Sayın okurlar;

İnsan hayatında, dolayısıyla beşeri münasebetlerinde teamül o dur ki insan, bilmediği işe karışmaz, bilmediği yola kolay kolay gitmez, derinliğini göremediği suya da dalış yapmaz. İşte bu nedenle bilerek ve mantıkla hareket edenler yanılmazlar.

Sayın okurlar; altın ateşte, insanoğlu mihnette belli olur. Herkeste bilir ki bir ağaçtan her türlü dal çıkar. Örneğin, teşbihte hata olmazsa, anası turp, babası şalgam, kendisine geline gül-be şekeriyim diyen akla gülünür. ARİFLER ANLAR, OLGUN VE DOLGUN OLANLAR HAKLI KONUŞMALARI DİNLER. Bir halk deyimiyle, arifin elinden, zarifin belinden tutacaksın. İnsandan, akıl, mantık, müdrike, idrak ve hür irade kaybolduğu zaman ağız tüfek dil de kurşun olur. Böyle olursa, yüz okta atsan, yüzü boşa gider, gel gör ki akıllı olan ve gerçek nişancı bir tane atar, on ikiden vurur. Bir gerçekte o dur ki şah olamayanlar ilerde şahbaz olurlar. Asil insanlarla taş taşınabilir ama bed-asi yani ne olduğu belirsiz adi insanlarla, bir sofraya oturulmaz. Zamanla, mangalda kül bırakmayan kedi, fareyi gördüğü zaman aslan, aslanı gördüğü zaman fare olacağını aklına getirseydi, boşuna zıplayıp durmazdı. Ağzı büyük olana, kepçe kaşıktır. Akılsızlar ağzını açarken, akıllılar aklını, gözünü ve kulaklarını açarlar. İşte, dilinin astarı, perdesi, terbiyesi olmayanlar bunun için her dakika, her saniye kötü konuşmalara meydan verirler. En büyük aptala gelince, bu da bilmediğini bilmeyen aptaldır. AKIL OLMAZSA BAŞTA, NE KURUDA BİTER NE DE YAŞTA. İŞTE BUNUN İÇİN, BİZ HER DEFASINDA AKLIMIZI, FİKRİMİZİ YÜCE ALLAH’A EMANET EDİYORUZ. TEMENNİMİZ O DUR Kİ YÜCE YARATAN HER ZAMAN İFADE ETTİĞİM GİBİ, KİMSENİN YOLUNU, YOLSUZA DÜŞÜRMESİN. ÇÜNKÜ UYGUNSUZLA YAŞAMAK, ZİNDANDA YAŞAMAKTAN DAHA KÖTÜDÜR. SIKINTILI İNSANLAR, BİR NEVİ DAR AYAKKABIYA BENZERLER. ÇIKAR, YALIN AYAK GEZ. BU DAHA FAZİLETLİ OLMAZ MI?