Sayın Okurlar;

Saf olmak, bir başka anlamda“ her türlü cinlik, şeytanlık ve şerlikten arınmış olan, düşünce ve duyguların ruh halidir.“ Böyle olunca, saf kişi, masumdur, mazlumdur ancak çok iyimser ve itimada şayan olduğundan, genelde de güvene sarıldığından,  zamanla bu güveni, bazı kendini bilmezler tarafından istismara uğrayabilir. Saflıkta açıklık, sıcaklık, güven esastır ama bazı aşağılıkların hile ve utanmazlıkları, safiyane insanları çoğu zaman sükûtu hayale uğratmıştır. Bundan böyle,  şerlerin yanında saflık zamanla çok yara almış çünkü bu güzel düşünce istismar edilmiştir.

Sayın Okurlar;

İşte bunun diyoruz ki: Saflık kalp için iyidir ama beyin için zehirdir.

Saf düşünür insanlar, bu nedenle de aldansa da biraz ezilir, üzülür ama kesinlikle yıkılmazlar. Ancak aynı hatayı iki defa yapmak saflık değil gaflık hali yaratır. Denenenler denenmez, her rezilin zulmü de karanlık bir kuyudur. Örneğin: Bile bile, göz göre göre “ taşı gevher, yünü yeşim taşı görecek derecede gözün bağlanması ise artık, saflıktan çıkar aptallığa girer.“ Tanımadan, iç ve dış dünyasını bilmeden, hizmetlerine şahit olmadan,  sürekli saflık içinde bulunmak, bir anda saflık düşüncesinin kafasına aptallık dünyasını geçirir. Nitekim balın içine zehir katan az hain yoktur. Bunların ıslahı da mümkün değildir. Normal düşüncede“kümes,  tilkiye emanet edilmez. Fazla saflık ve iyimserlik baş ağrıtır.“ Yüce yaratan, bu aziz aklı, mantığı, düşünceyi, hür iradeyi, süs olsun diye mi insana verdi? Bilinmelidir ki söz sözle, saz sazla bastırılır.

Özetle, saflıktan ziyade çözümde akılcı olmak daha isabetlidir.