Bolu Barosu Avukatları, avukatlık kanunu ile ilgili yapılması planlanan değişiklik ve mecliste oylanması beklenen çoklu baro sistemine tepki göstermek amacıyla oturma eylemi yaptı. Bolu Barosu tarafından gerçekleştirilen oturma eylemi öncesinde, Bolu Barosu Başkanı Av. Sabri Erhendekçi bir basın açıklaması yaptı. 

Haber: Ömer ÇETİNASLAN

AKP’nin önerisiyle meclise gelen ve baroları bölüp etkisizleştirecek olan çoklu baro sistemine karşı avukatların tepkisi devam ediyor. Hükümet Meydanı’nda bir araya gelen Bolu Barosu avukatları, gerçekleştirdiği oturma eylemiyle, Meclis Komisyonu’ndan geçen ve Genel Kurul’da görüşülecek olan çoklu baro sistemine karşı tepkisini dile getirdi.

Çoklu baro sistemine tepki göstermek için siyah balon bırakan Bolu Barosu avukatları, daha sonra Bolu Barosu Başkanı Av. Sabri Erhendekçi ile birlikte avukatlık yeminini tekrar ederek oturma eylemi gerçekleştirdiler.

“BAROLAR ‘KAMU KURUMU NİTELİĞİNDEKİ MESLEK KURULUŞU’ OLARAK TANIMLANMIŞTIR”

Bolu Barosu Başkanı Av. Sabri Erhendekçi, yaptığı basın açıklamasında şu ifadeleri kullandı;

Baroların varlığı ve gerekliliği; esas olarak anayasanın başlangıç hükümlerinde tanımlanan ruhuna ve yine anayasanın 2. maddesinde tanımlanan cumhuriyetin niteliklerine dayanır. En nihayetinde, yine anayasanın 135. maddesinde vücut bulduğu haliyle “kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu” olarak tanımlanmıştır Barolar. Avukatlık Kanunu’nun 76. maddesinde, baroların kuruluş ve nitelikleri ve 95. maddesinde yönetim kurulunun görevleri sayılmıştır. Barolar, kamu kurumu niteliğindeki tüzel kişilerdir. Adil Yargılanma hakkının ana bileşenlerinden savunma ayağını temsil eder. En önemlisi anayasada düzenlenmiş haliyle Demokratik Hukuk Devleti’nin ana bileşenlerindendir. Barolar; dernek, vakıf, sendika gibi üye olup olmanın şahsın iradesine dayalı olduğu gönüllü örgütlenmelerden nitelik olarak ayrıdır. Saydığımız diğer tüzel kişilikler, özel hukuk tüzel kişilikleridir. Bu sebeple baroların hukuki rejimi, diğer sivil toplum örgütlerinin özel hukuk tüzel kişiliklerinin tabii olduğu hukuki rejim ve ilkeler esas alınarak belirlenemez.

“SAVUNMA, BİR GÜN HERKESE LAZIM OLACAKTIR”

Avukatlar ve dolayısıyla barolar, insanların adil yargılanmasını sağlayan sav-savunma-hüküm üçlüsünün, savunma ayağını temsil eder. Avukatın olmadığı yerde adil yargılamanın olduğundan bahsedilemez. Avukatlar ve dolayısıyla barolar, adaletin olmazsa olmazı ve adaletin güvencesidir. Avukatın olmadığı yerde adalet olmaz. Unutmamak gerekir ki; savunma, bir gün herkese lazım olacaktır. Hukukun üstünlüğü her şeyden önemlidir. Mahkemelere ulaşma olanağı bulunmuyorsa, hukukun üstünlüğünden söz etmek mümkün değildir. Avukat ve avukatların meslek birliği barolar, mahkemeye somut ve etkili ulaşma hakkının güvencesidir. Hükmü veren mahkemelerin kararının sorgulanmasının güvencesidir avukatlar. Hukuk güvenliğinin temel yapılarıdır. “Herkes, davasının hakkaniyetine uygun bir şekilde dinletebilme hakkına sahiptir.” Hukukta buna “silahların eşitliği ilkesi” diyoruz. Savunma, uyuşmazlıklarda adil bir dengenin gözetilmesi, oluşturulabilmesi için en etkili ve gerekli aktördür. Bağımsız ve tarafsız yargılama olması gerektiği gibi kuşkusuzdur. Yargının bağımsız ve tarafsız olması yeterli değildir. Aynı zamanda dışarıdan bakıldığında yargı, tarafsız olarak da görünmelidir. Kimsenin yargının bağımsızlığından ve tarafsızlığından en ufak şüphesi olmamalıdır. Yargının bağımsızlığından söz edebilmek için yargıcın bağımsız olması ve bağımsız görünmesi yanında, özgür-bağımsız ve özerk bir savunmanın olması gerektiğinden de hiçbir kuşku olmamalıdır.

“BİRDEN FAZLA BARONUN OLMASI BAROLARIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ VE ÖZERKLİĞİNİ ORTADAN KALDIRACAKTIR”

Avukatların cüppelerinde cep, ilik ve düğme yoktur. Bu cüppe, savunmanın bağımsızlığını ve kutsallığını temsil eder. Savunma bağımsız değilse, yargının bağımsızlığından ve tarafsızlığından da bahsetmek mümkün olamaz. Özgür ve özerk bir savunma için, baroların da özgür ve özerk olması şarttır. Birden fazla baronun olması gerektiğini dile getirmek ve kabul etmek, baroların özgürlüğünü ve özerkliğini ortadan kaldıracaktır. Bu takdirde savunmanın özgürlüğünden bahsetmek de mümkün olmayacaktır. Bizim çoklu baro olarak tanımlanan ve TBMM Adalet Komisyonu’ndan geçen yasa düzenlemesine itirazımız bu nedenledir. Yargının bileşenlerinden olan avukatların ve baroların etkisizleştirilmesine, işlevsizleştirilmesinedir itirazımız.

“BİZİM SİYASETİMİZ YARGININ BAĞIMSIZLIĞI VE HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ ADINADIR”

Biz avukatlar, barolar olarak siyasal bir eylem içerisinde ve gayretinde değiliz. Tekrar ifade ediyorum, altını çizerek beyan ediyorum. Bizim siyasetimiz İnsan Hakları, Yargının Bağımsızlığı ve tarafsızlığı, Hukukun üstünlüğü adınadır. İsteğimiz doğrudan bizi ilgilendiren bir yasal düzenleme yapılırken bizim fikirlerimizin alınmasıdır. Amacımız savunmanın özgürlüğü ve özerkliğidir. İtirazımız ve mücadelemiz savunmanın özgürlüğü ve özerkliği adınadır. Çoklu Baro olarak tanımlanan uygulamanın, Anayasanın 135.maddesinde sıralanan amaçları daha iyi karşılayacağı yönünde savunulabilecek hiçbir gerekçe, sunulabilecek hiçbir kanıt yoktur. Tam aksine, mevcut haliyle barolar bu amaçları daha iyi karşılar durumdadırlar. Birden fazla baro birden fazla uygulama anlamına gelecektir. Hukukta yeknesaklık önemlidir. Farklı uygulamanın yeknesaklığı ortadan kaldıracağı ve bir karmaşaya neden olacağı şüphesizdir.

“AVUKATLARIN BİRBİRLERİYLE VE HALKLA OLAN KARŞILIKLI GÜVENİ SARSILACAKTIR”

Bölünmüş Barolar, ayrışmalara ve kutuplaşmalara, Baroların siyasallaşmasına yol açacağı gibi, vatandaşların adalete erişiminde ve adalete erişimin kolaylaştırılmasında da zorluklara neden olacaktır. Barolar ve avukatlar tarafından CMK kapsamında ve Adli Yardım kapsamında verilen hizmetlerin aksamasına neden olacaktır. Barolar arasında ortaya çıkabilecek rekabetleşme, avukatların mesleklerini yapabilmesini daha da zorlaştıracaktır. Avukatların birbirleriyle ve halkla olan karşılıklı güveni sarsılacaktır. Disiplin uygulamaları farklılaşacak, zayıflayacaktır.

“BİRDEN FAZLA BARO KURULMASI KAMUSAL YETKİ KAVRAMININ İÇERİĞİNE AYKIRI OLACAKTIR”

Aynı yerde, aynı adda birden fazla Kamu Kurumu niteliğindeki Kamu Tüzel kişiliklerin kurulması, devletin tanımlanan üniter yapısına da aykırıdır. Anayasadan kaynaklanan kamusal yetki, tek elden kullanılmayı gerektirir. Bir ilde aynı ad ve yetki ile birden fazla Kamu Kurumu oluşturulamayacağına göre, birden fazla baro kurulması da, kamusal yetki kavramının içeriğine aykırı olacaktır. Sonuç itibariyle anayasa değişmeden, yapılacak düzenleme de anayasaya aykırı kalacaktır. Avukatlık Kanunun 1.maddesinde yapılan düzenleme şu şekildedir. “avukatlık, kamu hizmeti ve serbest bir meslektir. Avukat yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder”

“GELİN HEP BİRLİKTE DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİNİ YÜKSELTMEK İÇİN BİRLEŞELİM”

Mesleğimizi yapılan tanımlamaya uygun olarak ifa edebilmemiz için, bağımsız ve özerk bir baro olmasının gerektiği noktasında bir tartışma yoktur. Türkiye’nin ve avukatların gündemi birden çok baro değildir. Avukatların pandemi sürecinde sorunu herkes gibi geçim sorunudur. Bırakalım Avukatlık Yasasını değiştirmeyi, süreç düzelene kadar bir kenara koyalım. Gelin hep birlikte Demokratik Hukuk Devletini yükseltmek, yargının güvenirliğini ve güvenliğini yeniden temin etmek, İnsan Haklarının güvenliğini sağlamak, demokrasiyi yükseltmek, Cumhuriyeti korumak için birleşelim

Kamuoyuna ve basına saygılarımızla bildiririz.

Editör: TE Bilisim