Ne yazık ki sürekli depremle yüzleşen bir ülkeyiz. Ders alıp, önlem alıyor muyuz? Hayır.

Onca can tedbirsizlikle yok olup gidiyor.

Tuz-buz olan betonlar, yanlış malzeme kullanımı, masraftan kaçmak için ertelenen ya da hiç yapılmayan işlemler...

Candan daha önemli bazıları için.

Vicdan, merhamet, empati o kadar önemli bir şey ki...

Bunu en iyi “acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını da duyabiliyorsan insansın” sözü izah ediyor.

Sosyal medyada paylaşılan görüntüleri gördükçe enkaz altındaymış gibi olduk. İzlerken o insanlar gibi nefes almakta güçlük çektik. Bir insanın sesini duymak için sessizlik oluşturulması istendiğinde, oradaymış gibi ortamı sessizleştirdik, ellerimizi açıp dualar ettik. Beton parçası altındaymış gibi canımız yandı. Sağ çıkan her insan için kendi canımızdan biri gibi sevindik, maalesef vefat edenler için gözyaşı döktük. O betonların altında insanların olduğunu bildikçe biz üzerimize yorgan çekip uyuyamadık. Onlar saatlerce, günlerce üzerlerinde ağırlıklarla, simsiyah bir karanlığın içindeyken, biz günlük hayatımıza devam etmeye utandık.

Bir yandan mucizeler yaşanmaya devam etti.

58 saat sonra İdil, 65 saat sonra minik Elif…

Hepsi mucize. Elif’in, kurtarma ekibinden bir abinin parmağını tuttuğu fotoğraf tarihe geçecek bir fotoğraf. Duygu, anlam yüklü… Kelimelerle tarif edilemiyor. Onu 65 saat koruyan ALLAH… Ne olduğunun farkında bile değildir minik Elif. Saatlerce, günlerce karanlıktaydı. Çok şükür ki o ve diğer kardeşlerimiz, abilerimiz, ablalarımız mucize şekilde kurtuldu.

Bunun yanında vicdan yoksunluğu yapanlar, kalpleri enkaz altında kalanlar da oldu. Gönderilen yardımları alıp satan, hırsızlık, yağma için uğraşan -ki 9 kişi yakalandı şimdiye kadar- inanca, memlekete göre ayrım yapan...

Bu kadar mı kaybetti bu insanlar kendini? Böyle durumlarda başkasının acısını da sahiplenmeyi, saygı duymayı bu kadar mı unuttuk?

Ne yani Müslüman değil diye o enkaz altında ölmeyi mi hakediyor ya da “aaa memleketi şurasıymış, buradan doğru insan çıkmaz” deyip oturup seyredecek miydik? Yanlış kişinin kendisini bağlar, geneli değil. Genelleme yapmaktan ne zaman vazgeçeceğiz? Şu şöyledir, bu böyledir demek bizim haddimize değil. Hele ki bu süreçte hiç değil. Ortada çok çok acı bir durum var. Üzülerek, bir yandan da ibret alarak bakmamız gereken çok acı bir durum. Varsın Müslüman olmasın, varsın başka bir şehirden olsun; her şeyden önce insanlar!

Arama-kurtarma ekiplerinin canla başla çalışmasını gördüler mi acaba bu düşüncedeki insanlar! Kilometrelerce öteden, diğer illerden gelen gönüllüler... Hiç tanımadıkları insanlar için nasıl ağladıklarını, aralıksız çalıştıklarını, bir ses duyduklarında birbirlerine sarılarak moral vermelerini, elleriyle kazıya kazıya ulaştıklarını...

Hele bir gönüllünün eline bir çocuğun oyuncağını alıp saniyelerce öyle bakması, ne yapacağını şaşırması, bir yere koymaya kıyamaması...

Hiç mi iç sızlatmıyor?

O tekmelenen, dilimin varmadığı işkencelere maruz kalan, zehirlenen köpeklerin;  insanları, kedileri bulması, sayelerinde kurtarılmaları...

Hayvan dediğimiz varlıklar insandan daha insan olabiliyor.

Tedbirlere gelirsek;

“Deprem öldürmez; binalar, tedbirsizlik öldürür” çok doğru bir söz.

İnancımıza göre vade dolduysa elden bir şey gelmez. İllaki bir şey sebep olacaktır. Ama “tedbir bizden, takdir ALLAH’tan” der ya büyüklerimiz, bu da öyle bir durum işte. Biz ne gerekiyorsa yapıp, önlemimizi alacağız. Gerisi takdir-i ilahi.

Ama eskiye nazaran bu kadar gelişmiş teknoloji, imkan varken niye böyle diye sormadan edemiyor insan. Neden düzenli olarak denetlenmiyor, neden en başta yapılırken en doğru şekilde yapılmıyor? Onca can gittikten sonra hesap sorulsa ne değişecek? İnşallah bir daha böyle bir şey yaşanmaz ama ya yaşanırsa? Beklenen büyük bir deprem var. O depremin olduğunu düşünmek dahi istemiyorum aklıma geldiğinde. Tamam, arama-kurtarmada gerçekten çok iyiyiz, çok şükür. Peki buna gerek kalmaması için uğraşmamız gerekmez mi?

Binaların yıkılmasına, yan yatmasına sebep; alan genişletmek için kesilen kolonlar. Değer mi?

Bir an önce gerekli şeyler yapılır, tedbirler alınır, olası bir depreme hazırlıklı oluruz inşallah.

Öte yandan ülkemizdeki birliğin verdiği mutluluk paha biçilemez. Herkes elinde ne imkan varsa gönderiyor, kendi gidip elinden geleni yapıyor. Herkes seferber oldu. Devletimiz de gerekeni yapıyor.

Geriye hala enkaz altında olanların da sağ salim çıkması için ettiğimiz dualar kalıyor. Hem enkaz altındakilere hem onları çıkarmak için canla başla uğraşan gönüllülere güç, kuvvet diliyorum.

“Enkazdan son kişi çıkarılana kadar, hepimiz enkaz altındayız.”