Sayın Okurlar;

Ben, çoğu zaman düşüncelerimi, özelleştirmeden, güncel konularda, genel anlamda yazarım. Bugün de aynı noktadan hareketle, bazı düşüncelerimi ve görüşlerimi sizlere aktarmak istiyorum. Ancak yeri ve zamanı gelirse, müşkülatları da yenmekte iradem haricinde değildir.

Sayın Okurlar;

Bir insandan, maneviyat, ruh ve akıl çıkarsa, yani buharlaşıp kaybolursa, geriye, et kemik ve sinirden başka bir şey kalmaz. Bu da, tabiri amiyane ile zaten kasapta vardır. Dolayısıyla, bilgi kabında, mükemmel beyinler, bilgileri aldıkça genişler ama kaporta kafada, akıl çapı zayıf olan beyinlerde, zihinsel bir düşünce olmadığı için her mesele, hormonal, yani biyolojik olarak hareket eder. Bunun görüntüsü, vücut dilinde, örneğin (et ile, but ile kol kanat hareketleri ve geveze ağızlar gibi şekli durumlara) girer. Örneğin; Altın kafeste karga, ne kadar gülünç olursa, eli arkasında yürüyen kaldırım haytalarının giydiği parlak elbiseler, öte yandan, kuyumcu vitrini gibi sıralanan ama sırıtan altın dişler de, makul bir insana o kadar gülünç gelir. Dolayısıyla, her olgun dolgundur, her dolgun da olgundur. Dikkat ederseniz, altın başakların boynu eğiktir. Çünkü başak doludur, bunun içinde altın başaklar adını alır. Netice itibariyle, asıl olan, mantıklı, şuurlu ve geniş çaplı olan beşeri aklın kuvvetliliğidir.

Sayın Okurlar;

Bir gerçek odur ki işini gücünü bilenler yani işinin ustası olanlar, her türlü gösterişten, şekilden, dolayısıyla etkiden ve tepkiden uzak kalırlar. Tek amaçları, hizmet alanları, aldıkları görevleri, büyük bir sorumluluk içerisinde saniyen Hakkın ve Hukukun alanında yerine getirmektir. Örneğin; Beşeri münasebetlerimizde en küçük ve en basit ifadesiyle (unvanı ve makamı ne olursa olsun) ilk tanıştığı kimseye, kendisini unvanıyla takdim ediyorsa, böyle bir düşüncede tamiri olmayan bir arıza vardır. Normalde, bu türden hareketler tek kelimeyle özentidir ve gurur tayının üstünde havalara girmektir, havalar atmaktır. Normalinde (aynı konuda, BEN AHMET, BEN MEHMET, BEN BEHÇET DESEYDİK, DAHA GÜZEL DEĞİL Mİ?) öyleyse, sorulduğunda bazı şeyleri söyleyelim. Burada bütün mesele, unvana sığınmak ve beklentisindeki imtiyazı koparmaktır. (Çok acı)

         Arif isen, bir gül yeter kokmaya,

         Hoyrat isen, gir bahçeyi yıkmaya.

Sayın Okurlar;

Asıl bahtiyar insan, ilim, irfan, Hak ve Hukukuyla şöhret yapıp, şöhret kazanan kimsedir. HER GELEN GİDER, NE EKTİYSE ONU BİÇER. BÖYLECE İNSANOĞLUNA, İYİ VE KÖTÜ DAMGADAN, ADDAN, BAŞKA BİR ŞEY KALMAZ.

Sayın Okurlar;

KÂBE’NİN ÖRTÜSÜ, İPEK BÖCEĞİNİN HATIRI İÇİN DEĞİL, KÂBE’NİN ÖRTÜSÜ OLDUĞU İÇİN KIYMETLİDİR. Bu nedenle, KEMALAT, KEM ALET İLE OLMAZ. HİZMETKÂRIMIZ AKIL OLURSA, BİZE GALİP GELEN DUYGULAR DA MAHKÛM OLURLAR. BİR KAYNAK SUYUNUN, ÜSTÜNÜ, YÜZEYİNİ KAPATAN SAMANLARIN (AKLIN ELİ GELİR) ONLARI ALIR, BİR TARAFA ATAR. BÖYLECE, KAYNAK SUYU TEKRAR ORTAYA ÇIKAR YANİ KAYBOLMAZ. DÜNYADA BÜTÜN SULAR AŞAĞIYA DOĞRU AKSA DA, BU AZİZ SUYU İNSANOĞLU GELİR, KUYUSUNDAN YUKARI ÇIKARIR. PEKMEZİN GÜZEL OLURSA SİNEK BAĞDAT’TAN DAHİ GELİRMİŞ.

Sayın Okurlar;

Bir gün gelir, size de bana da siz kimsiniz özelliğiniz nedir diyebilirler, bu da gayet normaldir. İşte o zaman mevcut bilgileri, belgeleri, diplomaları, şükranları, ödülleri, beratları, sanatla geçen yurtiçi ve yurtdışı engin ve zengin faaliyetleri göstermekte kişinin boynunun borcu olmalıdır. Sonuç itibariyle, bildiğim kadarıyla, insanoğlunun dünyada en dikkat edeceği şey, şekil adamı değil, fikir adamı olmasıdır. Şeker yiyen papağanları, ölümü düşünen kuş haline getirmek, fikir insanlarının, zihinsel düşüncenin dolayısıyla beşeri aklın işi değildir. Manadan anlayan sanatkâr bir kadın eli, eli yaralı da olsa, o oyayı, o kanaviçeyi, o halıyı, yine eline alır en güzel şekilde yine işler o halıyı yine dokur. Cenabı Hak bir insanı güzel bildiklerinden geri koymasın. UNUTMAYALIM Kİ HER PEYGAMBER SALİHTİR AMA ADI HER SALİH OLAN PEYGAMBER DEĞİLDİR. Bu mübarek günde, bütün okurlarıma ve İslam alemine hayırlı ve uğurlu Ramazanlar diliyorum. Sevgi ve saygıyla kalın.

NOT: Rahmetli İzzet Baysal Anma Günlerinden esinlenerek hazırladığım bir köşe yazısını da, inşallah yakında yayınlamayı düşünüyorum.