1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü dolayısıyla Türkiye'nin birçok ilinde olduğu gibi Bolu’da da emekçiler alanlara çıktı. Bolu’da kutlamaların adresi kardelen meydanı oldu.

HABER: Aslı Akış

Bolu'da 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, kent merkezinde düzenlenen etkinliklerle olaysız bir şekilde kutlandı. İzzet Baysal Caddesi İzzet Baysal Anıtı önünde toplanan bazı siyasi parti, sendika ve sivil toplum kuruluşları üyeleri, ellerindeki döviz ve pankartlarla sloganlar atarak Kent Meydanı'na Güvenlik güçlerinin korteji eşliğinde kadar yürüdü.

1 Mayıs kutlamalarına KESK’e bağlı Eğitim Sen, SES, Tüm Bel-Sen, TMMOB, Halkevleri, CHP, EMEP, SOL Parti, TKP ve TİP üyeleri katıldı.

Yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı miting alanında gruplar arama noktalarından tek tek geçtikten sonra etkinlik alanına girdi. Burada Bolu Emek Ve Demokrasi Platformu adına açıklamayı Serdar Koçyiğit okudu.

“BU KARANLIK GİDECEK, GİDECEKLER”

1 Mayıs’ın İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma günü olarak tüm dünyada, ve ülkenin her yerinde coşkuyla, umut ve heyecanla kutlandığına dikkat çeken Serdar Koçyiğit; “Umudumuzu, kararlılığımızı ve mücadele azmimizi Gezi davasında yeni bir AKP darbesiyle cezalar vererek bastırmak istediler. Hep birlikte daha gür haykırıyoruz, Gezi bu ülkenin yüz akıdır, direniş sembolüdür. Geleceğimize sahip çıkma iradesidir. Bu karanlık gidecek, Gezi kalacak. Gezi’yi dün savunduk, bugün savunuyoruz, yarın da savunacağız. AKP ve yargısı emekçilerin ve halklarımızın özgürlük mücadelesine engel olamayacak. Gezi her yerde, Gezi burada, Gezi bizleriz, Gezi milyonlardır. Gezi ruhunu hapsedemeyecekler! Ne Taksim yasağı, ne Gezi davasında verilen cezalar gidişlerini engellemeye yetmeyecek, gidecekler” ifadelerini kullandı.

“EMEĞİMİZLE İNSANCA YAŞAMA MÜCADELESİ VERİYORUZ”

Koçyiğit, Sömürünün çarklarının milyonlarca işçinin, emekçinin canıyla, kanıyla döndürülmeye çalışıldığını ifade ederek;  “Yıllardır emeğimizle, alın terimizle insanca çalışma, insanca yaşama mücadelesi veriyoruz. Ancak durumumuz her gün biraz daha kötüleşiyor. Ekmeğimiz her geçen gün küçülüyor. Sömürünün çarkları milyonlarca işçinin, emekçinin canıyla, kanıyla döndürülmeye çalışılıyor. Güvenceli-kadrolu çalışma hakkımız yok sayılıyor,  güvencesiz istihdama mahkûm olmamız bekleniyor.  Anayasa ile güvence altına alınan çalışma hakkımız ortadan kaldırılıyor, KHK’lar ve geçici 35. Madde eliyle on binlerce kamu emekçisi hukuksuzca ihraç ediliyor. Sendikalı oldukları için binlerce işçi işten çıkarılıyor.” şeklinde konuştu.

“BU DÜZEN YURTTAŞLARIN HAKKINI, HUKUKUNU ÇİĞNİYOR, ADALETSİZLİĞİ BÜYÜTÜYOR”

Koçyiğit, yaşanılan düzenin yurttaşların hakkını, hukukunu çiğnediğini ve adaletsizliği büyüttüğüne işaret ederek; “Bu düzen yaşamı ve gezegeni tehdit eden büyük bir felakete dönüşmüştür. Gölgesini satamayacağı ağacı kesen kapitalist barbarlığın yarattığı yıkımın faturasını milyonlarca insan canlarıyla, doğa ise geri dönüşü olmayan tahribatlarla ödüyor.  Nükleer, termik, jeotermik santraller,  siyanürlü maden aramaları, atmosfere, toprağa salınan zehirli gazlar, zehirli atıklar ekolojik krizi derinleştiriyor, yeni pandemilere yol açıyor. Emperyalist savaşlar her geçen gün daha geniş coğrafyalara yayılıyor, savaşın alevleri işçi ve emekçileri yakıyor. Milyonlarca insan yerinden yurdundan olup göç etmek zorunda kalıyor, şehirler yakılıp yıkılıyor. Bu düzen yurttaşların hakkını, hukukunu çiğniyor, adaletsizliği büyütüyor. Seçme, seçilme hakkı yok sayılıyor, belediyelere kayyumlar atanıyor, vekiller cezaevlerine konuyor, cezaevleri tabutluğa ve işkence merkezlerine dönüştürülüyor, kitlesel tutuklamalar hız kesmiyor, bir kez daha parti kapatma davaları ile halk iradesine ipotek konmak isteniyor.” dedi.

“SAVAŞ VE İŞGALLERLE EKMEĞİMİZİ KÜÇÜLTÜYOR”

Şovenizm, cinsiyetçilik, ırkçılık ve mezhepçiliğin ülkemizin ve halkın geleceğini tehdit ettiğini de belirten Koçyiğit; “Savaş ve işgallerle ekmeğimizi küçültüyor, işsizliğimizi büyütüyor, talanların yolunu açıyorlar. İnkârcı ve imhacı siyasetle barış imkânını ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Kürt sorununu çözümsüz kılarak toplumsal gerginliklerden nemalanmak, rant elde etmek, kutuplaşma üzerinden iktidarlarını kalıcı kılmak istiyorlar.

“TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ DE DERİNLEŞİYOR”

Sınıfsal eşitsizliklerin yanı sıra toplumsal cinsiyet eşitsizliği de derinleşiyor, kadınların omuzlarına yıkılan hane içi iş ve bakım yükü artıyor. Kadına yönelik şiddet tırmanıyor. Kadınlar bir yandan işsizliğin, bir yandan esnek çalışma biçimlerinin ve güvencesizliğin hedefi haline geliyor. Bu ateşten günlerde kadınların güçlendirilmesi gerekirken, İstanbul Sözleşmesi gibi kazanımlar iktidarın hedefi oluyor. İktidarın tepesindekiler farklı cinsel yönelimleri hedef haline getiriyor, yaşam haklarını bile çok görüyorlar.

“EMPERYALİZMİN YAYILMACI VE EMEKÇİ DÜŞMANI POLİTİKALARINA KARŞI ÇIKIYORUZ”

Üniversiteler iktidarın arka bahçesine dönüştürülürken gençler barınamadıkları için okuyamama tehlikesi ile karşı karşıya kalıyor. On binlerce akademisyen, bilim insanı ve genç akın akın yurt dışına göç ediyor. İktidar ülkenin en aydınlık beyinlerini kaçırtarak karanlık bir geleceğin parke taşlarını döşemeye devam ediyor. Türkiye'de ve bütün dünyada emekçilerin üzerinde katmerlenen sömürünün, savaşların, yıkımların,  açlığın ve salgın hastalıkların temel nedeni emperyalizmdir. Bu nedenle başta ABD emperyalizmi ve NATO saldırganlığı olmak üzere emperyalizmin yayılmacı ve emekçi düşmanı politikalarına karşı çıkıyoruz. Bizim değil,  sermayenin, patronların yüzünü güldüren bu düzen böyle gitmez. Bu bozuk düzen,  bizim düzenimiz değil. Bu sömürü düzeninin bize vereceği hiçbir şey yok!” diye konuştu.

“İŞSİZ KALINMADIĞI, AÇ YATILMADIĞI BİR DÜNYA VE ÜLKE İSTİYORUZ”

Tek adam rejiminin sona ermesinin tüm kesimlerin ortak talebi olduğunu aktaran Koçyiğit; “Emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin, barışın, laikliğin hâkim olduğu, işsiz kalınmadığı, aç yatılmadığı bir dünya ve ülke istiyoruz. Birleşerek yaratacağız.

Herkesin güvenceli ve insanca çalıştığı bir işinin olduğu,  ekonomik krizlerin, salgınların faturasının emekçilere yıkılmadığı, mültecilik statüsünün tanındığı bir gelecek istiyoruz. Birleşerek gerçekleştireceğiz!” ifadelerini kullandı.

“BİRLEŞEREK VE ORTAK MÜCADELE İLE İNŞA EDECEĞİZ!”

Sendikal hak ve özgürlüklerin, hak arama yollarının önünün açıldığı, grevlerin yasaklanmadığı yeni bir çalışma yaşamı talebinde bulunan Koçyiğit, “Düşüncenin, ifade özgürlüğünün cezalandırılmadığı, savaşların olmadığı, başta Kürt sorunu olmak üzere sorunların barış ve diyalogla çözüldüğü, cezaevleri yerine okulların yapıldığı, işkence ve kötü muamelenin yaşanmadığı bir ülke istiyoruz. Birleşerek ve ortak mücadele ile inşa edeceğiz!” dedi.

“İKİNCİ SINIF YURTTAŞ MUAMELESİ GÖRMEDİĞİ BİR ÜLKE İSTİYORUZ”

Serdar Koçyiğit, 84 milyonun insanca yaşayacağı bir ülkeyi inşa etme gücünden bahsederek; “Kadınlara yönelik şiddet, taciz ve tecavüzün son bulduğu, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırıldığı, kimsenin cinsiyetinden, kimliğinden, inancından dolayı ikinci sınıf yurttaş muamelesi görmediği bir ülke istiyoruz. Birleşerek gerçekleştireceğiz! Çalışma hakkımızı ortadan kaldıran OHAL uygulamaları ve uygulayanları gidecek, birleşerek biz kazanacağız! Biz tüm sömürülenler, yoksullaşanlar, ezilenler olarak bu düzeni değiştirme, 84 milyonun insanca yaşayacağı bir ülkeyi inşa etme gücümüz var. Birleşerek değiştireceğiz! Yaşasın 1 Mayıs!” şeklinde konuştu.

Okunan basın açıklamasının ardından katılımcılar davul-zurna eşliğinde halay çekerek eğlendiler. 1 saat süren kutlamalar olaysız bir şekilde sona erdi.

Editör: TE Bilisim