Kıbrıs Gazisi Emekli Piyade Komando Binbaşı ve TESUD Bolu Şube Başkanı Ahmet Şerafettin Yamaner, Kıbrıs Barış Harekatı'nın 46'ncı yıldönümü nedeniyle yaptığı açıklamada Kıbrıs Barış Harekâtı esnasında yaşananları aktardı. Yamaner; “20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı Türk Ulusunun Barış ve özgürlük için verdiği mücadelenin taçlanmasıdır” dedi.

Haber: Aslı Akış

“Şehitlerimizi rahmetle; yaşayan gazilerimizi saygıyla anıyorum” diyerek sözlerine başlayan Kıbrıs Gazisi Emekli Piyade Komando Binbaşı Ahmet Şerafettin Yamaner, “20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı Türk Ulusunun Barış ve özgürlük için verdiği mücadelenin taçlanmasıdır. Kıbrıs Türk Halkının haklı davasında destansı mücadele veren milletimizin bu günleri görmesini sağlayan şehitlerimizi rahmetle; yaşayan gazilerimizi saygıyla anıyorum. Yokluklar içeresinde 1571 den beri Türklüğünü ve Müslümanlığını unutmayan var olma ve yaşam mücadelesi veren Kıbrıs Barış Harekatına kadar “Her gece diken üzerinde yatıyoruz” diyen Kıbrıslı Türk soydaşlarımızı bir kez daha kutluyorum.

“KIBRIS ŞEHİT KANIYLA VENEDİKLİLERDEN ALINAN BİR VATAN PARÇASIDIR”

1571 tarihinden önce donanmamızın, ticaret gemilerimizin Güneyde Akdeniz’e açılmasını engelleyen taciz eden, soyan, yakan Kıbrıs’ın kıyılarında yerleşen korsanlar dolayısıyla o tarihlerde  “Korsan adası olarak” ismi geçen Kıbrıs’a 1571 yılında sefer düzenlenmiştir. Kıbrıs 1571 de Şehit kanıyla, Yunanlılardan değil Venediklilerden alınan bir vatan parçasıdır. O tarihlerde zaten Yunanistan Osmanlı toprağı idi. Osmanlının idaresinde idi. 20.000 askerimiz de seferde orada bırakılmış hatta Anadolu’dan her sanat erbabından da aileler yerleştirilmişti. Hatta Kıbrıs’ta öyle bir duruma getirilmişiz ki kendi malımızı, kendi evimizi işgal etmiş muamelesi görmekteyiz. Senelerdir adada huzursuzluk çıkaran Rumlar, terör estiren Rumlar, Megali ide-anın bir maddesinde de ENOSİS (Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı) hayalinden başka çözüm kabul etmeyen yine Rumlar ve arkasındaki Yunanistan. Suçlu gösterilen, işgalci olarak nitelenen ise Türkler” ifadelerini kullandı.

“GARANTÖRLÜK MADDESİ GEREĞİNCE BARIŞ HAREKATI YAPILMIŞTIR”

Kıbrıs’ın jeopolitik konumunun öneminden de bahseden Yamaner; “Güney Kıbrıs Rum yönetimi, tüm Kıbrıs’ı temsil etmek üzere AB ye tam üye yapılmıştır. Kıbrıs’ın jeopolitik konumu, Kıbrıs’ın Güneyinde saptanan zengin doğalgaz ve petrol rezervleri AB’nin iştahını kabartmış olacak ki bu adaletten uzak haksız kararı almışlardır. 1878 Osmanlı-Rus savaşı nedeni ile İngilizlere kira karşılığı verdiğimiz Kıbrıs Yunanlıların ENOSİS hayaliyle 15 Temmuz 1974 de Kıbrıs’ta Yunan cunta hükümetinin yaptığı darbe neticesinde 1960 yılında Birleşmiş Milletler kararı ile alınan Garantörlük maddesi gereğince Barış Harekatı yapılmıştır.

Bilindiği gibi 1960 yılında Adadaki Rumların Kıbrıs’ta yaşayan soydaşlarımıza yaptıkları eziyetler, zorluklar, baskılar, tecavüzler, katliamlar çekilecek gibi değildi. Yaptığımız girişimler neticesinde; 1960 yılında Birleşmiş Milletler kararı ile İngiltere Türkiye Yunanistan’ın Garantör Devlet olarak bulundukları Londra Anlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşmaya göre de resmen 650 mevcutlu bir Türk Alayı (Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı) karşısında da bir 950 mevcutlu bir Yunan Kontenjan Alayı yerleştirilecekti.

Türk Alayının orada olması demek Türk soydaşlarımızın Kıbrıs’ta güvenliği ve arkasında Türkiye’nin varlığını gösteriyordu. Bende bu Alaya harekattan Altı ay önce tayin olmuştum. Alayın Ağır Silah Bölüğü Tanksavar Takım Komutanı idim. Yapılacak bir harekata en ağır ve uzun menzilli silah olarak benim toplarım görev yapacaktı. 1960 yılında anlaşmalarla Yunan Kontenjan Alayı kendi cephesinde, bizim alayımızda kendi cephemizde Mevzileri ve hendekleri hazırlayacaktı. Mevzi demek; en iyi ateş edebileceğin yer demektir. (İrtibat hendeği de; Mevziler arasında yardımlaşmayı, cephane ikmalini sağlayan hendekler demekti.) 1974 başında mevzi ve irtibat hendeklerimiz hava muhalefeti nedeni ile dağılmış toprak kaymış durumda olduğundan düzeltmek için mevziler bölgesine gittiğimizde Birleşmiş Milletler(UN) askerleri hemen helikopterlerle gelirler, mevzilerimizi düzeltmeye müsaade etmezlerdi” şeklinde konuştu.

“CEPHANEYİ YÜKLETİP MEVZİLERİMİZİ İŞGAL ETTİK”

Yamaner, 15 Temmuz’u 20 Temmuz’a bağlayan o geceyi anlatarak; “15 Temmuz Pazartesi sabahı askerimle Lefkoşe’nin bir bölümü olan Gönyeli ’de sabah sporu yaptırırken bir Jeep’ imiz hızlı bir şekilde benim yanımda durdu. Araçtan hızla atlayan çavuş “Komutanım Alay Komutanımızın emri mevzi işgali yapacakmışsınız. Cephanelerde alınacak deyince Marş marşla takımımda bulunan Top Jeeplerine cephaneyi yükletip mevzilerimizi işgal ettik. Artık Barış Gücü falan tanımaz olduk. Aldığımız ilk haberlerde Makarios’ un öldürüldüğünü duyduk. Karşı taraf dediğimiz; Rum tarafında, Rum Milli Muhafız Birliklerinin başında Yunanlı subaylar bulunurdu. Bizim tarafta da Türk Mukavemet Teşkilatı dediğimiz Kıbrıslı Askeri Birliklerin başında da Türk Subaylar bulunmakta idi. Yunanlı subaylarla Makrios’un arası bazı nedenlerle bozulmuştu. Makarios 05 Temmuz 1974 de verdiği demeçte Yunan cuntasını ağır bir dille suçlamıştı. Başpiskopos Makarios’a göre “Yunan cuntasının amacı kendisini iktidardan uzaklaştırmak Kıbrıs’ta dikta yönetimini kurmak ENOSİS’ e giden yolu açmak” tı.

“ÇATIŞMALAR 15 TEMMUZ DAN 20 TEMMUZ’ A KADAR DEVAM ETTİ”

10.000 kişilik Rum milli muhafız ordusunun başında 650 Yunanlı subayın Atina’nın arzularına göre hareket etmeleriydi. Makarios ölmemiş kendi doğum yeri olan BAF kasabasına özel birlikleri tarafından kaçırılmıştı. Hatta oranın yerel radyosundan “Ben ölmedim görevimin başındayım.” “Yunan komutanların başında bulundukları birliklere karşı gelin” diye kendi sesinden mesaj veriyordu. Yunan ve Rum taraflar arasında başlayan çatışmalar 15 Temmuz dan 20 Temmuz’ a kadar devam etti. Makarios İngilizler tarafından BAF tan helikopterle alınarak MALTA adasına oradan da İngiltere’ye kaçırıldı. Yunanlılar televizyon ve basın kanalıyla Türk tarafına “Biz kendi işimizi hallettik. Sıra size geldi.” Haberlerini ulaştırdılar. Bizde bu 5 gün içinde hazırlığımızı yaptık. Yunan tarafındaki hedeflerimizi tespit ettik. Artık ateş emrini bekliyorduk. Ben toplarımı Alayın bütün cephesinde ateş edecek şekilde mevzilendirdim. En uzun menzilli ağır silahlar beni takımım olduğu için emir bekliyordum.

“KIBRIS TÜRK’Ü EĞİTİMLİDİR, ZEKİDİR, KARAKTERLİDİR, ÇALIŞKANDIR”

19 Temmuzu 20 Temmuza bağlayan gece saat 24.00 te sabah ateş emrini almış olduk. Yunan’ın hedefi belli idi K.T.K.A. nı yok edip ENOSİS’ i sağlamaktı. Nitekim kitabımda da belirttiğim gibi Yunan alayı içerisine girdiğimizde içi su dolu Kıbrıs havuzunun içinde büyük betonlarla yazılmış ENOSİS yazısı vardı. Ben burada harekatın seyrini değil nasıl başladığını anlatmaya çalıştım. Sınırlı top, tüfek ve mermimizin olduğu Türk Alayının gücü zayıftı. Karşı tarafın tankları ağır silahları ve mevcutları bizden kat kat fazla idi. Ancak onlarda olmayan bizde olan imanımız ve inancımız, harbi kazanma azmimiz ve Çanakkale ruhumuz onlarda yoktu. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin arkamızda olduklarını çok iyi biliyorduk. Mücahit Lider Rahmetli Rauf Denktaş “Türkiye olmadan cennete bile gitmem” diyerek Türkiye’ ye tam güvendiğini, Türkiye ve Kıbrıs’ın ayrılmaz bir bütün olduğunu, Türkiyesiz hiç bir şey yapılamayacağını anlatmak istiyordu. Kıbrıs’ ta 4 seneye yakın iki dönem görev yaptım.  Kıbrıs Türk’ü eğitimlidir, zekidir, karakterlidir, çalışkandır. Anavatana bağlıdır. Ancak genç neslin Türkiye ile bağlarını ve atalarının nereden nereye geldiklerini ve çektiklerini anlatmak ve eğitmek bize düşer” dedi.

ŞAFAK NÖBETİ…

46 senedir Girne’de şafak nöbeti tutulduğunun da altını çizen Yamaner; “Kırk altı senedir 19 Temmuz’u 20 Temmuz’a bağlayan gece Girne ’de Şafak Nöbeti tutulur. Şafak Nöbeti Halk Özgürlük sembolüdür. Her yıl bu gece Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı ile başlar şafak vaktine kadar devam eden bir vefa örneğidir. Meşalelerle Yavuz çıkarma plajına doğru topluca görünür. Denize Şehitler anısına çiçekler atılır. Şehit ve Gazilere sevgi, saygı, minnet ve şükran ifadeleri dile getirilir, dualar okunur, Mehteran gösterisi yapılır. Çekilen acılar, sıkıntılar hiç yaşamamış olanlara anlatılır. Ellerinde Bayraklarıyla gelen gençlerin buluşma yeridir. Özgürlük savaşında Şehit olan kocasının, babasının dedesinin, kardeşinin, çocuğunun, kaybolan büyüklerinin hatıralarının canlandığı gündür bugün. Kıbrıs Türkünün dayanışması ve mücadele ruhunun canlandırıldığı gündür bugün. Türkiye ile sağlam bağların pekiştirildiği gündür bugün. Atalarına borcunu ödeme günüdür bugün. Kıbrıs’ın yerini bilmeden Yavru Vatan için, Yavru Vatanda yaşayan soydaşlarımız için canını kanı veren Anavatandan gelen Mehmetçiğimizin hatırlanma günüdür bugün.

“ŞAFAK NÖBETİ TUTMAK ONURLU VE KUTSAL BİR GÖREVDİR”

“Şafak Nöbeti” tutmak onurlu ve kutsal bir görevdir. Tüm dünyaya Kıbrıs Türkü’nün Türk Halkının duruşunu gösterme günüdür bugün. Bir Yiğitlik Destanı yazanların günüdür bugün. Ulusal mücadelemizin, geleceğe hazır olmamız için beraber olduğumuzu gösteren gündür bugün. Tüm renklerimizle, kocaman yüreğimizle tuttuğumuz nöbettir “Şafak Nöbeti”. Yaşasın Türk Halkının Türkiye ile kopmayacak dayanışması. “Kıbrıs Türkü bizi sevmiyor diyen karanlık düşüncelere sahip olanlara cevap olarak andığımız, tuttuğumuz nöbettir. “Şafak Nöbeti”. Makarios un “Beş Parmak dağlarından kuşlar bile geçemez” sözünün boş olduğunu gösteren gündür bugün” şeklinde konuştu.

“KIBRIS TÜRKİYE’NİN SICAK KARNIDIR”

Ahmet Şerafettin Yamaner  “1974 öncesi ve Sonrası Kıbrıs” isimli kitabında tek kazancının hayati öneme sahip Kıbrıs’a dikkat çekmenin vurgusunu yaparak; “Güney Kıbrıs Rum kesiminde Rum Eğitim Müfredat Programlarında her sınıf için “Türk Düşmanlığı”  konusu işlendiğini Kıbrıslı Deniz Hukuku Uzmanı Doç. Dr. Emete Gözügüzelli yazmış bende kitabımda bu konuyu koydum. Girne Dorane otelde Emete Gözügüzellinin  “Kıbrıs”  konulu Panelde beni de dinlemeleri ve Bolu’da Liselerde işlemem dolayısıyla alkışlanıp tebrik edilmem ayrı bir güzellikti. Kitabımda Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk’a yazdığım Mektupta Müfredat Programlarında KIBRIS’ a çok zaman ayrılması gerektiğini belirttim. Kıbrıs’ın bir Yunan Adası olması Anadolu’nun kuşatılması demekti. Kıbrıs Türkiye’nin sıcak karnıdır. Ege de durum ortadır.

“TEK KAZANCIM ÜLKEMİZ HAYATİ ÖNEME SAHİP KIBRIS’A DİKKATLERİ ÇEKMEKTİR”

“Para ile satılmaz ücretsizdir” yazılı  “1974 öncesi ve Sonrası Kıbrıs” isimli kitabımın kapağının son cümlesi “Tek kazancım ülkemiz hayati öneme sahip Kıbrıs’a dikkatleri çekmektir.” Anavatan Türkiye ve Yavru Vatan Kıbrıs için canları ve kanları pahasına savaşarak destanlar yazan başta Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Kurucusu en büyük Komutanımız, Büyük Devlet Adamı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Silah arkadaşları olmak üzere tüm Şehitlerimize rahmet, yaşayan Gazilerimize minnet ve şükranlarımı ifade ediyorum” ifadelerini kullandı.

Editör: TE Bilisim