Eğitim-Sen Bolu Şubesi tarafından yapılan açıklamada, yeni eğitim – öğretim dönemi öncesinde sorunlar yaşandığı belirtildi.
Eğitim Sen Bolu Şubesi Yürütme Kurulu, 2024 – 2025 eğitim, öğretim yılı öncesinde yazılı basın açıklaması yaptı. Yeni eğitim öğretim yılına sorunlar ve eşitsizliklerle başlanacağını belirtti. Milli Eğitim Bakanlığının okullardaki temizlik personelini yetersiz bıraktığını ve düşük ücretlerle güvencesiz çalıştırıldığı vurgulandı. Tasarruf tedbirlerinin eğitim alanında ciddi sorunlara yol açtığını ve bu durumun kabul edilemeyeceğini ifade etti.
Eğitim Sen Bolu Şubesi Yürütme Kurulu, yaptığı açıklamada şunları söyledi;
“YARATTIĞINIZ KRİZİN FATURASINI EMEKÇİLER VE ÇOCUKLARIMIZ ÖDEMEYECEK!”
“2024-2025 eğitim öğretim dönemine sorunlarla, adaletsizliklerle ve eşitsizliklerle başlıyoruz. Holdinglerin vergi borçlarını tek kalemde silen iktidar emekçilere tasarruf dayatıyor. En temel insan hakkı olan eğitime ayrılan bütçe her yıl azalıyor; ülkenin tüm kaynakları sermayeyi ve tarikatları mutlu edebilmek için kullanılıyor. Kamuda tasarruf edilmemesi gereken alanların başında gelirken, maalesef en çok tasarrufa zorlanan alanlardan biri eğitim oluyor. Yoksulluğun derinleşmesiyle okul terklerinin arttığı süreçte çocukların barınma, beslenme, ulaşım ihtiyacını karşılamayan iktidar ve meb, şimdi de çocukların hijyenik olmayan sağlıksız sınıflarda eğitime başlamasına kaynaklık ediyor. MEB, bir yandan okullara gönderilen ödenekleri azaltıp tüm yükü velilere yüklerken bir yandan da 2kayıt parası almıyoruz’ diyerek sorunları değil algıyı yönetmeye devam ediyor. Okul aile birlikleri üzerinden yürütülen hizmetler okullar arasında eşitsizliklerin derinleşmesine neden oluyor. Eğitim öğretim sürecinin en önemli unsurlarından olan temizlik personelinin yeterli sayıda olmaması hem öğrencilerin hem de öğretmenlerin sağlığını riske atıyor.
Derslerin başlamasına sayılı günler kalmışken okulların temizlik sorunu çözülmüş durumda değil. 2024/’25 eğitim öğretim yılı başı itibariyle okulların neredeyse tamamında yeterli sayıda kadrolu yardımcı hizmetli bulunmamaktadır. Zaten mevcut yardımcı personel sayısı okul temizliğini karşılamaya yetmezken her geçen yıl görevlendirmeler daha da azalmakta, öğrenciler ve eğitimciler birçok okulda sağlıksız koşullarda eğitime zorlanmaktır.
MEB, tıpkı ücretli öğretmen istihdamında yaptığı gibi her eğitim öğretim yılı başında personel açığını İŞKUR üzerinden kapatmaya çalışmaktadır. Yeterli sayıda personelin olmadığı okullarımızda her yıl olduğu gibi öğretmen ve veliler tarafından okulların temizlendiği, okulun temizlik ihtiyaçlarının velilerin üzerine yüklendiği bir döneme başlıyoruz.
Önceki eğitim öğretim yıllarında okullarda geçici olarak istihdam edilmek üzere İŞKUR bünyesinde Toplum Yararına Program (TYP) kapsamında temizlik görevlisi yıllık izin, kıdem tazminatı gibi haklardan faydalanmadan çalıştırılmaktaydı. Tasarruf tedbirleri adı verilen emekçilere saldırı paketiyle TYP, İşgücü Uyum Programına (İUP) dönüştürüldü. Söz konusu program kapsamında eğitimini tamamlayanlar, haftada 3 gün kamu kurumlarında çalışacak ve günlük 566 TL cep harçlığı alacak. Aylık ücret, asgari ücretin yarısı bile değil. Yol ve yemek parası yok. Sadece Genel Sağlık Sigortası primi yapılacak, sigorta emekliliğe yansıtılmayacak.
Özetle programın meali esnek güvencesiz ve düşük ücretle çalıştırma; açlık sınırının altında yaşamaya mahkum etme.
Bu program kapsamında emekçiler programın ilk dört haftası 5 gün, devam eden haftalarda 3 gün çalışacak haftanın diğer günlerinde en temel ihtiyaç temizlik olmak üzere tüm kamu hizmetleri yapılmayacak. Dolayısıyla okullar haftanın diğer günleri kendi imkanlarıyla temizlik ihtiyaçlarını karşılayacak.
Eğitimin ve bilimsel üretimin gerçekleşmesinde öğretmeninden yardımcı hizmetlisine, genel idari hizmetlerden teknik hizmetler ve İUP personeline kadar bütün emekçilerin kolektif emeği olduğu, eğitim hizmetlerinin yürütülmesinde harcanan her emeğin, yapılan her işin önemli ve değerli olduğu açıktır.
Eğitim kurumlarında çalışan mesai arkadaşımızın son derece kötü ve sağlıksız koşullarda çalışmak zorunda bırakılması, düşük ücret ve sınırlı sosyal haklara sahip olmaları kabul edilemez. Bu konuda daha fazla mağduriyet yaşanmaması için hiçbir eğitim kurumunda geçici, taşeron, ücretli, sözleşmeli, İUP’li vb. gibi hangi adla olursa olsun geçici istihdam uygulaması yapılmamalıdır. Eğitim kamusal bir hizmettir ve doğası gereği kamu hizmetlerinin eşit, ücretsiz, sürekli ve erişilebilir nitelikte olması gerekir; bu da ancak kadrolu ve güvenceli istihdamla mümkündür.
Orta vadeli program doğrultusunda dayatılan tasarruf paketleri ile eğitim emekçilerinin daha fazla yoksullaşmasına, hizmetli personelin açlığa mahkum edilmesine, okullarda hayatlarına devam eden biz öğretmenler ve öğrencilerimizin sağlığının hiçe sayılmasına hayır diyor kamu huzuru ve sağlığı için bu uygulamalardan vazgeçilerek eğitime bütçe ayrılmasını istiyoruz.”