Saadet Partisi İl Teşkilatı, basın mensupları ile kahvaltıda bir araya geldi.

Haber: Ömer Çetinaslan

 Saadet Partisi Bolu İl Teşkilatı, Bolu basınına bir kahvaltı düzenledi. Bolu’da faaliyet gösteren bir restoranda bir düzenlenen kahvaltının ardından bir basın açıklaması yapıldı.

Kahvaltıya, Saadet Partisi Bolu Belediye Başkan Adayı Turan Kılınç, Saadet Partisi Bolu İl Başkanı Veysel Çetinkaya, il teşkilatı ve basın mensupları katıldı.

“SİYASETİMİZ BİLE DİĞERLERİNDEN FARKLI”

Kahvaltı sonrasında bir konuşma yapan İl Başkanı Veysel Çetinkaya, Bolu basınından övgüyle söz etti. Çetinkaya, Saadet Partisi’nin yaptığı siyasetin diğer partilerden farklı olduğunu ifade ederek; “Biz, 49 yıldan beri Bolu siyasetinde mevcut olan bir anlayışın, ‘Milli Görüş’ dediğimiz anlayışın bir parçasıyız. Bizim siyasi anlayışımız, 49 yıldan beri malum olduğu üzere hep hakikatler, gerçekler üzerinde oldu. Siyasetimiz bile diğerlerinden farklı. Kırıcı bir üslup kullanmadan, kimseye sataşmadan, iftira etmeden ve yalan söylemeden bir siyasi süreç geçirdik.

Ben, 7 yıldır Bolu İl Başkanlığı’nı yürütürken en çok ilgi ve alakayı Bolu basınından gördüm. Beni hiç yanıltmadılar bu yüzden sizlere müteşekkirim. İnşallah bundan sonra ki siyasi çalışmalarımızda da sizler yanımızda görürüz” şeklinde konuştu.

Saadet Partisi Bolu Belediye Başkan Adayı Turan Kılınç yaptığı konuşmada, iktidar partisinin yerel ve genel siyaset anlayışı ile ilgili eleştirilerde bulundu.

Kılınç ayrıca Saadet Partisi’nin belediyecilik anlayışından söz ederek; “Siyasetin içine yeni girdik ama şu kısa zamanda Bolu basınının bir aile meclisi olduğunu görmüş olduk. Devlet tarafından imkân verilmeyen bir parti olmamıza rağmen yola çıktığımız bütün arkadaşların kendi gayretleriyle ortaya koydukları bu hakikat yolculuğunda, Bolu basını diğerleri ile bizi bir tutmadan, elinden geldiğince fedakârca bizim iletmeye çalıştığımız mesajlara aracılık ettiler. Bundan dolayı hepinize teşekkür ediyorum.

“TÜRKİYE USUL NOKTASINDA CİDDİ YARALAR ALDI”

Saadet Partisi olarak bu seçim döneminde, öncelikle usul ile ilgili olarak; Türkiye’de son 16 yılda Ak Parti iktidarında havalimanları, yollar, hastaneler yapıldı, beton ile ilgili her şey yapıldı. Bütün yolları altından da yapsanız eğer içinde yaşayan insanlar mutsuzsa, birbirleriyle diyalog kuramıyorsa o şehirde huzurun olması, barışın olması mümkün olamaz. Dolayısıyla, Saadet Partisi’nin 21 Ocak’ta tanıttığı yerel yönetim anlayışlarında, ‘hoşgörülü olacağız, adil olacağız, barış içinde yaşayacağız, şeffaf olacağız’ yani ayrımcılık yapmayacağız, particilik yapmayacağız, temel ilkelerimiz ile ilgili planlı çalışacağız. Usul noktasında Türkiye, son dönemde çok ciddi yaralar aldı.

“KİMİN PARASI İLE GELİYOR BU BAKAN?”

Sizleri davet ederek Saadet Partisi’nin projelerini ve nasıl bir yönetim sergileyeceğimizi anlatmak istiyorum ama bundan önce, biz de kazansak, Tanju Bey de kazansa, Fatih Bey de kazansa, doğru iklimi sağlayamadığı sürece hiçbir anlamı yok. İktidar partisi, eline almış olduğu güçten dolayı, yaşamış olduğu güç zehirlenmesinden dolayı bu gücü kaybetmeme adına bütün adaletsizlikleri, yolsuzlukları, baskıcı sistemini uygulama noktasında elinden ne geliyorsa yapıyor. Her gün bir bakanı getirerek burada bize ve diğer muhalefet partilerine karşı ciddi bir propaganda yapmaya çalışıyor. Kimin parası ile geliyor bu bakan? Benim param ile geliyor, sizin paranız ile geliyor. Yani seçim döneminde milletin, malını emanet ettiği bakanı bir ton korumasıyla, danışmanıyla, devletin imkanlarıyla getirip bütün şehirdeki kamu kurumlarını da harekete geçirerek bir yığın enerjiyi kendi partisi adına, diğer partilerin aleyhine propaganda olarak kullanması adil bir şey değil. En azından seçim zamanında, bizim bakanımızsa ve milletin adına orada duruyorsa tarafsız olması gerekiyor. Gelip de Fatih Metin nasıl kazanır? Ben bu insanlara nasıl baskı kurarım? gibi ifadelerle milleti korkutma adına sürekli baskı baskı baskı.

“BU ŞEHİR ÖLÜYOR”

Sabahtan akşama kadar sahada dolaşıyoruz. Vatandaşlarımızda ciddi bir suskunluk var. Bu baskıdan dolayı ciddi bir bezginlik var. Vatandaş ciddi bir patlama bekliyor. Çok net söylüyorum; 10 kişiye dokunuyorsak, 8-9 tanesi bu baskıdan dolayı ‘evet bizim derdimiz adaletsizlik, yolsuzluk, üretim olmayan bir sistem, şeffaf olmayan bir yönetim, bizim derdimiz açlık’ diyor. İki dükkândan birisi boşalmış. Bu şehir ölüyor.

“PARA YUKARIDAKİ ELİT TABAKANIN CEBİNDE”

Bizim bürün derdimiz; millete hizmet etmek. Adil bir ortam olsun, şeffaf bir paylaşım olsun. Türkiye’deki yukarıdan aşağı doğru inen ekonomik sistemde para yok değil. 2002 yılında Ak Parti iktidarı eline aldığında 254 milyar TL kamu net borcu vardı. Açın Maliye Bakanlığı’nın basın duyurularını bugün 1 katrilyon 224 milyar. Cumhuriyet tarihinin 5 katı kadar borçlanma yapmışız. Dış borcumuz ise 129 milyar dolardı. Şuanda 464 milyar dolar. Bu para nerede? Bu para, yukarıdaki elit tabakanın cebinde. Bu para, ülkeyi sömürüp, sonra onları yurtdışına götürüp Londra’daki finans kurumlarına yatıran elit tabakaların cebinde. Bu bir yerel seçim ama Allah nasip eder iktidara gelirsek, paranın yönün değiştireceğiz. Parayı yukarıdan aşağı doğru değil, aşağıdan yukarı doğru aktaracağız. Böyle olduğunda, sen, ben, orta tabaka, halk, asgari ücretli, emekli, memur, çiftçi hepsi rahat edecek. Millet de kazanacak, devlet de kazanacak” ifadelerini kullandı.

Editör: TE Bilisim