Eğitim Sen Bolu Şube Başkanı Zehra Kulalı Gezici bir basın açıklaması yaparak, 2019 – 2020 Eğitim Öğretim Yılının başlamasının ardından, eğitimde, eksiklikler, aksaklıklar, ve toplumsal şiddet gibi birçok sorun olduğunu iddia etti. Gezici, “Her yıl olduğu gibi bu yıl da çok sayıda sorun eşliğinde yeni eğitim öğretim yılına başladık.” dedi.

Eğitim Sen Bolu Şube Başkanı Zehra Kulalı Gezici açıklamasında şu ifadelere yer verdi; “2019-2020 eğitim-öğretim yılı 9 Eylül Pazartesi günü başladı. Resmi ve özel öğretim kurumlarında görev yapan 1 milyonu aşkın öğretmen ve 18 milyona yakın öğrenci her yıl olduğu gibi bu yıl da çok sayıda sorun eşliğinde yeni eğitim öğretim yılına başladık.

Eğitimin niteliğinde yıllar içinde yaşanan gerileme, eğitimde yaşanan ticarileşme ve dinselleşme uygulamaları ve kadrolaşma gün geçtikçe artmaktadır.

Okulların fiziki altyapı ve donanım eksiklikleri, kaynakların akademik ve bilimsel eğitim kurumlarına adil ve ihtiyaca göre aktarılmaması ve veliye, öğrenciye rağmen okullaşma politikaları, bir kaosa dönen LGS, kalabalık sınıflar, laboratuvarsız,  kütüphanesiz okullar yarattı. Hatta tekrar ikili öğretime dönüşlere sebep oldu. Taşımalı eğitim sorunları giderilemedi. Kapanan binlerce okulumuz,  zorunlu eğitim çağındaki binlerce yoksul çocuğun dini cemaat ve vakıfların yurtlarına yönlendirilmesi ve barınmak zorunda bırakılmasıyla sonuçlandı. Bu çocukların ruhsal ve bedensel travmalarını Karaman’da, Takent’te, Dikili’de, Ümraniye ve daha nicelerinde görüyoruz, Aladağ’da okumak hevesini canıyla ödeyen çocuklarımızda görüyoruz.

Kadına ve çocuğa yönelik taciz, tecavüz artarken, kadın katliamı desek abartı olmaz, böyle bir gerçeklik varken, acil olarak toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimine ihtiyaç varken, MEB’ den YÖK’e Toplumsal Cinsiyet Eşitliği tüm etkinlik alanlarından çıkarıldı. Toplumsal cinsiyet eşitliğini yok sayanlar, vakıf, dernek vb. isimlerle protokol imzalayanlar, sosyal etkinlik yapılmasının önünü açanlar; kadın cinayetlerinden, kadına yönelik taciz, tecavüz ve şiddetten; çocuk istismarı vakalarından, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim farklılıkları nedeniyle katledilen hayatlardan birinci dereceden sorumludur.

Öğretmenlerin mesleki gelişimine yönelik piyasacı müdahaleler, mülakata dayalı sözleşmeli öğretmenlik ve ücretli öğretmenlik uygulamaları ile mesleğimizin geleceğine zarar verirken, hak kayıplarının ve emek sömürüsünün de önünü sonuna kadar açmıştır.  Türkiye’de son bir yıl içinde belirginleşen ekonomik kriz ve yüksek enflasyon nedeniyle başta emekçiler ve halkın satın alım gücünün düşmesi nedeniyle 2019-2020 eğitim-öğretim yılında öğrenci velilerinin yapacakları eğitim harcamaları belirgin bir şekilde artmıştır. Her geçen yıl istikrarlı bir şekilde artan eğitim harcamaları, giderek bozulan gelir dağılımıyla birlikte öğrenci velilerinin bütçesini ciddi anlamda zorlar hale gelmiştir.

Herkese eşit ve parasız eğitim ilkesi ve kamusal eğitim anlayışı terk edilerek benimsenen piyasacı eğitim politikaları, eğitim hizmetinin bedelinin hizmetten yararlananlar tarafından ödenmesini, öğrenci ve velilerin ‘müşteri’ haline getirilmesini hedefleyerek toplumdaki sınıf farklılıklarını daha da belirgin hale getirmektedir. Aynı okul içinde sınıflar, aynı bölgede okullar, farklı bölgeler birbirleriyle rekabet eder hale getirilerek eğitim hizmetleri büyük ölçüde piyasa kurallarına teslim edilmiştir.

MEB eliyle ve bir devlet politikası olarak açık ilkokul/ortaöğretim uygulamaları yaygınlaştırılmıştır. Dünya genelinde istisnai bir durum olarak uygulanan (engelli öğrenciler, örgün eğitime katılma imkânı olmayanlar vb.) açıktan eğitimin yaygınlaştırılmasından kaynaklı yaşanan sorunların çözümü için bugüne kadar hiçbir somut adım atılmamıştır. Sadece son beş yılda açık öğretime giden öğrenci sayısı yüzde 65 artarak 1,5 milyonun üzerine çıkmıştır.

Eğitimde yaşanan ve yapısal hale gelen sorunlar yıllardır görmezden gelinmeye çalışılsa da, eğitim sorunu halkın en temel gündemini oluşturmayı sürdürmektedir. Çocuklarımız eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanamamakta, yoksul, emekçi ailelerin çocukları başta olmak üzere, kız çocukları, kırsal kesimde yaşayan çocuklar; eğitim hakkından eşit koşullarda ve parasız olarak yararlanamamaktadır. Bölgesel, cinsel, sınıfsal vb. eşitsizlikler gibi en temel sorunlar, yeni eğitim öğretim yılına girilirken iktidarın ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) çözmek için hiçbir somut adım atmadığı temel sorun alanlarıdır.

Türkiye’de milyonlarca çocuk ve gencin eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanmasını engelleyen, eğitimi kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda yaptıkları tüm bu dönüşümün sonuçlarını hep birlikte görüyoruz.

Tüm toplumu kaygıya sevk eden bu gelişmeler ve ülkeyi geleceksizleştirmektedir.

Eğitim Sen olarak; tüm bu sorunları tespit etmekle birlikte, iş yerlerimizde, sokaklarda, yaşamın her alanında laik, bilimsel, kamusal eğitim mücadelemizi, bu eğitim ve öğretim yılında da kararlılıkla sürdüreceğimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz.

2019 2020 eğitim öğretim yılında tüm öğretmenlerimize, eğitim emekçilerine, öğrencilerimize ve velilerimize yalnız ve yardımsız olmadıklarını bir kez daha hatırlatarak, sağlıklı ve başarılı bir yıl olmasını diliyoruz.”

 

Editör: TE Bilisim