Saadet Partisi Bolu İl Gençlik Kolları tarafından, Bolu’daki bir otelde Bölgesel başkanlık divanları toplantısı düzenlendi. Toplantıya katılan SP Konya Milletvekili ve Gençlik Kolları Genel Başkanı Abdulkadir Karaduman gündeme dair açıklamalarda bulundu.

Toplantı sırasında basın mensuplarına açıklamalarda bulunan gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Karaduman şöyle konuştu; “Türkiye 16 Nisan referandumundan sonra bir sürece doğru iktidarın yandaşları ile beraber çekildi. Gelinen nokta Türkiye açısından içler acısı bir tablo ile karşı karşıya. Bugün gelinen noktada Türkiye’de tek bir kişinin ülkede hiçbir bürokratik engele takılmadan bütün mevcudiyetini iktidarının ve hâkimiyetinin Türkiye için yegâne çıkış yolu olması noktasındaki söylemler duvara toslamıştır. Ekonomi ne yazık ki insanların artık siftahsız bir şekilde işlerini terk etmesine, insanların işinden edilmesine sebep olacak çok ciddi bir ekonomik sürece girmiştir. Geçtiğimiz günlerde, Cumhurbaşkanlığı maaşı %26 arttırılarak çok ciddi bir zam yapılmıştır. Öte taraftan asgari ücretlinin 1600 TL alması eleştirildiği zaman da Sayın Cumhurbaşkanı, elinize, dizinize dursun diye bu zamların ne kadar önemli olduğunu ifade etmiştir ki, bugün gelinen noktada, ekonomik krizin yegâne müsebbibi kuru soğanlar olarak belirlenmiş, soğan depoları diz çökertilmiştir, bununla ilgili önemli mücadeleler verilmiştir. Ülke bugün saraydan yönetilmektedir. Hal böyle iken, ülkelerde de bakacak olursak tiran yönetimleri halktan soyut bir yönetim anlayışına bürünmüştür. Halkın sorunları, problemleri, acıları iktidarın çok da umurunda olmayan meselelerdir. İktidarın kendi makamının koruma ötesinde bir gayesi ve amacı kalmamıştır. Bu gelinen noktayı her birimiz görüyoruz. İsraflar ve yolsuzluklar var, bu iktidarın artık kurumsallaştırdığı bir mesele haline geldi. Anadolu insanının alın teri ve emeğine karşılık bulamaması bu sebeple Anadolu’dan batıya göçlerin artması da bununla ilgili son derece önemli sonuçlardır.

2003 yılına kadar 8 milyar dolarlık bir özelleştirme yapılmışken, 2003’ten bu yana da gelinen süreçte 60 milyar dolar seviyelerinde bir özelleştirme yapılmıştır. Denizin değil, Türkiye’de kumun bittiğinin bir göstergesidir. Seçim dönemlerinde dış mihraklar diye ifade ettikleri, dışarıdan Türkiye’ye müdahale ediyorlar diye ifade ettikleri, doları Amerika’nın yükselttiği, iktidarın kendisine muhalefet eden herkesi dış mihrakların piyonu olmakla suçladığı süreci geçirdik. Kurtarıcı olarak McKinsey diye bir şirketle iktidar anlaşmak durumunda kaldı ve bugün Amerika ile olan ilişkiler iyi bir seviyede ve 7,5 TL seviyelerinde olan dolar 5,5 TL seviyelerine indirildi, bunun kahramanlık olarak sunulduğu bir pazarda aslında doların 3,5 TL’den, 5,5 TL’ye çıkmış olması Sümen altı edilir bir durumda. Ekonomi her geçen gün açıklanan yeni paket ve programlara göre iyileştirilmesi bir tarafa tamamen yolsuzluğun mevcut iktidarın israfını önleyebilecek hiçbir adım bu yönü ile atılmamakta, iktidarın faturasının vatandaştan sorulduğu, vatandaşa bu krizin faturasının ödetildiği bir zaman dilimini yaşıyoruz. Bu yapılan harcamalarda da kendisini zaten gösteriyor. Vatandaş soruyor, kriz var mı? Diye. Sayın Cumhurbaşkanı kriz mriz yoktur diye ifade etti. Biz bu ülkede kriz olduğunu fakat bu ülkeyi yönetenlerde vicdan ve merhametin yok olduğunu düşünüyoruz. Çünkü sarayda bardağına 130 TL verilen meyve sularının resepsiyonlarda verildiği, öbür taraftan bu iktidarın yansımasıdır.

Bugün Türkiye’de demokrasinin gelmiş olduğu nokta, eleştirmek özgürlüğü değil, alkışlama özgürlüğüdür. Eğer siz, iktidarın yaptığı politikaları eleştirmek bir yana övmüyorsanız, vatan haini olarak özdeşleştiriliyorsunuz. İktidarın aleyhine yapılan her propaganda vatan hainliği ile özdeşleştirilip, cezaevlerinde yer bulmak kaçınılmaz hale geliyor. Cezaevi açmanın en önemli yatırım olarak uygulandığı ve bunun bu şekilde lanse edildiği görülüyor. Yozgat’ta bir cezaevi açılışını bacasız sanayi olarak tanımlanması bizi hayretler içinde bırakan son derece önemli bir meseledir. Türkiye’de hukuk tamamen rafa kaldırılmış, insanların konuşma özgürlüğü AK Partiyi övme meselesine endekslenmiştir. Konuşma özgürlüğü AK Partiyi övenlerin konuşma özgürlüğü vardır. AK Partiyi övmeyenler için bir demokrasiden bahsetmek mümkün değildir. Asgari ücretle geçinemiyorum diyen insanların, esnafın kendi işini yapamaması sebebiyle işini kapatmasıyla alakalı yapılan iktidar eleştirileri bugün FETÖ’cü olmakla PKK’lı olmakla özdeşleştiriliyor. İnsanların bu düzeni eleştirmesi bir vatan eleştirisi bir vatan kalkışması olarak nitelendiriyorlar bu iktidarın yaptığı en bedbaht şey olarak nitelendirilebilecek bir çalışmadır.

AK Parti belediyeleri bugün borcun içerisinde, bataklığın içinde, yolsuzluklar almış başını gidiyor, israf almış başını gidiyor. Bunu araştırmaya gayret eden Sayıştay’dan ne yazık ki, işten çıkarmalar da iktidarın yapmış olduğu önemli çalışmalardan biri. İnsanların bu yolsuzlukları görmeleri engelleniyor. Bu iktidar kendi yandaşları ile yapılan toplantıları, istişare olarak kamuoyuna takdim ediyorlar. Ama elbette ki durum böyle değil. Bugün Türkiye’de bir kişi ülke insanının geleceğine ilişkin tek bir kişi olarak karar verme iradesine sahip olarak görülüyor. Bunun önündeki bütün engeller ortadan kaldırılıyor. Başta meclis olmak üzere, meclis iktidarın mutfağı haline getirilmek isteniyor. İktidarın yöneticileri, yukardan gelen talimatları uyguluyorlar. İnsanlar kendi iradelerini terk etmek suretiyle ülkede bir kişinin iradesine teslim olmuş durumdadır. Türkiye’nin mevcut hazin durumu budur. Biz Saadet Partisi olarak bu önümüzdeki mahalli idareler seçimini inşallah bu anlayışı terse çevirmek, bu ülkeyi dili, ırkı, rengi her ne olursa olsun bütün kesimlerle, fikri yapısı, dünya tasavvuru her ne olursa olsun farklı kesimlerle bu ülkeyi yönetmeye gayret ettiğimizi, kanaatleri her ne olursa olsun farklı düşüncelere mensup insanlarla yerelde mahalli idarelerde birlikte yönetim anlayışını tesis etmek üzere seçimin en güçlü partisi olma yolunda çalışmalarımıza devam ediyoruz. Saadet Partisi bu seçimde ittifak yapacaktır. Saadet Partisi bu seçimde işinden atılan, takipsizlik alan ama işine dönemeyen KHK mağdurları ile Saadet Partimiz ittifak yapacaktır. Mecliste iki saatlik bir süre içinde yukardan gelen talimatlarla kararların değiştiği, mağdur halde bulunan emeklilikte yaşa takılanlarla Saadet Partisi ittifak yapacaktır. Atanamayan demeyi doğru bulmuyorum, ataması yapılmayan öğretmenler var, bu öğretmenlerle Saadet Partimiz ittifak yapacaktır. Ülkede fikri muhalif duruşu sebebiyle şu anda gözaltında, cezaevine atılan bütün kesimlerle Saadet Partimiz ittifak yapacaktır. Asgari ücretlilerle, işçilerle, çiftçi ile emekli ile toplumun mağdur edilen bütün kesimleri ile vicdan sahibi bütün insanlarla Saadet Partimiz ittifak yapacaktır. Bu ittifakın neticesinde de bu seçimden en büyük zaferle çıkacak olan parti Saadet Partimiz olacaktır. Biz bu eleştirilerimizi vicdanımızın gereği olarak yerine getiriyoruz ve inşallah bu mahalli idareler seçimlerinden başlamak üzere Saadet Partisinin yereldeki iktidarında biz başta, adaletin, ehliyetin istişarenin esas alındığı bir yönetim anlayışının Türkiye’de inşa edilmesi gerektiğine inanıyoruz.”

Editör: TE Bilisim