Rahmetlik babaannemin çocukluğu Bolu merkez Semerkant Mahallesinde geçmiş. Babaannemin, 1974 Kıbrıs Harekatı günlerinde, sıkça tekrarladığı bir söz vardı. Komşii 

komşii, pilavınız pişti yağınız kızarıyor.” der ve  peşinden tamamlardı, Evladım, Allah gevura düşmana fırsat vermesin.

“Komşii” kelimesiyle başlayan cümlenin sahipleri, o zamanlar ilimizde mukim Rumlar ve Ermeniler.Babaannem, sokak komşuları sokak aralarında oynarlarken, evin önünde otururlarken; bugün Akpınar Mahallesinin güneyinde, Aktaş Mahallesinin doğusunda, Çıkınlar Mahallesinin batısında kalan ve belediye ekmek fabrikasının çevresiyle eski Güneykaya Kereste Fabrikası arası ve çevresine tekabül eden mevkiinin adı olan Gavurlar Mahallesi tarafından gelen geçen giden dönen rum, ermeni kadınları alaycı, aşağılayıcı üslupla ve çemkirerek bu cümleyle seslenirlermiş. Bizler halâ eski alışkanlıkla, o mevkiiyle ilgili bir konu olunca, yer tanımlaması bakımından Gavurlar Mahallesi deriz.

Sokağımızın ve mahallenin o dönem insanları, aralarında sohbet ederlerken, bu cümleyi özellikle dile getirirler ve “Allah ,devlete millete orduya zevâl vermesin” derlerdi.Ne zamanki İstiklâl Harbi patladı, bu rumlar, ermeniler hemen kayboldular, derlerdi. Sakın bir soykırım olduğunu düşünmeyin.Bu rum ve ermenilerin, kendilerinin sorgulanacağını düşündükleri günden bir gece evvel, sırra kadem bastıklarını söylerlerdi.

O dönemde ve sonrasında yine çok bahsedilen bir konu vardır. Konu şu…Mevcut Osmanlı coğrafyasında ve özellikle Anadoluda çeteleşen bu ermeni ve rum unsurlar, silahlı güçler olarak organize olmuşlar ve hazır kıta beklerlermiş.O günlerde, demografik yapı olarak Bolumuz, on bin civarında bir nüfusa sahip.Bu nüfusta ermeni, rumlar oldukça varlar.Fakat, varlıklarının ağırlığı il merkezinde. Köyler halis muhlis Müslüman Türk nüfus ekseriyetine sahip. İşte bu rumlar ermeniler, güya tüm hazırlıklarını yaparlar ve yardım istemek amaçlı İstanbul’a Bolu postanesinden tel çekerler. “Karpuzun içini kolaylıkla yeriz.Fakat dışına diş geçiremeyiz.”  cümlelerinde anlatılan Bolu ili merkezidir.İl merkezi karpuzun içi, köyler ve çevresi karpuzun kabuğudur.

Kendisine pek anlamlı gelen cümleleri tel eden memur, bu işten işkillenir ve tedbir gerekeceği düşüncesiyle ilgili birimlere haber verir.

O günlerin canlı tanıklarından, örneğin ben çocukken babaannemlerin, yaşıt komşularıyla (Bildikler’in Hacıanne, Temeller’in Hacıanne, Bürnüklü’nün Hatceanne ve diğer mahalle sakinleri) biraraya geldiklerinde bu anlatımları hep duyardık.Rahmetlik babaannem çok etkilenmiş olacak ki, ömrünün son demlerine kadar, milletimizin düşmanlarından bahsetmekten, bizlere uyarılarda bulunmaktan geri kalmamıştır. Yani, bu rum ve ermenilerin AZDAN ÇOĞALMIŞ olduklarını, fırsatını buldukları ilk anda azacaklarını ve vuracaklarını ifade ederdi.

Gelelim sadede…

Bolumuzun demografik yapısı günümüzde, zamane icabı yüzde yüz değişti.Fakat kültürel dinamiklerimizin ve değerlerimizin korunması ve yaşatılması konusunda çok duyarlı, Bolu tabanlı ve il dışından Bolumuza gelmiş, iki kuşaktır ilimizde yaşayan keyfiyet ve ekseriyet gösteren bir insan yapımız hâlen var.

Ancak ve fakaaaat…

Ve dikkaaat!Gevşemek yok.Boşluğa gelmez.Ne oldu?1960’ların mümtaz ili Bolumuz 1970’lerde gevşedi.Liselerde, Allah’ın varlığını inkâr eden pakraduni öğretmenler görev yaptı.Zehirlerini bardak bardak içirdiler gençliğimize.1980’lerde yüksek okullarımızın kapılarına duvarlarına, “Muhammed’in p.çleri giremez” yazan ildışı kaynaklı, güya öğrenci kılıklı pakraduniler bastı ilimizi.45 günde mezun edilip, ülke geneline salındı bu pakraduniler öğretmen olarak.Anadolu Yaylasının sırılsıklam saf ve temiz insanını zehirlemek, kirlemek için.2000’lerden sonra bunların ektikleri biçilmeye, diktikleri ise meyve vermeye başladı.Ve biz kendimize sormaya başladık: “-Ne ara bu kadar bozulduk biz?” diye.Bu konular küçümsemeye, “düzelü gide!” avuntusuna kapılmaya, “olduğu gadara, nipacan!” teslimiyetine, “söyleyoz emme dinlemeyalla” ümitsizliğine düşmeye gelmez.Dolayısıyla ekseriyetteyiz, çoğunluktayız diye işi hafife almamalıyız.

Yakın tarihimizde yaşatılan alevi-sünnî , Türk-Kürt, ilerici-gerici ve diğerleri gibi karşıtlıkların, toplumsal çatışmaya, kardeş kavgasına, hısım-akraba düşmanlığına  dönüştürüldüğünü unutmayalım, unutturmayalım.

İhmâl etmeyelim.

Kanıksamayalım.

Temel değerlerimizin korunması, yaşatılması konusunda “tölerans, zararlı esneklik, yokedici hoşgörü” zaafiyetine düşmeyelim.

Çocuklarımızın yani istikbalimizin, esrar-eroin-hap ve diğer organize çetemafyalar elinde yok olmasına sessiz kalmayalım.Heyecanımız diri ve güçlü olsun.Temel değerlerimizin katillerinin, bu cinayetlerini çemkire çemkire kuduz köpekler gibi ağızlarından salyalarını akıtarak haklı gösterebildikleri bir ortamda, bir zamanda, bir dönemde, bir süreçte bizler de hiç olmazsa “bunlar katildir”diyebilme erdemini, kararlılığını, cesaretini gösterelim.Çünkü AZDAN ÇOĞALIYORLAR.

Ülkemizin son yıllarda yaşadıklarına, yaşatıldıklarına baktığımızda görüyoruz ki, yine “KOMŞİ PİLAVINIZ PİŞTİ, YAĞINIZ KIZARIYOR” çemkirmelerini, sosyal ve genel medyadan kusmaya devam edenler, yani pakraduniler, biraz daha organize olduklarında ve güçlendiklerini hissettiklerinde; uzaklarda değil,

Başka şehirlerde, kasabalarda değil,

Bizzat Bolumuzda,

Her köşebaşında, çemkiren uyuz köpekler gibi rahat durmayacaklardır.

Bu virüsleri yok etmek, elbette devletin görevidir.Muhtemelen, devlet de gerekeni yapıyordur, yapacaktır.

Ancak azımsamak gafletine, uyuşukluğuna, vurdumduymazlığına DÜŞMEMEK de, bizim en birinci görevimizdir.

Aksi halde, cennetten bir köşe dediğimiz ilimiz, “Tilki(!)”lerin, çakalların kusmuklarıyla bataklığa çevrilecektir.Çünkü AZDAN ÇOĞALIYORLAR.

Evet, tarihler milâdi 2020’yi gösterdiği şu günlerde, (yukarı çarşıbaşındaki bir merhum esnafımızın meşhur nârasıyla ifade edelim.) gen’aynı, gen’aynı…

Ermeniler, 20. asrın başlarında gerçekleştirdikleri soykırım katliamlarını, bugün de sürdürmektedirler.Terör devleti Ermenistan, 2020 Ekim’inde bebek, çocuk, kadın, ihtiyar demeden Azerbaycanlı Kardeşlerimizin köy kasaba şehirlerini bombalamaya devam ediyor.İlk fırsatta (-ki babaannemin duasıyla, Allah düşmana fırsat vermesin) bizleri de bombalayacaklardır.

Bu, bütün düşmanlarımız için ortak davranış benzerliğidir sadece.Yoksa ki, rumlar ellerinde çiçeklerle, sırplar böreklerle, Yahudiler pastalarla, ruslar çöreklerle, farslar çelenklerle, çinliler ipeklerle gelmezler.

Bu sebeple ataların “DÜŞMANSIZ ADAM, OLMAZ” hükmünü, “DÜŞMANSIZ MİLLET, OLMAZ” biçimiyle kullanabiliriz.

Düşmanın eline kılıç vermeyelim.Düşmana sahip çıkanları, hırpalamaktan imtina etmeyelim.Düşmana rahmet okumayalım.Kendi muhitimizde,Bolumuzda kendi ilimizde,  düşmana medhiye dizenleri şerbetlemeyelim, palazlandırmayalım, güçlendirmeyelim.Çünkü, AZDAN ÇOĞALIYORLAR.

Bu anlatılanlar herkesin mâlûmu.Bizim de yaptığımız mâlûmun ilâmı.Ancak problem bu değil.Problem, çocuklarımızın, gençlerimizin, düşmanlarını tanımamaları, tanıyamamaları.

Sebep ne; ebeveynlerin gevşekliği, “oluvesin”ciliği, “nemelâzım”cılığı, “vakti gelince öğrenü”cülüğü ve diğerleri.

Yapılması gereken ne?

Kısa ve net:

Bugün için aramızda siyasetçi, işadamı, tüccar, bürokrat ve diğerleri olarak neşvünemâ bulmuş pakradunilerin “komşii pilavınız pişti, yağınız kızarıyor” demesine fırsat vermeden, daha “komşiii”nin (ko-)sunu diyemeden, kuvvetlice bir koyup oturtmak, hırpalamak, dağıtmak gerekiyor.Çünkü AZDAN ÇOĞALIYORlar.

Çünkü, atalarımız “AZDAN ÇOĞALIR” diyerek bizlere, hayâtî öneme sahip bir ipucu vermişler.Yoksa pilavın pişmesini bırak yağın kızardığından bile haberimiz olmadan buharlaşmamız, işten bile olmayacaktır Allah korusun.

Çünkü, içimizdeki pakraduniler de, AZDAN ÇOĞALMIŞLAR.

Sebebi ne olursa olsun, yirmi yıl evvel beşyüz oy çıkmayan bölücülük taraftarlığı, günümüz Bolusunda beşbinlik bir potansiyel oy kapasitesine ulaşmıştır.Nasıl mı, AZDAN ÇOĞALMIŞLAR  ve şımartılmışlardır bu pakradunistler.

Sebebi, halkın duyarsızlığı ve tepkisizliğiyle birlikte, devletin merkezi ve yerel etkililerin yetkililerinin de istisnalar hariçtir tabii ki gaflet, dalalet ve ihanetle hareket etmeleri, nüfuz ve itibar sarhoşluğuyla büyük onarılmaz hatalar yapmalarıdır.Ve bölücüler, AZDAN ÇOĞALTILMIŞLARDIR.Yani AZALTILAMAMIŞLAR, ÇOĞALTILMIŞLARDIR.

Bu vesileyle, günümüzde EKİM 2020 tarihi itibariyle hâlen ve yine bebek, çocuk, kadın, ihtiyar demeden katliamlarına, soykırımlarına devam eden Ermenistan terör devletini ve destekleyenlerini lanetliyor, ve KAHROLSUN TERÖRİST ERMENİSTAN diyorum.