Sayın Okurlar;

Geçen hafta, ehliyeti dahi bulunmayan mesuliyetsiz bir kamyon şoförü, vasıtasının fren boşalması sonucu hâkimiyetini kaybediyor ve devriliyor. Sonuç: 24 ölü, bir o kadar yaralı. Ölenlere Allah rahmet eylesin, yaralılara acil şifalar diliyorum. Şimdi bu konuyla ilgili, genelde öze gelelim öze! Ülkemizde, bu türden olaylar az değildir. Ben, bu konudaki genel düşüncelerimi aktarmak istiyorum.

Sayın okurlar;

Görünene göre karar verenler, ne kadar az şey gördüklerini bilmeyenlerdir. Bir insanda; dikkat, görev, sorumluluk ve yetki kavramları kalkar veya bunlar bir karmaşıklığa uğrarsa, sonuç tek kelimeyle hüsran olur. Önemli olan sözler değil, davranışlardır. Dikkat etmek demek, insanın kendi ruhuna bakması demektir. Sorumluluğa gelince, bu ağır bir görevdir. Eller, ayağın çalışmasından hoşnut değilse, sorumlusu kafadır. Kaldı ki yalnız yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan da sorumlu olduğumuzu bilelim. Görev, önemli bir vazife ise en büyük terbiyecisi güçtür. Yetki ise kanunlar çerçevesinde emredici davranış biçimidir. Bunun için sevk ve idare kademesi, büyük hayatiyet arz eder. Akıl serseri, düşünce derbeder, kalp acımasız, gönül tatsız tuzsuz olursa, nahoş olaylara davetiyeler çıkarır. Girmeden evvel çıkmayı bilmeyen bir düşüncede, haktan ve hukuktan zaten bahsedilemez. LAUSELLİĞİ, PEJMURDELİĞİ, BİR NEVİ PİSLİKLERİ KENDİSİNE ŞİYAR EDİNEN, KAPORTA, TAKOZ VE KERPİÇ MALZEMELİ BEYİNLER, HER KİM OLURSA OLSUN, NETİCEDE BİR YERE TOSLAYACAKTIR. Bunun için adalet, adalet duygusunu yaşayan, bilen, koruyan kimselerde olur. İhtirası, duygusal aklın bir karış yukarısında olan ve düşünceleri pamuk ipliğiyle bağlı sepet kafalar, bir de sarhoş oldu mu bu sarhoşluk, geometrik artar. Bunlardan uzak olanlar, Allah’a yakın olurlar. Bu tür kazalarda en üzüntülü nokta, aramızdan ayrılan canlardır. Her şey yerine geliyor ama bu canlar geri gelmiyor ve anaların da gözyaşı dinmiyor. Dünyada, dikkatsiz, sorumsuz, riyakârsız, pervasız, arsız, nursuz ve de hukukun içerisinde olmayan adamın iflah olduğu görülmemiştir. Bir başka konu da cezaların caydırıcılığı üzerindeki etkilerdir. Ben de öyle tahmin ediyorum ki gerçek suçlu, yakalandığı zaman suçun özelliklerine göre “Vay yandım anam” derse, bir daha o hatayı işlemeye tevessül edemeyecektir. Buna, halk arasında “Korku dağları sardı.” Denilir. İşte bunun için, gene tekrar ediyorum, şeytan ruhlu insanlarla, şerlerle, zalimlerle, hainlerle, acımasızlarla kabak ekenin, kabak başında bir gün patlar. Cenab-ı Hakk’tan hayırlısını dileyelim.