Sayın okurlar;

Unutmayalım ki ortada fevkalade bir konu ve olay yokken, taciz ve saldırı gibi seviyesiz olaylar, bundan böyle, yine bu yolun yolcusu olan seviyesiz insanlara aittir. Normalde edepli, erkanlı ve mantıklı bir kimse, böyle utanç verici arıza dolu akıllara, düşüncelere yer verir mi? VERMEZ çünkü bu türden akıllar aziz aklın düşüneceği konular değildir.

Sayın okurlar;

Aslında ayıp olan, utanç verici bir düşünceyi gizlemek değil, o çeşit bir düşünceyi edinmektir. Çünkü düşüncenin gücü, zekanın gücüdür. Bir gerçekte odur ki akıllı bir insan konuşmadan evvel düşünür, hareket etmeden evvel ölçer. İnsana büyüklük veren en önemli konu ise zaten düşüncedir. Önemli olan sözler değil, davranışlardır. Nitekim, ne olduğu belirsiz bazı adi mahluklar, utanmayı da günahı da bunun için bilmezler. Bilselerdi, ahlaksızlığın ağzının ballı, kuyruğunun zehirli olduğunu da öğrenip böylece edebe, adaba uygun hareket ederlerdi. Kirli, iğrenç ve mayası bozuk düşünceler, kerem sahiplerinin küçük bir kusuruyla dilbaz, şarlatan kesilirken, gerçek kerem sahipleri, onların ayıplarını ağızlarına dahi bulaştırmaya tenezzül etmezler. Bilgisi, ilgisi, görgüsü, sevgisi noksan insan, halk içerisinde bir nevi veba gibidir. Bu nedenle, utanmazlardan, arlanmazlardan güzel bir düşünce ve hareket beklemek, hiç olmamış ve olmayacak bir şeyi beklemek olur. Bu, aynı zamanda umutsuzluk denizinin ortasına gemi yollamak gibidir. Netice itibariyle, utanmayı bilmeyen hayvandır. Bunun için insanın son hırsı, şerlik, düzenbazlık olursa, insanlık mertebesinden çıkar, terbiye edilmemiş ve acımasız olan hayvanlık mertebesine girer. Buradan hareketle diyoruz ki ve inanıyoruz ki “Haksızın, hukuksuzun, arsızın, nursuzun ve de imansızın hem kendisi hem de parası kirlidir. Zindanların en darı ise uygunsuz kimselerle düşüp kalkmaktır. Bilgiye, ilme, imana, hayaya dayanmayan her amelin sonu sapkınlıktır. Böyle, bu türden zavallılarda ve kaçıklarda GIYBET-BÜHTAN-İFTİRA-TACİZ-SALDIRI hiç eksik olmaz.” Bu akıl fukaralarında, muazzez aklın esamesi olsaydı, böyle iffetsiz işlere tevessül etmezlerdi. Buradan hareketle diyoruz ki hayvani duygular, evvel emirde asilleri, faziletleri, salihleri, selimleri, ve keremleri görebilseydi, öküzle eşekte baş tacı edilirdi. “Hayası olmayanın mayası olmaz.” Böyle, insan şeklinde yaratılmış ama yaşarken dahi yerleri boş olan sapkınların ilacını lokman hekim de bulamamış. Lokman hekim ne diyor: “Tavukların eşinmesine, delilerin düşünmesine, sapkınların kokuşmuş beyinlerine ilaç bulamadım.” Netice itibariyle, bilhassa hayvanat aleminde, kudurmuşların yeri çukurdur, üstünü de kokmasın diye kireçlerler. Cenab-ı Hakk kimseyi aziz aklından mahrum etmesin.