Sayın okurlar;

Mihenk, normal konuşmalarımızda, birinin değerini ve ahlakını anlamaya yarayan ölçü olarak kullanılır. Sarraflık, kuyumculuk sanatında ise mihenk, cevherleri, başta altını tanımak için kullanılan özel bir taştır.

Dünyada hiçbir insan, kendisini göründüğünden bir gram dahi fazla göstermeye çalışsa, gerçekler bir anda ortaya çıkar ve uyduruk bu eklemeyi siler, kaldırır atar. Zihninde, kalbinde, tabiatında olmayan, uyduruk ilaveler, kişinin yaşantısı içerisinde bir an gelir sırıtır. Mihenk taşında, altın ayarı bellidir. Kalp altın, mihenk taşında rezil olacağını bilseydi, zaten sahte altın olmazdı. Buradan hareketle diyorum ki dünyada da cinayetlerin çoğu cevheri olmayan zayıflardan, kuzu postuna sarılmış, sırtlan görünüşlü düşüncelerden çıkar. Bu nedenle zekâ, kafanın içindeki bir altın madenidir. Zekâ, tıpkı bir tarla gibi ekilmeye, bakılmaya muhtaçtır. Zekânın milyonerleri işte bunun için olacak ki paranın milyonerlerine daima acımışlardır. İnsanoğlunun, çeşitli şartlarda zekâsını zaman zaman izlemesi ise daha büyük bir zekâya işaret eder. Gerçek zekâ, verilecek cevaplardan değil, tam tersi soracağı sorulardan anlaşılır. Yanlışlıklara değil, onlardan aldığımız derslere bakacağız. EN ÖNEMLİSİ DE YANLIŞ YAPMAK BİR ŞEY DEĞİLDİR AMA YANLIŞI UNUTMAK ÇOK KÖTÜDÜR. En büyük, en çirkin, en adi ve en korkunç yanlış ise, yanlışların farkında olmamaktır. Nitekim uzun görüneceğim diye ayağına tahta bağlayan, çıkarına göre de lüzumundan fazla eğileyim diyen zavallılarda da mutlaka düz kontak bir akıl vardır. İnsana asıl büyüklük veren şey, düşüncesidir. Güzel ve kuvvetli bir düşünce, ateşten daha çok ileriyi ısıtabilir. İçmeye ayranın yoksa, gezmeye atla çıkma. Kendi başını bağlayamayan, gelin başı bağlıyorum diye ortaya çıkarsa, bir gün aslı çıkmadığı için bu defa kendi başını yer. Önemli olan sözler değil, asıl önemli olan davranışlardır. Bütün bunlar için dünyamızda, doğallık, sadelik, tevazuu kadar bir başka güzellik yoktur. Fazla boyanan, fazla cilalanan, fazla süslenen ne kadar çirkinlik yaratırsa, gözüne tükürük sürerek ağladım diyen de bir o kadar çirkinlik yaratır. İşin doğrusuna gelelim ve sözümüzü bağlayalım, öz ağlamazsa göz ağlamaz.