Doğrusunu söylemek gerekirse ben bu Yusuf Emre’nin atmış olduğu golden sonra, kapalı tribünün önüne gelerek yapmış olduğu gözlük işaretine fena taktım. Üzerime alındım mı tabi ki de hayır. Neden alınayım ki, sahada oynuyor görevini de yapıyorsa ben ona bakarım onu yazarım. Kimsenin özel hayatını da deşifre ederek ön yargıda bulunmam.

Şimdi bu maçta iyi oyununu atmış olduğun o güzel golle süsledin. Sahada tabiri caizse ayak basmadık yer bırakmadın. Herkes seni alkışladı bağrına bastı. Kendinden beklentileri de ister istemez artırmış oldun. Eğer bu maçta gösterdiğin üstün performansını önümüzdeki maçlarda da takımının başarısı için gösteremezsen, sanal gözlük yaptığın o kişiler sana nasıl bir bedensel dil kullanır onu bilemem.

Gol attıktan sonra bu sevinci sahada görsel bir şölene dönüştürüp, taraftarlarına izlettiren futbolcular göze öylesine hoş geliyor ki seyrine doyulmuyor. Ve aklıma liglerde ki futbolcuların yaşadıkları gol sevinçleri geliyor. Kimisi selam çakıyor, kimisi takla atıyor, kimisi formasını çıkartıyor, kimisi kameramanın kamerasını öpüyor, kimisi teknik direktörünün yanına gidip ona sarılıyor ve kimileride toplaşıp biri sanki resim çekiyor gibi yapıyor. Bu ve buna benzer sevinçlere liglerimizde zaten alışığız. İlginç ama aşırıya kaçınılmadığı şekilde güzel bir hava oluşturuyor.

Gelelim konumuza. Belki hatırlarsınız Boluspor birinci ligdeyken Kocaellispor’la kendi sahamızda oynadığımız karşılaşmada Engelbert Buschmann’ nın ofsayt gerekçesiyle atmış olduğu gol iptal edilince, bu futbolcu yardımcı hakeme gözlük hareketi yapmış ve sarı kartı da görmüştü. Olayla şöyle bir duygudaşlık kurmuş olursak, yapmış olduğu hareketten pozisyonun uzaktan yakından ofsaydın olmadığını beden diliyle anlatmaya çalışmış olmalı. Tabi ki bu ve buna benzer böyle hareketleri fair play çerçevesinde sahalarımızda görmek istemiyoruz. O yüzdende hakemlerimize çok iş düşüyor.

Konuyu özetlemek gerekirse Yusuf Emre gol sevincini yapmış olduğu hareketle kendisini eleştirenlere yönelik bir gönderme yaptıysa eğer öncellikle kendisini sorgulamalıdır. Camiaya karşı zararı belki dokunabilecek bu davranışının yerine, takım kaptanı olarak çıktığı karşılaşmada taraftarlarının önüne koşup keşke sevincini bu şekilde paylaşsaydı, yayıncı kuruluş tarafından naklen verilen karşılaşmada ‘Birlik ve Beraberlik’  mesajını geniş bir kitleye vermiş olurdu.