Sayın Okurlar;

Bayramlar, özellikle ulviyeti, kapsamı ve menşei itibari ile insanların birbirleriyle daha fazla kenetlendiği özel günlerdir. Bayram kutlamaları da bir o kadar canlı ve anlamlıdır. Gönül arzu eder ki hayatımızın her anı bayram olsun. Ne var ki insanoğlu, çoğu zamanlarda bu ahde vefayı ihmal ediyor, daha da uzaklaşarak dostlukların muhabbetini, neşesini kaçırıyor.

Sayın Okurlar;

Sadede gelelim. Düşünen insanoğlu her şeye iyi yanından bakarsa iyi görecektir. Kör karamsarlık, bir milleti nasıl öldürürse, sağır iyimserlik de bir başka zayıflıktır. Bundan böyle, çıplak ayaklı olmak her halde ayaksız olmaktan daha iyidir. Daha emin bir gelecek için çalışırken, başta iyimserlikle güzel anılarla özellikle de bunları bayramlarla güçlendirmek gerekir. Birlik, iyimserlik, selamlaşmak ve bayramlaşmak alimleri, cahillerden ayıran en derin farktır. Dünyayı pembe gören de, öyle tahmin ediyorum ki bazen kara gören kadar yanılmıştır ama gel gör ki ondan daha mutlu yaşayacaktır. İnsanlar, güllerin dikeninden yakınana kadar, dikenlerin gülü olduğunu düşünselerdi daha faziletli olurlardı. İşte bunun için güzellikler, mutluluklar, huzur ve bayramlar diyarı varken çirkinlikler diyarını seçenlerde, elbette ki telafisi, tamiri mümkünü olmayan arızalı bir kaporta kafa vardır. İnancım odur ki hayatın ne kadar kısa olduğunu anlamak için önce insanca yaşamasını bileceğiz. Bundan böyle hayat uzun yaşamak için değil, insan hayatı dünyayı anlamak için yaşar.

CANI, CAN İLE SATIN ALMAYAN, CANIN DEĞERİNİ BİLEMEZ. Deliler hayatı tanımış olsalardı, bayramları da tanır onlara ayrı bir özen gösterirlerdi. Ancak deli de olsalar, onlara zaten her gün bayram.

Sayın Okurlar;

Hayatına, ileride hiçbir acı kaptırmayan insana ne mutlu! Bu münasebetle Kurban Bayramınızı kutlar, sizlere gönül derunundan en derin sevgilerimi ve saygılarımı sunarım. Daha da öz olarak diyorum ki size renkli bayramlar dilerim siyahtan gayrı… Öyleyse, UZAT ELLERİNİ BAYRAMLAŞALIM…