İzzet Baysal Devlet Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Muhammed Emin Demirkol, yaklaşan Ramazan öncesinde, kronik rahatsızlığı bulunan vatandaşların dikkat etmeleri gereken hususlarla ilgili bilgiler verdi.

Diyabet, tansiyon ve migren gibi rahatsızlıkları bulunanların oruç tutma kararı vermeden önce mutlaka doktorlara danışması gerektiğine dikkat çeken Demirkol, iftar ve sahurda da yapılması gerekenleri aktardı. Demirkol, “Her zaman söylüyorum, az yemekten ölmeyiz, çok yemekten ölürüz. O yüzden yemeğe dikkat edelim, iftarımızı sahurumuzu dikkatli bir şekilde yapalım.” diye konuştu.

MEHMET FATİH YALINIZ

Kronik rahatsızlıkları bulunan vatandaşların Ramazan’da dikkat etmeleri gerekenleri anlatan İzzet Baysal Devlet Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Muhammed Emin Demirkol, oruç tutma kararının mutlaka doktorla istişare edilmesi gerektiğine dikkat çekti. Demirkol şöyle konuştu; “Bir Ramazan’a daha ulaştık. Ramazan ayında tabi ki dahiliye hastalıklar, şeker, tansiyon, nörolojide migren hastaları ile ilgili her sene karşılaştığımız sorularla yine karşılaşıyoruz. Tabi ki, şeker hastaları için, diyabet hastaları için bizim önerilerimiz var. Bir kere doktorunuzun yazdığı ilaçları mutlaka muntazaman kullanmalı şeker hastalarımız. Şekerin de hemoglobin a1c dediğimiz değere göre bir kontrol altında olup olmadığı ile ilgili doktorun bir kanaati var. Bunu mutlaka doktorla istişare etmeli hastalarımız. Özellikle oruç tutarken bol su almaları çok önemli, hem sahurda hem iftarda. Şekeri hızlı yükselten ve hızlı düşüren yiyeceklerden kaçınılmalı. Bunlar ekmek ve patatestir. Bunları tüketirken şeker hastaları çok dikkat etmeli. Bunlar hızlıca kanda şekeri yükseltip, hızlıca düşürebilir. Bu noktada özellikle bu besinleri biraz daha Ramazanda az tüketmelerinde fayda var. İnsülin kullanan hastalarda tedaviye göre mutlaka doktora danışarak oruç planını ona göre yapmaları gerekir.”

 

“Tansiyon hastaları için en önemli nokta tuz”

Tansiyon hastalarının yemeklerin tuzuna dikkat etmeleri gerektiğini söyleyen Demirkol, iftar sonrası da yürüyüş yapılması gerektiğini söyledi. Demirkol, “Tansiyon hastaları için en önemli nokta, iftarda tabi ki yemeğin tuzuna bakmadan tuz döken bir milletiz. Buna çok dikkat etmek gerekir. Yemeklerimiz tuzlu olursa, şeker hastaları, tansiyon hastaları iftar saatinde yemeklerin tuzsuz olmasına çok dikkat etmeliler. Tuz konusunda hassas olmalılar, bol su içmeliler. Özellikle yavaş yiyerek, hem yemek sürelerini uzatmalı, hızlıca yememeliler, fazla yememeliler. İftar sonrası mutlaka yürüyüş yapmalarını öneriyoruz. Hızlı bir tempoyu kesinlikle önermiyoruz. Şeker ve tansiyon hastaları için önerimiz bu.” diye konuştu.

 

“Migren hastaları çok yemek ve çok gürültüye dikkat etmeli”

Migren hastaları için ise, çok yemek ve çok gürültüden kaçınmaları konusunda uyarılarda bulunan Muhammed Emin Demirkol, şöyle devam etti; “Migren hastaları için de özellikle öncesinde mutlaka doktor kontrolünde olmalarını öneriyoruz. Tedavi planlarını yapsınlar, yine aşırı yemek, çok gürültülü ortamlarda bulunmak, migren hastalarının ağrılarını tetikler bu noktada çok dikkat etmeleri gerekir. Bu konuda vatandaşlarımızdan kendi sağlıkları açısından hassasiyet bekliyoruz. Özellikle iftar saatinden sonra acillerimiz ciddi bir yoğunluk içinde oluyor. Her zaman söylüyorum, az yemekten ölmeyiz, çok yemekten ölürüz. O yüzden yemeğe dikkat edelim, iftarımızı sahurumuzu dikkatli bir şekilde yapalım. Orucu açarken, mantığımız çok kısa sürede olabildiği kadar yemek yemek olmamalıdır. Açlığımızı giderecek yemeği yedikten sonra ara verip hafif bir şekilde devam etmek önemli. Uzun günlerde su içmek en önemli anahtar cümledir.”

 

“Çocuklar için anne babaları çocuk doktorlarına danışabilir”

Çocukların oruç tutma konusuna da değinen Muhammed Emin Demirkol, çocuklar için de doktora danışılması gerektiğini söyledi. Demirkol sözlerini şöyle tamamladı; “Çocukların bünyesine göre planlanabilir. Bazıları minyon tipli oluyor. Kültürümüzde oruca alıştırma noktasında tekne orucu vardır, orucunu satın alma vardır. Öğleye kadar alıştırma için oruç tutma vardır, orucu bedel karşılığında büyükler tarafından alınması bizim adetlerimizde var. Buradaki maksat çocuğu alıştırmaksa bu çok önemli bir dini görevimiz. Fakat çocukların özellikle uzun günlerde susuz kalmaları ve bazen bitap düşme durumları olabilir. Anne baba, özellikle bu durumu iyi değerlendirip çocuk doktorlarımıza danışabilir. Eskisi gibi 6 yaşındakiler bir ölçü, 7 yaşındakiler bir ölçü değil. 7 yaşındaki bir çocuk minyon olabiliyor, 5 yaşında boylu poslu dik olabiliyor. İlkokul çağındaki çocuklarımızın anne babaları, öğretmenleri okuldaki durumlarını bilirler. Eğer şüphe varsa, doktorlarımız tarafından bir istişare ile karar verilebilir. Bir yaş sınırlaması doğru değil. Günlerin uzunluğu göz önüne alınarak çocukların alıştırılması için doktor öğretmen aile ile beraber karar vermek çok daha doğru olur.”

Editör: TE Bilisim