişkisi Neye Benzer?

İnsanların hayatlarına dokunabilmek ve işin sonunda onların gözlerindeki o mutluluğu görmektir. İç mimarlık mesleği bir mekâna şekil vermek, o mekâna yaşam vermektir. İnsanlara özel tasarımlar sundukça, kendilerini özel hissetmelerini sağladıkça iç mimarlığın biraz daha tanıtmış ve göstermiş oluruz.  İstenileni gerçekleştirmek ve bundan mutlu olan insanları görmek paha biçilemez.

Sizi Heyecanlandıran Hedeflerinizden Bahseder misiniz?

Ben her yıl kendime bir hedef koyarım. 2018 için kendi firmamı açmak gibi hedefim vardı. Şu anda bunu gerçekleştirdim. Önümüzdeki 5 yıl hedeflerime bakacak olursak; Bolu’ya bu iç mimarlık sektörünü tanıtmak istiyorum. Ankara ve İstanbul gibi büyük şehirlerde mesleğime ilgi çok yüksek ama küçük illerde fazla bilinmemesi en büyük dezavantajım. En azından bir adım attım, olmayan bir sektörü Bolu’ya getirdim. İlk iç mimarlık firması olarak hizmet vermeye başladım. Açtım ve tanıtmak istiyorum. İç mimar neler yapar, bir dekorasyoncudan, bir mobilyacıdan benim farkım nedir? Neden tasarım yapılmalı bu kısmı insanlara anlatmak istiyorum. 2018 yılı için ben iki tane anahtar teslim proje hesaplamıştım, o üç oldu. 2019 için hedeflerim en az 10 proje ve 5 anahtar teslim, 5 tane çizim şeklinde. Böyle hedeflerim var. İyi bir iç mimar olmak en büyük hedefim. Şu an en büyük sıkıntımız şu; herkes ev alıyor, ama hiçbiri kendilerine özel değil. Tamamı müteahhitlerin kendi zevklerine göre yapılmış oluyor. Mesela; ofisim ben ilk tuttuğumda bomboş bir dükkândı. Hatta daha çok market görüntüsüne sahipti. Kişiye özel tasarımda bir alan değildi. Ben burada mutlu olmak istiyorsam, burayı kendim tasarlamalıyım dedim. Ve sonuç ortada…

En büyük sıkıntıyı ben evimizde yaşıyorum. Biz de müteahhitten ev almıştık. Mutfağı kullanamıyoruz. Niye? Bana göre tasarlanmadı o mutfak. Müteahhit çizdirdi, kabaca çizildi ve yapıldı. İhtiyaca hizmet vermiyor o anlamda. İhtiyaca hizmet veren ve estetik tasarımlar yapmak en büyük hedeflerim.

İç Mimarlık konusunda Türkiye ne noktada?

İç mimarlık çok gelişmeyen bir meslek. Halkımız ön yargılardan kurtulmaları gerekiyor. İç mimarlılık Bolu’da hangi noktada dersek eğer bolu diğer küçük illere oranla daha hızlı gelişmekte olan bir il.

Bende şöyle bir takıntı vardır. Yeni açılan mekânlara mutlaka gitmeliyim. İlk olarak mekânı inceliyorum. Kahvemi içiyorum. Farklı gördüğüm noktaları not alıyorum. Sonrasında firma sahibiyle tanışıyorum. Ve mekânın tasarımı ile ilgili sorular yöneltiyorum. Bolu bu konuda kendini geliştireceğine inanıyorum. İnsanlar artık dört duvar arasında yaşamak istemiyorum. Kendilerine ait özel tasarlanmış alanlarda daha mutlu olduklarını görüyorum. Buna gerçekten ihtiyaçları olduklarını söylüyorlar.

Bir gardıroptan örnek verelim; ben katlamalı seviyorum ama askı alanı daha çok var. Ama iç mimar devreye girdiğinde kullanıcının ihtiyaçlarını dinleyip, çözümleyip ortaya çıkan tasarımı gördüklerinde bu mesleğin gelişip, yoğun ilgiyle karşılaşılacağına inanıyorum.