Aldatmak; Türk Dil Kurumunun verilerine göre;  beklenmedik bir davranışla yanıltmak, karşısındakinin dikkatsizliğinden, ilgisizliğinden yararlanarak onun üzerinden kazanç sağlamak, birine verilen sözü tutmamak, yalan söylemek, ayartmak, kötü yola sürüklemek, baştan çıkarmak, iğfal etmek, karı ve kocadan biri eşine sadakatsizlik etmek, ihanet etmek, oyalamak ve avutmak gibi anlamlara gelmektedir.

Yukarıda kelimeye verilen bütün anlamlardan anlaşıldığı gibi mahşeri vijdan da, bütün çeşitleriyle kandırmanın ve aldatmanın kötü, çirkin, aşağılık bir davranış olduğunu bilir. Kandırma ve aldatmanın kötülük derecesi ise, kişi ve toplumlara verdiği zarar ve sıkıntı oranıyla doğru orantılıdır. Kur’an-ı Kerimin ifadesiyle aldatmaların en kötüsü Allah ile yapılan aldatmadır. Yüce Allah Kur’anda; “Ey insanlar, şübhe yok ki Allahın va'di bir gerçekdir. O halde zinhar sizi dünyâ hayâtı aldatmasın. Çok aldatıcı (şeytan) da sakın sizi Allah (ın hilmi ve imhâli) ile aldatmasın.” (35/FÂTIR-5) buyuruyor. Başka bir ayette; “Ey insanlar, Rabbinizden korkun. Ne babanın evlâdına, ne de bizzat evlâdın babasına, hiçbir şeyle fâide veremeyeceği günden korkun. Şübhe yok ki Allahın va'di hakdır. O halde zinhar sizi dünyâ hayâtı aldatmasın, o çok aldatıcı (şeytan) zinhar sizi Allah (ın hilmine, imhâlin) e güvendirmesin.” (31/LOKMÂN-33)buyurmaktadır. Bir diğer ayette de; “ (Münafıklar) seslenecekler: "Biz sizinle beraber değil miydik? (Mü'minler) şöyle cevap verecekler: "Elbette! Ama siz kendi kendinizi tuzağa düşürdünüz; böylece (güya) kendinizi gözettiniz; kuşkuya kapıldınız, Allah'ın emri gelinceye kadar malum kuruntularla avundunuz; dahası, o (kafa) sizi Allah ile aldatarak gurura sürükledi." (57/HADÎD-14)

Resulüllah Efendimiz de pazarda, muhtemelen denetlemek için gezerken bir buğday yığını görür. Elini içine sokar ve içinin ıslak olduğunu fark eder. Satıcıya nedenini sorar. Satıcı, efendim yağmur yağdı ıslandı der. Peki, ıslak kısmını üste koysaydın da alıcılar fark ederek alsalardı ya, buyurur. Arkasından şu meşhur sözünü söyler: “Bizi aldatan bizden değildir”. [Müslim, Îmân 164, Fiten 16], Yine aldatmanın ve aldanmanın kötülüğüne işaret ederek;“Ne aldanan ne de aldatan ol” buyurmuştur.

Yukarıdaki ayetler ve hadisi şeriflerden de anlıyoruz ki, milli ve manevi değerlerin ve mukaddesatın, menfaat ve rant elde etme aracı yapılmasından daha kötü bir şey olamaz. Bunu Müslümanım diyen yapamaz ve yapmamalı. Müslüman ne aldatan ve ne de aldanan olmalı. Bu kadar açık uyarılara rağmen, Allah ile kandırılmaya  ve aldatılmaya açık kapı bırakmak da çok büyük bir hata ve yanlıştır. Çünkü müslüman basiretli ve akıllı insandır.

Hepimiz biliriz ki  aldanmak ve aldatmak, insanoğlunun hem temel zaaflarından biridir ve hem de şeytana uyduğu sürece  bir sıfatıdır. Kısaca, insanın tipik özelliklerinden biri de bir yandan aldanmaya maruz kalırken öte yandan aldatmaya devam etmesidir. Aldatma ve aldanma, bir musibet olarak insanoğlunu ömürler boyu kemirip durmuştur ve kemirmeye devam edecek gibi.

Kur'an şöyle uyarıyor: ‘‘Sakın, aldatan sizi Allah ile aldatmasın!’’ (Lukman, 33, Fátır, 5; Hadid, 14). Allah ile aldatma ve aldanmada fail haşa, Allah değildir. Fail, şeytan başta olmak üzere avaneleridir. Allah ile aldatmada; Allah, Peygamber, Kur’an… esas failler tarafından kullanılan bir araçtır. Bunu tarihten günümüze güç devşirmek, menfaat temin etmek, sömürmek ve semirmek için yapagelmişlerdir. FETÖ/PDY terör örgütünün üzerine oturduğu durum, tam da budur. Tarihte olanları bir tarafa bırakıp da günümüze gelirsek, 15 Temmuz 2016 da ülkemizi işgale kalkışan, 251 vatan evladını şehit eden ve 2200 canımızı yaralayan ve son 30 -40 yılda adından söz ettiren bu küresel kötülük hareketi en çarpıcı örnek olmuştur. Dinimizi ve değerlerimizi istismar etmiştir. Bu sebeple din istismarı ile aldatılıp uyutulan toplumların asırlarca düzlüğe çıkamamaları sebepsiz değildir. Her bir İslam ülkelerinin başına musallat edilmiş böyle bir veya daha fazla istismarcı ve aldatıcı örgüt ve oluşumlar vardır.

Allah ile aldatmaya giden yolları tıkamak, yani dini çıkar ve menfaat aracı olmaktan çıkarmak, saltanat ve sömürü vasıtası olmaktan kurtarıp, mutlu ve huzurlu bir dünya kurmanın ilk ve temel koşuludur.

Dönüp dönüp aynı hatayı işlemekten kurtulup  düzlüğe çıkma zamanı hala gelmedi mi? Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor ki; "Mümin, bir delikten iki defa sokulmaz.” (Buhârî, Edeb, 83; Müslim, Zühd, 63.). Yeter artık, Allah’ın bize lütfettiği aklımızı kullanalım. Dinimizi ve diyanetimizi Kur’an’dan, sahih Sünnetten ve ehl-i sünnet yolundan öğrenelim ve aklımızı başkalarına kiralamayalım. Aklını kullanmayanlar için Allah (c.c.) şöyle buyuruyor; “Allah'ın izni olmadıkça hiç bir kimsenin iman etmesi mümkün değildir. Akıllarını güzelce kullanmayanları Allah pislik içinde bırakır!(Yunus ,100)

Netice itibarı ile, bütün kandırmalar ve aldatmalar kötüdür. Ama en kötüsü Allah, peygamber, Kur’an,… ile yapılan kandırma ve aldatmalardır. Milli ve manevi değerlerin menfaat ve rant elde etme aracı yapılmasından daha kötü bir şey olamaz.

​​​​​​​​​Ali Rıza TAHİROĞLU Bolu İl Müftüsü