Merhaba sevgili okur;

Kendinizle alakalı hiç soru sordunuz mu kendinize?

Ben kimim? Kimi taklit ediyorum? Kendim gibi mi davranıyorum yoksa bir başkasını mı taklit ediyorum? Bu soruları kendinize hiç sordunuz mu?

Hepimiz kendimizi hep üstlerde tutmak için çabalıyoruz hayatımız boyunca. Asıl yanlışı burada yapıyoruz zaten. Sürekli insanlarla yarışıyoruz. Sürekli üstün olmaya, altta kalmamaya çalışıyoruz. "Onun arabası var, benim de olsun, onun pahalı ayakkabısı var, benim ne eksiğim var? O pahalı kafelere gidiyor, eğlence mekanlarında eğleniyor, ben neden gitmeyeyim?" Sürekli kendimizi insanlar ile kıyaslıyoruz. Birbirimiz ile çekişiyoruz sürekli. Böyle bir amaca neden sahipsiniz, hiç düşündünüz mü? İhtiyacımız olmadan sayısızca kıyafet, sayısızca eşya alıyoruz ama alıyoruz sadece. Çoğunu bir defa kullanıp kaldırıp atıyoruz bir kenara. Sadece "Benim de var" diyebilmek için yapıyoruz bunları.

Kendi fikirlerimize önem göstermiyoruz. Öylesine yaşayıp gidiyoruz işte... Başkası gibi görünmeye çalışmak, onun davrandığı gibi davranmak psikolojinizi rahatlatır sadece; size hiçbir artısı olmaz ve hedeflediğiniz hiçbir konuma ulaşamazsınız. Kendimize bir kişilik belirlemek için öncelikle kendinizi tanımanız gerekir. Bir film yıldızı ya da bir sporcuyu taklit etmek aslında sizin kendiniz değil, taklit eden bir kukladan ibaret olduğunuzun göstergesidir. Kendinize kariyer belirleyin, bir meslek belirleyin fakat bunları belirlerken kesinlikle insanların önyargısına muhtaç olmayın.

ÇEVRENİZİN VE AİLENİZİN SİZİ OLUMSUZ ETKİLEMESİ

Hepimiz için aynı konuşmak yanlış olur fakat büyük çoğunluğumuz bu yanlışı yapıyor. Çocuklarımıza bir kariyer, bir hedef belirlerken destek olamıyoruz. Örneğin çocuğunuz şu an size oyuncu olmak istediğini söylese muhtemelen gülersiniz ve geçiştirirsiniz. Çünkü bizim gelecek ve meslek anlayışımız sadece doktor, mühendis, mimar vb. gibi işlerdir. Yanlışı burada yapıyoruz. İnsanın kendine olan özgüvenini ve inancını kırıyoruz. Onu istemediği bir hayata sürüklüyoruz aslında. Oyuncu olmak isteyen bir insanın mimar olduğunu düşünelim. Oyunculuk haraketli bir meslek. Sürekli set ortamında sosyal bir insan olunuyor ve kişi kendini bu yönde hissettiği için böyle bir meslek istiyor aslında. Fakat bu kişinin mimar olduğunu düşünsenize? Sabahlara kadar sert kahvesini alıp çizim yaptığını düşünün. Hareketsiz ve sakin hayat düşünmeyen biri için bu işkencedir.

Baktığımız zaman etrafımızda başarılı olan insanların çoğu yalnız büyüyen insanlardır. Kendi kararlarını küçük yaşta kendileri verebilen insanlardır. Kendi kararlarımızı, kendi kariyerimizi kendimiz belirleyemeyeceksek yaşamanın hiçbir mantığı yoktur. Sadece nefes almaktan ibaret değildir yaşamak.

Kendinize ve çocuklarınıza önem gösterin. Onları karşınıza alıp dinleyin ve empati duygusunu yaşayın.

Sevgili okur, sen kendini tanıyor musun?