Deprem hayatın bir gerçeği, doğanın bir kuralı…

Depremler önlenemez ama can kaybı önlenebilir.

Bilinç ve dürüstlük bu önlemenin formülü!

Depremsiz bir hayat dilemek ülkemizi jeolojik yapısı nedeniyle pek mümkün değildir. Depremin ne zaman nerede olacağı ile değil, deprem olduğunda ne kadar hazırız sorusu üzerinde yoğunlaşmak daha doğru olacaktır. Depreme hazırlık bireysel olarak başlar, önce ailede sonra mahallede, kasabada, şehirde ve ülkede hazır olmak anlamındadır.

Kaçınılmaz gerçek olarak karşımızda duran deprem konusunda bilinçlenmek gerek.

Peki, depreme ne kadar hazırız? Keşke dememek için bugünden hazırlıklı olmamız gerekiyor.

Yapılan araştırmalar Türkiye'de her 10 kişiden 6'sının depremden korktuğunu gösteriyor. Ancak aynı araştırmalar ülkemizde her 10 kişiden 5'inin depremlere hazırlık için çalışma yapmadığını ve bu eksikliğini tamamlamaya çalışmadığını ortaya koyuyor.

Türkiye bir deprem Ülkesi ve depremlere hazırlıklı olmamız gerekiyor.

Deprem sonrası oluşturulacak toplanma yerleri belirlenmeli ve halka duyurmalıdır. Acil kurtarma ekipleri sıkı ve sık bir eğitime tabi tutulmalı, gönüllüler grubu oluşturulup bunlar sıkça eğitilmeli.

Personel eğitimi kadar halk eğitimi de önemlidir. Arama kurtarma ekiplerinin malzemeleri geliştirilmeli, teknolojiye uyarlı hale gelmelidir.

Çürük binaları güçlendirmek adına çalışmalar hızlanmalı eğer güçlendirme mümkün değilse yıkım yapılmalı, bu belki insanların canını acıtır ama önemli olan insan canı olunca maddiyat ön planda olmamalı.

Mademki ülkemiz bulunduğu coğrafi konum itibari ile deprem gerçeği ile karşı karşıya o zaman depremi değil belki ama korkuyu hayatımızdan çıkarmak bizim elimizde. Dileriz ki ülkemiz tekrar o kötü günleri bir daha yaşamaz.