Çalışmayı ve meşru yoldan kazanmayı önemle emreden dinimiz; tembelliği ise, zillet kabul edip, insanlığın gelişmesi ve kurtuluşunun önünde en büyük engel saymıştır. Çünkü Allah Kur’an’da, insan için çalışmanın önemini belirterek şöyle buyurmuştur: “İnsana çalışmasından başka bir şey yoktur. Onun çalışması yakında görülecektir. Sonra ona karşılığı tastamam verilecektir.” Sevgili Peygamberimiz (sav) bir hadis-i şeriflerinde şöyle; “İki günü birbirine eşit olan ziyandadır.” buyurmuşlardır.

İnsanın dışındaki bütün varlıklar, sünnetullah gereği bir nizam içerisinde sürekli çalışırken; Allah’ın yeryüzündeki halifesi ve varlıkların en değerlisi olan insan nasıl tembel olabilir? Yaratılış gayesi Allah’a kulluk olan insanın, bunun bir gereği olarak dünyasını ve ahiretini imar etmesi gerekmez mi? Hz. Peygamber (sav) in şu veciz sözü bu gerçeği ne güzel ifade etmektedir: “Sizin en hayırlınız, ahireti için dünyasını, dünyası için ahiretini terk etmeyip, her ikisini birlikte yürüteninizdir. Zira dünya ahirete ulaştırıcı bir vasıtadır. Sakın insanlara yük olmayınız”. Demek ki, hem imanî ve ahlâkî konulardaki gayretimiz, hem de dünyanın imarı için çalışmamız kulluk sayılmaktadır. Nitekim hadis-i şerifte “dünya ahiretin tarlasıdır.” buyrulmuştur.

Yaratıkların bütün fiilleri, halleri ve sözleri yüce Allah'ın kaza ve takdiri ile meydana gelir . Dinimiz, alınması gereken tedbirleri aldıktan sonra, insanlara ve aracılara değil, sadece Allah'a dayanma anlamındaki bir tevekkülü emreder. Bir ayette Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Müslümanlar sadece Allah'a dayanıp güvensinler."

Dayanmak, güvenmek, vekil tutmak anlamlarına gelen tevekkül;  bir işte, dinen, ilmen, örfen her türlü tedbiri alıp, neticeyi Allah’a bırakmaktır. Çünkü “Tevekkül edene, Allah yeter.” Hz. Peygamber de, (s.a.v)   devesini salıvererek Allah'a tevekkül ettiğini söyleyen bir bedeviye "Onu bağla da öyle tevekkül et" sözleriyle tevekkülün nasıl anlaşılması gerektiğini bizlere açıklamıştır. Kur’an da ise, “Bir işe başladığın zaman, Allaha tevekkül et, Ona güven!  Allah size yardım ederse, kimse size galip gelemez. Size yardım etmezse, kimse yardım edemez. O halde, müminler Allah’a tevekkül etsinler!” Ayet-i kerimesi, tevekkül ile beraber azmederek çalışmak gerektiğini gösteriyor. “İmanınız varsa, Allah’a tevekkül ediniz!” Ayeti de tevekkülün bir zaaf değil, bir iman işi olduğunu bildiriyor. Demek ki iman tevhidi, tevhit teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül de iki cihan saadetini getiriyor.

Yazımı Al-i İmran suresinin 173. ayetinin sonu ile bitirmek istiyorum. “Hasbunallahu ve ni’mel vekîl” "Allah bize yeter. O ne güzel vekildir!"

​​​​​​​​​Ali Rıza TAHİROĞLU/Bolu İl Müftüsü