CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Bolu Belediyesi Kültür Merkezi'nde kanaat önderleri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve muhtarlarla bir araya geldi. Kılıçdaroğlu; “Esnaf perişan halde, esnafın derdini gidip anlatacağı bir makam yok. Petrolümüz yok, madenlerimiz yok. En büyük zenginliğimiz eğitilmiş insan kaynağı” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Neden gençler Türkiye'de değil de yurt dışında umutlarını arıyorlar. Bunların üzerinde sadece ben düşünürsem, yanlış olur. Bu ülkede yaşayan hangi partiye oy verirse versin, bu ülkede yaşayan her vatandaşın düşünmesi ve sorgulaması lazım” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu’nun Bolu Belediyesi Kültür Merkezi'nde kanaat önderleri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve muhtarlarla bir araya geldiği salon programında ilk olarak Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan bir konuşma yaptı.

“İL BAŞKANI, MİLLETVEKİLİ VE BELEDİYE BAŞKANI OLAN TEK KİŞİYİM”

Başkan Özcan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu Bolu’da ağırlamaktan onur duyduğunu belirterek, “Bugün Genel Başkanımız Bolu’ya bir nezaket ziyaretinde bulundular. Sizlerle de görüş ve düşüncelerini paylaşmak istediler. Biz de memnuniyetle sizleri davet ettik. Pandemi kurallarına uygun bir şekilde bu toplantımızı icra etmeye çalışıyoruz. Sayın Genel Başkanım da ilk kez duyacaktır ama ben bu partide; Sayın Kılıçdaroğlu’yla birlikte İl Başkanlığı yapan, milletvekilliği yapan ve Belediye Başkanı olarak çalışan tek kişiyim. Ben sizi Bolu İl Başkanı olarak misafir etmiştim. Milletvekili olarak misafir etmiştim. Şimdi de Belediye Başkanı olarak misafir ediyorum. Herhalde bu yönüyle de Türkiye’de tekim diye düşünüyorum. Sizleri burada ağırlamaktan büyük onur duyuyorum” diye konuştu.

“VERDİĞİMİZ SÖZLERİN TAMAMINI YERİNE GETİRMEYİ AMAÇLIYORUZ”

Bolu halkının parasını harcarken israftan kaçındıklarına dikkat çeken Başkan Özcan, “Göreve başlayalı yaklaşık iki yıl oldu. Biz verilen sözün tutulması gerektiğini düşünenlerdeniz. O anlamda Bolu halkına verdiğimiz sözlerin tamamını yerine getirmeyi amaçlıyoruz. Sizin de her zaman vurguladığınız gibi israf hiç yok burada. Tasarruf ediyoruz, kullandığımız paranın halkın parası olduğunu bilerek, son kuruşuna kadar son derece dikkatli harcıyoruz. O anlamda ekonomik durumumuz çok şükür düzgün. Kimsenin desteğine ihtiyacımız olmadan, halkımızın bize katkılarıyla, verdiğimiz sözleri layıkıyla yerine getirmeye çalışıyoruz. Muhtarlar ve Sivil Toplum Örgütleri ile sürekli istişare halindeyiz. Her konuyu kendileriyle görüşerek çözüyoruz. En son Şoförler Odamız ile birlikte toplu taşıma sistemimizi en baştan revize ettik. İstişare kelimesi sihirli bir kelime; öyle başlarsanız, dayatma yapmazsanız da birçok konunun ne kadar kolay çözüldüğünü gördük. Tabi ben sürekli muhtarlarımıza hitap ediyorum. Bugün sözlerimi uzatmak istemiyorum çünkü onlar sizi dinlemeye, fikirlerinizi duymaya geldiler. Ben o yüzden saygılar sunuyorum. Teşrifleriniz için hepinize şükranlarımı, saygılarımı sunuyorum” ifadelerini kullandı.

“EN BÜYÜK ZENGİNLİĞİMİZ EĞİTİLMİŞ İNSAN KAYNAĞI”

Başkan Özcan’ın ardından katılımcıların soru ve görüşlerini değerlendiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 1940'lı yıllarda dünyada uçak üreten 5 ülkeden birinin Türkiye olduğunu ifade ederek, "1940'lı yıllardan 2020 yıllara nasıl geldik? Kendi gemimizi yapıyorduk, neden vazgeçtik? Ciddi bir eğitim kurumlarımız vardı, neden eğitim sistemimiz iflas etti? Bütün Orta Doğu ile Balkanlarla dosttuk, neden kavgalı hale geldik? En büyük zenginliğimiz ne bizim? Petrolümüz yok, madenlerimiz yok. En büyük zenginliğimiz eğitilmiş insan kaynağı. Neden gençler Türkiye'de değil de yurt dışında umutlarını arıyorlar. Bunların üzerinde sadece ben düşünürsem, yanlış olur. Bu ülkede yaşayan hangi partiye oy verirse versin, bu ülkede yaşayan her vatandaşın düşünmesi ve sorgulaması lazım." diye konuştu.

“VATANDAŞIN EN RAHAT ULAŞACAĞI YERLER MUHTARLARDIR”

Siyaset kurumunun, muhtara hak ettiği değeri vermediğini öne süren Kılıçdaroğlu, “Vatandaşın en rahat ulaşacağı yerler muhtarlardır. Bir mahallede, zengin kim fakir kim en iyi muhtar bilir. O zaman neden sosyal yardımlar muhtar aracılığıyla yapılmıyor. Talep etmesini bileceksiniz, istemesini bileceksiniz. Ortak mücadele kadar değerli bir şey yoktur. Neden sizin yanınızda özel kalem müdürü gibi biri olmuyor? Bir muhtarın yanına bir kişiyi gönderseniz, muhtar ona talimat verebilse, emir verebilse çok mu zor. Mahallede karar alınır, belediye meclisinden geçer, sizin hiç haberiniz bile olmaz. Olması gereken şudur, muhtarlık alanıyla ilgili olarak belediye meclisinde görüşülürken o toplantıya muhtar da katılmalıdır. Eğer halkın seçtiği bir kişi varsa ona saygı duyacaksınız” ifadelerini kullandı.

“NİYE SİZİN BİR BÜTÇENİZ YOK?”

Kılıçdaroğlu, muhtarlıkların bir bütçesi olmadığını, belediye gelirlerinden muhtarlıklara bütçe ayrılması gerektiğini vurgulayarak, “Sizin bir bütçeniz var mı? Yok, niye sizin bir bütçeniz yok. Siz fakir fukaraya yapacak yardımı nereden bulacaksınız. Emlak Vergisi toplanıyor mu? Toplanıyor. Sizin mahallenizdeki binalar dolayısıyla da Emlak Vergisi ödeniyor mu, ödeniyor. Yüzde 1'i 2'si muhtar bütçesi olarak ayrılamaz mı, ayrılır. Böylece muhtar gerçek anlamda muhtarlığını yapabilecek” şeklinde konuştu.

“MUHTARLIK NİYE KAMU KURUMU DEĞİL?”

Muhtarlık temel kanununun hayata geçirilmesinin ve muhtarlıkların kamu kurumu statüsünde olmasının önemine işaret eden Kılıçdaroğlu, seçimle gelen en büyük kitlenin muhtarlar olduğuna ve onların birlikte hareket etmesinin etkisine dikkati çekti. Kılıçdaroğlu, “Seçimle geliyorsunuz, halk seçiyor. Muhtarlık bir kamu kurumu mu, hayır. Belediye kamu kurumu, TBMM kamu kurumu, Cumhurbaşkanlığı kamu kurumu, Merkez Bankası kamu kurumu. Muhtarlık niye kamu kurumu değil. Belediye muhtarla iş birliği yapamıyor, neden kamu kurumu değil. Sizi niye ayırıyorlar?” sözlerine yer verdi.

"BU ÜLKEDE DEMOKRASİ İSTİYORSAK, MUHTARDAN BAŞLAYACAĞIZ"

Muhtarların sorunlarını dile getirmekten çekinmemesini ve muhtarlar birliğinin kurulması gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, “82 kanunda 354 maddede muhtar adı geçiyor. Sizin bir muhtarlık temel kanunu var mı? Yok, niye yok. Seçimle gelen en geniş kitle sizsiniz, ama zayıfsınız. Çünkü birlik değilsiniz. Ortak taleplerinizi birlikte seslendirme gücüne sahip olmalısınız. Talep edeceksiniz. Niye Türkiye Muhtarlar Birliği yok? Muhtar arkadaşlarım, kendi konumuzu güçlendirmek istiyorsanız, söylediklerimi hafızanınızın bir kenarında tutun. Bu söylediklerimin tamamını yapacağım. Bu ülkede demokrasi istiyorsak, köyden en büyük şehre kadar demokrasinin hakkını güçlendirmek istiyorsak, önce muhtardan başlayacaksın. O zaman demokrasinin temelleri güçlü olur, bunu yapacağız” ifadesini kullandı.

"FAİZİ KİMLERE ÖDÜYORUZ? LONDRA'DAKİ BİR AVUÇ TEFECİYE "

Ekonomik göstergelere ve vergilere de değinen Kılıçdaroğlu, devletin 3 ayrı kaynaktan gelir elde ettiğini kaydetti. Devletin kasasından 2020 yılında 134 milyar 700 milyon lira faiz çıktığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Cumhuriyet tarihinin en yüksek faizini ödüyoruz. Faizi kimlere ödüyoruz? Londra'daki bir avuç tefeciye ödüyoruz. Parayı onlardan alıyoruz, ayrıca onlardan emir alıyoruz, emrin gereği olarak parayı istediğimiz yerde kullanamıyoruz sonra onlara faiz ödüyoruz. Binmediğimiz havaalanına para ödüyoruz, otoyollara... Hazine'den beş kuruş para çıkmayacak diyorlardı. 2021 yılında bunlara 30 milyar TL ödeyecekler." dedi.

“BİZ NEDEN FAKİRLEŞTİK?”

Kılıçdaroğlu, son bir yılda 19 milyar dolar faiz ödendiğini ileri sürerek, "Ayda 1 milyar 600 milyon dolar, bir günde 52 milyon dolar, bir saatte 2 milyon 200 bin dolar faiz ödüyoruz. Düşünün, bugüne kadar gelen hükümetler içinde bu kadar faiz ödeyen ikinci bir hükümet var mıdır ve bu paralar nereye gitti? Faizi alan Türkiye'ye yatırım yapıyor mu? Londra'daki adam Türkiye'ye neden yatırım yapsın? Elinde viski kadehi oturmuş oraya, bol miktarda parası var, veriyorsun, istediğin faizi dikte ettiriyorsun, 'şu faizden alacaksın' diyor o da mecburen gidip o faizden alıyor. Faizi kim ödeyecek? Sizler ödeyeceksiniz. Sonra dönüp diyoruz ki biz neden fakirleştik. Para nereye gidiyor, Londra'daki bir avuç tefeciye gidiyor” diye konuştu.

“KİM DEĞERLİ, ESNAF MI TEFECİ Mİ?”

Hükümetin pandemi döneminde esnafa çeşitli desteklerde bulunduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, "Esnafı kurtarıyor mu? Hayır. Gezdim esnafı, bu para kurtarır mı? 'Kurtarmaz.' Diyeceksin ki 'devletin cebinde para yok ki versin.' Ocak ayında bir seferde ödenen faiz 21 milyar lira. Bütün esnafa ödenen para 7 milyar lira. Kim değerli, esnaf mı tefeci mi?" ifadesini kullandı.

“ESNAFIN DEVLETTE BİR MAKAMI YOK”

Devletin temelini esnafın oluşturduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Esnaf perişan vaziyette, esnaf derdini nereye anlatıyor? Gazeteciler dışında, televizyoncular dışında derdini anlatacak devlette bir makamı var mı? Esnafın devlette bir makamı yok. Niye bir esnaf bakanlığı yok? Madem ki milyonlarsınız, mademki orta direksiniz esnafın bu konuda çıkıp konuşması lazım. Konuşuyor ama kime duvara. Dinleyen yok. Anayasa ne diyor? Anayasa Madde 173: 'Devlet esnaf ve sanatkarı koruyucu ve destekleyici tedbirleri alır.' Bunlar yapılıyor mu? Yapılmıyor. Anayasa emrediyor mu? Emrediyor. Hukukun gereği yapılıyor mu? Yapılmıyor. Peki ne yapacağız? Sandıkta gereğini yapmak zorundasınız, demokratik yollarla” dedi.

“TALEP HALKTAN GELMEDİĞİ SÜRECE DEMOKRASİ GÜÇLENMEZ”

İsrafın devlet yönetiminde en büyük zaaf olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, inançlarına göre de israfın haram olduğunu, eğer israf yapılıyorsa ve bunun haram olmadığı bilinmiyorsa onun daha büyük bir ayıp olduğunu kaydetti. Kılıçdaroğlu, makam sahiplerinin vatandaşın parasını harcadığını, o yüzden her kuruşun hesabını vermek zorunda olduğunu dile getirerek, "Peki devlet yönetiminde yani siyasi iktidarda sizden toplanan vergilerin nerelere harcandığının hesabı bu millete verildi mi? Verilmedi. Niye verilmiyor? Bu talep halktan gelmediği sürece orada demokrasi güçlenmez." diye konuştu.

"BU İŞİN SAĞI SOLU YOK, BU BİR AHLAK MESELESİ"

Kılıçdaroğlu, bu işin sağı solu olmadığını, bunun bir ahlak meselesi olduğunu söyleyerek, "Vatandaşa hesap vermek, harcadığı paranın hesabını vermek siyaset kurumuna onur kazandırır, şeref kazandırır. Bir siyasetçi harcadığı paranın hesabını verdiği zaman toplumun önünde saygın olur. Aksi halde vermiyorsa insanları insan yerine koymamış olur. Nasıl olsa bana oy verecekler, vururum ensesine tokadı ağzındaki lokmayı da alırım nasıl olsa sandığı koyduğumda gelir bana oy verir. Sonra ne olur? Bugünkü ekonomik buhran ortaya çıkar. Hep beraber düşüneceğiz. Hep birlikte düşüneceğiz. Türkiye'yi içinde bulunduğu bu girdaptan çekip çıkaracağız. Bu konuda çok kararlıyım. Bu memlekete huzur gelinceye kadar mücadele edeceğim” dedi.

“NEDEN BİZ BUĞDAYI, MERCİMEĞİ, NOHUTU, SAMANI DIŞARIDAN GETİRİYORUZ?”

Kılıçdaroğlu, Konya'dan küçük Hollanda'nın yılda 185 milyar dolar tarım ürünü ihraç ettiğine dikkati çekerek, "Bir yılda o küçük Hollanda yurt dışına 185 milyar dolarlık tarım ürünü ihraç ediyor. Peki devasa Türkiye? 18 milyar dolar. Neyimiz eksik? İnsan desen var, tarla var, güneş desen Hollanda'dan fazla var, su desen var, her şey var. Peki neden biz buğdayı, mercimeği, nohutu, samanı dışarıdan getiriyoruz? Getiren hükümet kime çalışıyor, bizim insanımıza mı yurt dışındaki çiftçilere mi çalışıyor? Bizim insanımızı mı zengin ediyor onları mı zengin ediyor? Bunları sormak zorundayız. Bu memleket sadece benim memleketim değil ki hepimizin memleketi” sözlerini kullandı.

"TÜRKİYE EKONOMİK BAĞIMSIZLIĞINI YENİDEN KAZANMAK ZORUNDADIR"

Almanya'nın nüfusuyla Türkiye'nin aşağı yukarı aynı olduğunu fakat Almanya dışarıdan işçi getirirken Türkiye'de 10 milyon işsiz olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Neden? Hepimizin oturup düşünmesi lazım. Bu memleketi aydınlığa çıkarmamız lazım, huzuru getirmemiz lazım. Aç insanların olduğu, milyonlarca işsizin olduğu bir yerde huzur olmaz, bereket olmaz, barış olmaz. Önce herkesin karnını doyurması lazım. Güçlü bir sosyal devlet olması lazım. Türkiye ekonomik bağımsızlığını yeniden kazanmak zorundadır." diye belirtti.

“NEDEN NİJERYA'DA VE SUDAN'DA ARAZİ KİRALIYORUZ?”

"Sanki Türkiye'de bütün topraklar ekiliyor, sanki Türkiye'de ekilecek bir karış yer kalmadı Sudan'da ve Nijerya'da binlerce dönüm arazi kiralandı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafından, oralarda ekim yapılıyor." diyen Kılıçdaroğlu, "Niçin? Orada pamuk üretmek daha ucuzmuş. 'Orada üretilen pamuk Türkiye'ye gelecek, biz Türkiye'deki çiftçiyle rekabet edeceğiz. Ben daha ucuza yapacağım.' Allah aşkına bunun akılla, mantıkla bir ilgisi var mı ya? Neden sormuyorsunuz ya, Nijerya'da Sudan'da ben niye arazi kiralıyorum? Devletsen burada yap. Belki 50 kişi, 60 kişi, belki 1000 kişi iş bulacak, çalışacak, evine etmek götürecek bu insanlar." ifadelerini kullandı.

“NAMUSLU SİYASETÇİ EKSİĞİMİZ VAR”

Kılıçdaroğlu, tam bir açmazda olduklarını belirterek, "Bu ülkenin sanayicisi güven duyduğu takdirde gerçekten de her alanda müthiş çalışıyor. Tüccarı müthiş çalışıyor, esnafı müthiş çalışıyor... Eksik ne? Namuslu siyasetçi eksiğimiz var arkadaşlar, işin özü odur. Düzgün siyasetçi eksiğimiz var. Cebine çalışan siyasetçi bu ülkeye hayır getirmez” şeklinde konuştu.

“GÜZEL BİR TÜRKİYE'Yİ BİRLİKTE İNŞA EDECEĞİZ”

"Bir ülkenin en tepe noktasında oturan kişinin mal varlığı başka bir devletin başkanı tarafından koz olarak kullanılıyorsa orada sorunumuz var demektir. 'Senin mal varlığını inceleyeceğim bak kızdırma beni.' dediği andan itibaren ona hak ettiği cevap gelmiyor ve susuluyorsa orada sorunumuz var demektir." diyen Kılıçdaroğlu, "Herhalde ne demek istediğimi anlıyorsunuz. Devleti yönetenin tertemiz olması lazım, eskilerin deyimiyle pirüpak pak olması lazım. Devleti yönetmek sıradan bir olay değildir. Devleti yönetmek için her şeyden önce arkanızda kara bir leke olmayacak. Her şeyin hesabını vereceksiniz. Mal varlığınız varsa ben bu mal varlığımı alın terimle kazandım kardeşim, işte mal varlığım dersiniz. Varsa içinde 5 kuruş haram hesabını sor. Eğer hesabını veremiyorsanız sorunumuz var demektir. Güzel bir Türkiye'yi birlikte inşa edeceğiz ve birlikte mücadele edeceğiz. Demokrasiye inananlarla beraber... İşsizlikle mücadele edeceğiz, açlıkla mücadele edeceğiz, kötülükle mücadele edeceğiz. Ahlakı, demokrasiyi, adaleti bu güzel ülkeye getireceğiz."

Editör: TE Bilisim