Otizm, doğuştan gelen ya da yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan karmaşık bir nerogelişimsel bozukluk. Bu bozukluğun beynin yapısını ya da işleyişini etkileyen bazı sinir sistemi sorunlarından kaynaklandığı sanılıyor.

Çocuğunuzda aynı yaştaki diğer çocukların davranışlarından farklı davranışlar gözlüyorsanız kaygılanabilirsiniz. Bugün, otizm spektrum bozukluğuna neyin neden olduğu bilinmemekle birlikte genetik temelli olduğuna ilişkin bulgular vardır. Ancak hangi gen ya da genlerin sorumlu olduğu henüz bilinmemektedir.

İlişki kurma ve sürdürmede zorlanma

Göz kontağı kuramama

Duyguları ifade edememe

Etkileşim başlatma ve sürdürmede zorlanma

Otizm tanısıyla yaşamak nasıl mı?

Otizm tanısı konan çocukların bebeklik dönemlerinin aileleri tarafından tanımlanması istendiğinde büyük oranda iki grup davranış örüntüsü oluştuğu görülmüştür. Birincisi sürekli ağlayan, huysuz olarak adlandırılan bebeklerdir. İkincisi ise sürekli olarak ağlayan, huysuz olarak adlandırılan bebeklerdir. İkincisi ise, sakin, uslu, bütün gününü yatakta geçiren bebeklerdir. Otistik çocukların çevrelerindeki tehlikelerin farkında olmamaları, anne-babalarını en çok endişelendiren özelliklerindendir.

Örneğin bizler çalışırken bizi ödüllendiren en önemli şey aldığımız ücretler ve bizlere verilen doğru performansımızda unvanlardır. İşte çocuklarımızın da doğru davranışlarını her zaman ödüllendirmemiz ve olumsuz davranışlara odaklanmamak temel olarak yapmamız gerekenlerdir. Otizmli kişiler bir yüze baktığı zaman, beyinlerindeki bu bölüm aşırı uyarılarak kaygının artmasına sebep oluyor. Bu nedenle otizmli bireyleri göz teması kurmaya zorlamanın ters etki yaratabileceğini anlıyoruz. Çünkü böylece kaygının daha da artmasına sebep oluruz. Bunun yerine profesyonel olarak yönetilen aşamalı bir sürece başvurmak gerekir. Bu konuda doğru yaklaşım, bireyleri bilinçsizce çözüm bulmaya yönlendirmeden bir uzman desteği almak.