Bolu’da sanat ve kültür severlerin buluştuğu Kuray Kültür Evi, pandemi dönemi kısıtlamalarının gevşetilmesiyle beraber, bünyesindeki eğitim, sanat ve kültür etkinliklerine yeniden başladı. Geniş bir toplantı salonuna da sahip mekânda, alanında uzman isimler tarafından farklı konularda seminerler de veriliyor.

 Haber: Selda Selin Say

Kuray Kültür Evi, alanında uzman isimler tarafından gerçekleşen seminerlerle, Türk dünyasını ve kültürünü yaşatmaya devam ediyor. Bolu'da Türk dünyasını ve kültürünü içinde barındıran, modern teknolojiyle beraber, geçmişle gelecek arasında bir kültür köprüsü görevi üstlenen, Kuray Kültür evi faaliyetlerini sürdürüyor.

“Bolu’nun tarihi ve doğal güzelliği ölçülemeyecek derecede güzel”

Kuray Kültür Evi’nin amacına ve hedefine ilişkin konuşan Gezgin Aşkın Çakır, “Kuray kendince Türk kültürünü yaşamak, Bolu'da kurulduğumuz için Bolu'yu tanıtmak, Düzce'yi tanıtmak; Bunu da tarihi Frigler'den, Hititlerden, Cenevizler’den, Osmanlı'dan,  Roma'dan gelen ve çok daha öncelere dayanan kültürünü arkeolojik olarak tanıtmak ve bunları bir şekilde genele yaymak amacını taşıyor. Akademisyenlerin çoğu belki Bolu kültürünü, Bolu tarihini biliyor ama bunu halka indirgemek, genele yaymak, olağanlaştırmak daha önemli. Biz bunu amaçlıyoruz “Kuray Kültür Evi” olarak Bolu'ya vefa borcum var benim. Çünkü ben Bolu'da okudum daha sonra Almanya'ya geldim ve bu borcu da Bolu’yu en iyi şekilde tanıtmaya çalışarak ödeyeceğim. Bolu’da genelde Abant, Gölcük, Yedigöller, Seben Kaya evleri, Sülüklü Göl ve Köroğlu’yla biliniyor. Ama bunlar yeterli değil kanyonları, şelaleleri, çağlayanları da var. Yani çok fazla yapıtları var bunların ise tanıtılması gerekiyor. Çünkü Bolu’nun Abant, Yedigöller, Gölcük ile öne çıktığı diğer güzelliklerin ve tarihi değerlerin yeterince yer bulamadığı gözlemliyoruz. Biz bunu biraz daha geliştirmek istiyoruz. Gerçekten Bolu’nun tarihi ve doğal güzelliği ölçülmeyecek derecede güzel. Bunu öne çıkartmak istiyoruz.  Bolu’daki sanatçı dostlarımızı, gezginleri bir arada toplayacak çalışmalar yapacağız” ifadelerini kullandı.

 “Ben makineleşmekten uzak, insan kalmak taraftarıyım”

Verilen seminerler konusunda bilim insanlarını ve sanatçıları Bolulu gençlerle buluşturduklarını belirten Çakır, “Ben Türk Yurtları’na yaptığım gezileri daha önce uzun bir sunumla anlatmıştım şimdi biraz daha kısa izlenimler anlattım. Bunu daha çok dile getireceğiz. Önümüzdeki dönemde televizyon programlarında anlattığım şeyleri Bolu'da sunumlar halinde tekrar yinelemeye çalışacağım ve Bolu’yu bazı kamera çekimleriyle küçük belgesel tadında programlar hazırlamayı düşünüyorum. Bunlar kesinlikle Bolu'nun tanınması için gerçekleştirmek istediğimiz düşüncelerdir. Kuray Kültür evi neden kuruldu? Kuray Kültür evi ile birlikte gezginlerin hayalinde olan bir gezgin kafeyi geliştirdim. Birçok konsept birçok etkinliğin birçok alanın bir araya gelmesiyle farklı bir konsept oluştu. Bunların içerisinde eğitim, gezi, fotoğraf, dans, yağlı boya, rölyef, ebru, gibi çalışmalar bulunuyor. Tüm bunlar bir araya geldiğinde gerçekten zamanı yaşamak isteyenlerin, değerlendirmek isteyenlerin fırsat bulabileceği, birbirlerini tanıyabilecekleri bir yer oldu. Özellikle son zamanlarda zekâ oyunlarıyla gençler daha çok mutlu oldular. Çünkü “Göçürme” gibi bir oyunla yeniden tanıştılar ve birçoğu bilmiyordu. Göçürme yarışmasında çok zevkli anlar yaşadık. Çocukların çok hoşuna gitti. Oysa bu bizim kültürümüzde zaten vardı. Buradaki çocukların anneleri babaları bunları oynuyordu ama çocuklar Göçürme Yarışması’nı bilmiyordu. Şimdiyse düzenlediğimiz yarışma sayesinde hepsi yüz yüze birbirlerine bakarak, eğlenerek vakit geçirdi. Her yarışmacı en az 5 kez yarıştı. Birbirleriyle gülümsemeyi paylaştılar, çok eğlendiklerini görmek de beni ayrıca mutlu etti. Sevgi paylaştılar, yarıştılar ama paylaştılar ve gülüştüler ortada bir iddia yoktu ortada ücretsiz bir yarışma ile gerçekten oynayan kalitesini yaşayıp ondan zevk alan insanlar vardı. Yarışma sonrasında “ en kısa zamanda yeniden yapalım” dediler  “birkaç hafta sonra yine düzenleyeceğiz” dedim. İnsan olarak birbirleriyle paylaşmış olmaları güzeldi. Çünkü günümüzdeki her şey bütün oyunlar internet üzerinden, cep telefonlarından oynanıyor veya bilgisayarlardan oynanıyor hiçbir paylaşım yok sesini soluğunu duymadığınız bir insanla yarıştığınızı düşünüyorsunuz ama makineyle yarışıyorsunuz ve gittikçe makineleşmeye başlıyorsunuz. Ben makineleşmekten uzak, insan kalmak taraftarıyım bu manada bu yarışma güzel oldu” dedi.

“Son dönem akademisyenler oldukça ağırlıklı bir şekilde gelmeye başladılar bu bizi çok mutlu ediyor”

 Kuray Kültür evinde gerçekleşen etkinlikler hakkında bilgi veren Çakır, “Bolu basınına kendimizi tanıtmak için, ne yapmak istediğimizi anlatmak için bir kahvaltı verdik. Önemli olan şuydu gerçekten yapmak istediklerimize, uzun vadeli kavuşmak istediklerimizin heyecanını yaşıyoruz ama gerçekten kendimizi doğru anlatabiliyor muyuz? Bunu görmek için basını çağırdık. İlgi gösterdiler geldiler, anlattık dinlediler, sordular söyledik güzel oldu. Bundan sonraki çalışmalarımız için de faydalı olacağını daha geniş kitlelere çalışmak istediğimiz alanları duyurmak gibi bir fırsat elimize geçti. Etkinliklerde son haftaki etkinliklere baktığımızda bu hafta Ogulmaya Saparova hocamız Türkmensahra’dan geldi. Kendisinin yazmış olduğu “Hayma Ana” kitabının tanıtımını yaptı. Daha sonra Türkmen Edebiyatı’nda kadın konulu bildirisini sundu. Daha sonra biz kendisiyle Türkmensahra üzerine ve orada yaşadıkları üzerine bir söyleşi yaptık ve Kuş Dil’ini anlattı. Çok ilginçti Kuş Dili. Bizim bildiğimizden farklı şifreli bir konuşmaydı. Daha sonra Prof. Dr. Sultan Tulu hocam Türkmensahra’da yaşadığı anları, çektiği görüntüleri ve birleştirmeyi düşündüğü belgeseli paylaştı. Prof. Dr. Sultan Tulu Hocamızın bize katılması güzeldi. Daha sonra Prof. Dr. Dündar Yener hocam bizlerle oldu, duygu ve düşüncelerini anlattı. Deneyimlerini bizimle paylaştı ve sevdiğimiz sanatçımız İzmit'ten gelerek bizlere katıldı. Sevgili İlyas Öztürk aynı gece bizimle bir gönül sohbetinde bulundu. Konser değildi. Gönül sohbetiydi. Orada olan gençlerin yüreğindeki duyguyu, sevgisini ensemde hissettim ve çok mutluydum herkes mutluydu. Sağ olsun İlyas kardeşimiz de gönül muhabbetine böylece katkıda bulundu. Ertesi gün tasavvuf üzerine doktora yapmış olan Dr. Hayati Bice 14 tane kitabı var. O da bizlere Türk dünyasındaki gelişmeleri anlattı. Hoca Ahmet Yesevi’yi, Divan-ı Hikmet’i anlattı. Güzel bir sohbet oldu. Bu haftaki etkinliklerimiz bunlardı. Bir sonraki etkinliklerimizde zekâ oyunlarını öne çıkartacağız. Çünkü gençlerle buluşmak çok hoşumuza gidiyor gerçekten de mutlu oluyoruz. Onların yaş seviyesine elbette inemeyeceğiz ama onlardan olumlu bir güç alarak yarınlara daha umutlu bakacağız. Çalışmalarımız kafetarya, dans, sanat, bilim, eğitim alanında sürüyor. Dostlarımızı elbette Kuray Kültür Evi’ne ve Kuray Çamlıpınar Konukevine bekliyoruz. Orada çalışmalarımız olacak. Kuray Çamlıpınar Konukevi'nde de önümüzdeki dönem şiir ve resim üzerine çalıştay yapmayı düşünüyoruz. Edebiyat, öykü yazarlığı okulunu, şiir yazarlığı okulunu önümüzdeki dönem gerçekleştirmeyi düşünüyoruz. Amacımız gerçekten vermek. Vermek derken bizde olanı değil hepimizde olanı aslında her birimizde olanı birbirimize vermede buluşturmak. Kuray Kültür Evi bu manada bir bölümünde kitap satarak diğer bir bölümünde gençlerimizin okuyabilmeleri için kütüphanesini oluşturdu. Bu şekilde gençlerimizi, gelen dostlarımızı ağırlamaktan mutluluk duyuyoruz. Ama son dönem akademisyenler oldukça ağırlıklı bir şekilde gelmeye başladılar bu bizi çok mutlu ediyor. Yani yalnızca gençlerin değil sanatçıların, akademisyenlerini, memurların oralara geliyor olması, öğretmenlerin oraya geliyor olması gerçekten bizi mutlu ediyor” ” şeklinde konuştu.

Editör: TE Bilisim