Sayın okurlar;

Güzel söz, adam gibi adam olana yakışır. Bunun içindir ki gerçek ve güzel söz, kendini bilen insanların ağzından çıkar. Yine buradan hareketle diyoruz ki söz bir Allah bir deyimi de çok yerinde kullanılmış. Söz dokuz boğumdur, bu nedenle boğa boğa söylenir ve söz güherdir, söz gümüştür, sükuta gelirsek, sükut altındır. Sözler ne kadar çok olsa da özünde doğru olan inandırıcı, gerçek sözler, bilenler tarafından baş tacı edilir. Söz söylemekle ağız aşınmaz ama çirkin sözler, ağzı da dili de kirletir. Nitekim, söz var iş bitirir, söz var baş yitirir. Dolayısıyla, yalan, yalaka, riya sözlerde bir işin başarıya ulaştığı görülmemiştir. Söz söyleme sanatını bilmeyenler, sözlerini yaş deri gibi çektiği yöne sündürür dururlar. Söz; güzel, anlaşılır, doğru ve dinlenilir olursa köyün ağası da olursun, değilse bu defa boşboğaz çamurluğuna saplanır kalırsın. Sözün ana sermayesi ise tutulmaktır. Söz söz ile, saz saz ile bastırılır. Sözünü bilen sözünü pişirerek, ağzında devşirerek kullanır. Kaldı ki sözünün eri olamayan uydurukçu, kapının dış mandalı dahi olamaz.

Kelamın fıdda ise ger, sükutun olsun zehep

Kemal, ehl-i Kemalatı sükut ile buldu

Sayın okurlar;

Sözler, anlaşılır ve faydalı olduğu müddetçe güzeldir. Dilden fırlayan her söz, insanı beyan eder. Dilini, sözünü yerinde kullanamayan sözün şeytanları, bir nevi tuzlaya çakılan eşeğe dönerler. Bu nedenle İNSAN OĞLU YA İNSAN GİBİ KONUŞMALI VEYA EN AZINDAN “BİLEMİYORSA” HAYVANLAR GİBİ SUSMASINI ÖĞRENİRSE DAHA FAZİLETLİ OLUR. Dil yarasına çare bulunmaz derler.

Dilim seni dilim dilim dileyim

Başıma ne geldiyse senden bileyim

Sözünü, sesini, sazını, özünü bilmeyen kendisini nereden bilecek? Ağzı çamur olanın sözleri pis olur, ağzı gül olanın dili bülbül olur.