Atom bombası ilk defa 6 Ağustos 1945 günü sabah saat 08.16’da, Enola Gay adlı bir Amerikan

B-29 uçağından Japonya’nın Hiroşima kentine atıldı.

Nükleer silahlar bu şekilde ilk kez 2. dünya Savaşı sonlarında kullanıldı. A.B.D.’nin gösterdiği resmi gerekçe, ’’Almanya’nın teslim olmasından sonra Japonya’nın teslim olmasını sağlamak ve 2. Dünya savaşı’nı sona erdirmek’’ biçiminde olmuştu. Bazı ilim adamlarına göre Truman, 2 milyar dolar harcanarak yapılan silahların gerekliliğini ispat için atom bombası kullanmıştır. Yine bir başka görüşe göre Truman yönetimi, atom bombasını soğuk savaşın bir aracı olarak kullanmış ve gereksiz yere yüz binlerce insanın ölümüne sebep olmuştu. Bir diğer görüşe göre atom bombasının Sovyet yöneticilerine karşı bir koz olarak kullanıldığı öne sürülmüştür. Bu görüşe göre, Sovyetlerle başlatılan soğuk savaş ilişkilerinde Amerikan silah üstünlüğünü göstermek için kullanılmıştır.

Hiroşima’da önce gözleri kör eden bir ışık, eşyaları ve insan derisini tutuştururken, bir sıcaklık, sonra korkunç gürültü ile yapıları yerle bir eden, sesten hızlı hareket eden bir ışık dalgası ve arkadan da ağaçları söken, insanları uçuran kasırgalar, atom bombasının hissedilen ilk belirtileri idi. Radyoaktivite, bu kentte hala insan hayatını etkiliyor. Atom bombasının atıldığı Hiroşima’da 200-250 bin kişi ölmüştü.

İnsanlık tarihinin gördüğü bu en büyük katliam kararını almak görevi, gömlekçilikten siyaset alanına atlamış, ufak tefek, gözlüklü adamın omuzlarına yükleniyordu. İlk atom bombasının bir Japon şehrine atılıp atılmama kararını o verecekti. Bu ufak tefek adam 4 dönemdir Amerika’nın Cumhurbaşkanı seçilen ve hayatı boyunca koltuğunu bırakacağa benzemeyen Franklin D. Roosevelt’in âni ölümü üzerine, tesadüfen Başkanlık makamına geçmişti.

Bir sabah Truman, masasının başında yeni görevine uyum sağlama gayreti içinde iken kapısı vurulacak ve önüne, içinde bu müthiş silâhın planları bulunan bir zarf bırakılacaktı. Silâhın adı Atom bombasıydı. Ama esası neydi, tahrip gücü gerçekten söylenildiği kadar korkunç muydu? Bu noktaların hiç birini bilmiyordu Truman.

Bu sırrın ardında olanlar “bombayı kullanmak” veya “kullanmamak” kararını vermeyi ona bırakıyorlardı.

Truman’ın kararı müspet olacaktı. Hem de iki defa.

O gün Hiroşima semalarında iki B-29 süper uçağı, alçak irtifadan uçarak dolaşıyorlardı. “Enola Gay” isimli ilk uçağın bomba boşluğunda özel bir silâh vardı. 500 milyon dolar kıymetindeki bu silâh, ilk atom bombasıydı. İkinci uçakta seyyar bir laboratuvar vardı. Çok hassas ölçülü aletleri, ilk defa atılacak bu korkunç silâhın etkilerini inceleyecekti. İki uçağın bir hayli gerisinden üçüncü bir uçak geliyordu. Bu da, patlamanın filmlerini çekmekle görevliydi. İlk uçakta bulunan 9 görevliden yalnız üçü, aldıkları işin sırrını biliyordu. Biri pilot Paul W. Tibbets, biri bombacı Thomas W. Ferebee, öbürü de fizikçi Patson’du. Uçak sabahın sekizine doğru Japon sahillerinden Hiroşima istikametine doğru süzülürken, uçaklar arası telsiz telefonda pilotun heyecanlı sesi duyuldu: “Tarihi bir görev yapıyoruz. Bütün dikkatinizi toplayın. Uçağımız ilk atom bombasını taşımaktadır.”

Saat 08.09 da pilot arkadaşlarına, özel başlıklarını takmalarını söyledi. Bombacı Ferebee, aylardan beri bu şehir üzerinde yaptıkları keşif uçuşlarında, bu günkü işinin eğitimini yapmıştı. Nitekim hiçbir acemilik çekmeden, nişan dürbünündeki çapraz çizgilerin şehrin tam göbeğindeki köprüyle bir hizaya gelmesini bekledi. Sonra önünde duran düğmeye bastı. Alttaki kapaklar açıldı ve korkunç silâh 45 saniye sürecek olan iniş yolculuğuna başladı.

Bu, soğukkanlı bir cinayetti. Japonya’nın bu şehrinde yaşam durmuş, derileri yüzülmüş ama hayatta kalacak kadar şanslı olan insanlar, nehir kenarlarına sığınmış, kan kokan bedenlerini bataklık sineklerinden korumaya çabalıyor, bir yandan da tepelerine inebilecek yeni bir bombanın korkusu ve haber alamadıkları yakınlarının endişesiyle ölülerine ağıtlar yakıyorlardı.

Atom bombasının yarattığı güçlü şok dalgaları çok geniş bir alanda binlerce kişinin o anda ölmesine sebep oldu. Dalgaların doğrudan ulaşamadığı yerlerde ise yayılan radyasyon, sonraki günler, aylar ve yıllar boyunca birçok kişinin lösemiden ölmesine sebep oldu. Yayılan radyasyon, doğal yaşamın bütün üretim dengelerini alt üst etti. Hiroşima topraklarında uzun yıllar tek bir bitki yetişmedi ve doğan çocukların büyük çoğunluğu kanser vb. hastalıklarla karşı karşıya kaldılar.

Atom bombasının etkisi gökyüzünden bırakıldığı anda kendini göstermişti. İçerdiği maddenin yayılması sadece saniyeler aldı. İnsan hayatı üzerinde basit bir deneme yanılma oyunu değildi bu. Bilinçli bir biçimde planlanmış olduğu açıktı. Ve hedef gerçekten de on binlerdi.

On binlerce insan bir saniyede öldü. Bombanın düştüğü yerin civarındaki ısının şiddetinden, insanların sadece kemik parçaları ve külleri kaldı. Yerden yukarı doğru yükselen mantar şeklinde bir bulutun rengi önce kızıl, sonra mavi, mor ve nihayet siyah oldu.

Yaralanmış olan Seiko İkeda’yı dinleyelim:

“Gözlerimi açtığım zaman yüzüm fena halde acıyordu. Kollarım ve ellerim de ağrıyordu. Birdenbire yüzüm şişmeye ve siyahlaşan derisi dökülmeye başladı. Kollarım ve ellerim de aynı durumdaydı. Üzerimdeki bluz ve eteklik, iç çamaşırlarımla birlikte eriyip yok olmuştu. Bu halde oluşumdan utanç duyamıyordum, zira etrafımdakiler de aynı durumdaydı. Daha sonra aynaya göz attığım zaman, ağlamaktan başka bir şey yapamadım. Herkes bana çok güzel olduğumu söylerdi. Hâlbuki bu güzellikten eser kalmamıştı.”

Tarih 1945 yılının 6 Ağustos'uydu. İnsanlık trajedisi tüm acımasızlığı ve dehşetiyle hâlâ ortada, orada, Japonya’da… Bu olay, insanlık bakımından acı bir yıldönümü olmuştur.

02 AĞUSTOS

1492- İspanya'da, Musevilere dinlerini değiştirmeleri, aksi takdirde ülkeden ayrılmaları için verilen süre sona erdi. İspanya Musevilerinin çoğu, Kemal Reis'in kadırgalarıyla İstanbul'a geldi ve Osmanlı Devleti'nce hoşgörüyle karşılandı.

1914- Osmanlı Devleti seferberlik ilan etti.

1926- ''Lotus'' adlı Fransız gemisi, Türk sularında ''Bozkurt'' adlı Türk gemisine çarparak batmasına yol açtı.

1944- Türkiye, İngiltere ve ABD'nin önerisi üzerine Almanya ile siyasal ve ekonomik ilişkilerini kesti.

1990- Irak'ın Kuveyt'i işgali üzerine, Kuveyt Emiri Şeyh Cabir es-Sabah Suudi Arabistan'a kaçtı.

03 AĞUSTOS

1914- Donanmanın güçlendirilmesi maksadıyla İngiltere’ye sipariş edilerek yapımı tamamlanan ve son kuruşuna kadar parası ödenen, ’’Sultan Osman’’ ve ’’Reşadiye’’ isimli gemilerimize İngiltere tarafından el konuldu.

1924- Üzerlerinde Türkiye Cumhuriyeti yazısı bulunan ve Türkiye'nin ilk madeni parası olma özelliği taşıyan bronz 10 kuruşluk paralar tedavüle çıktı.

1948- Türkiye Serbest Güreş Milli Takımı, Londra Olimpiyatları'nda birinci oldu.

1977- Kıbrıs Rum yönetimi lideri Başpiskopos Makarios, kalp krizi geçirerek öldü. Spiros Kipriyanu, geçici olarak Rum yönetimi liderliğine getirildi.

2001- Lahey'deki Savaş Suçları Mahkemesi, Bosnalı Sırp General Radislav Kristiç'i, Srebrenica'da insanlığa karşı suç ve savaş suçu işlediği gerekçesiyle 46 yıl hapis cezasına çarptırdı.

2002- AB'ye uyum çerçevesinde kabul edilen yasayla, ''savaş ve yakın savaş tehdidi'' dışında idam cezası kaldırıldı.

2004- ''Hocaların Hocası'' Ordinaryüs Prof. Dr. Sulhi Dönmezer, 86 yaşında İstanbul'da vefat etti.

04 AĞUSTOS

1922- Enver Paşa, Türkistan'da şehit edildi.

1958- IMF'nin baskısıyla yüksek devalüasyona gidildi. Türk Lirası, dolara göre 2.80 liradan 9.45 Türk Lirası'na çıkarılarak devalüe edildi.

1993- Teröristler; Mutki, Bitlis, Yenidoğan arasında 8 minibüsü durdurarak 15 vatandaşı öldürdü.

1996- Enver Paşa'nın naaşı İstanbul'a getirildi ve Hürriyeti Ebediye Tepesi'ne gömüldü.

2018- Milli Eğitim Bakanlığı, tüm illerde e-sınav salonlarını faaliyete geçirdi. Motorlu Taşıt Sürücü Kursu sınavlarında adaylar, bundan sonra sınav sorularını e-sınav merkezlerindeki bilgisayarlardan cevaplayacak.

05 AĞUSTOS

1921- Mustafa Kemal Paşa'ya, T.B.M.M. tarafından Başkomutanlık unvanı verildi.

1964- ABD Başkanı Lyndon Johnson, bir Amerikan destroyerine ateş açıldığı iddiasıyla Kuzey Vietnam'ın bombalanması emri verdi.

1968- Bolu Çimento Fabrikası kuruldu.

1980- Lyon Konsolosluğu Ermeni teröristlerin saldırısına uğradı; 4 kişi yaralandı.

1998- Doğu Bloğu’nun hayatta kalan son Stalinci liderlerinden Bulgaristan'ın uzun yıllar diktatörü olan Todor Jivkov, Sofya'da 96 yaşında öldü.

06 AĞUSTOS

1915- İngilizler Anafartalar’a çıkarma yaptı.

1922- İsmet Paşa (İnönü), ordu komutanlarına gizli olarak taarruza hazırlık emrini verdi. Mustafa Kemal Paşa da Ankara'ya dönüşünde, taarruz planını Bakanlar Kuruluna açıkladı.

1938- Times gazetesi, ''Atatürk ve Atatürk Türkiyesi'' özel sayısı yayımladı.

1945- ABD, II. Dünya Savaşı'nda, Japonya'nın Hiroşima kentine ilk atom bombasını attı.

1991- Başbakan Mesut Yılmaz, Samanlı Karakolu'nda 9 erin şehit edilmesinin ardından Irak'ın kuzeyinde askeri harekâta başlandığını açıkladı.

07 AĞUSTOS

1924- Güneydoğu'da, Nasturi isyanı başladı.

1946- Türkiye, Sovyetler Birliği'nin, Boğazlar statüsünün değiştirilmesine yönelik isteklerini reddetti.

1960- Küba, tüm ABD mal varlığını kamulaştırdı.

1982- Ermeni terör örgütü ASALA, Türkiye'deki ilk saldırısını yaptı. İki teröristin Esenboğa Havaalanı'ndaki saldırısında bir terörist ölü, öteki yaralı ele geçirildi. Saldırıda 8 kişi öldü, 72 kişi yaralandı.

1998- Kenya ve Tanzanya'daki ABD elçiliklerine bomba atıldı; 224 kişi öldü.

2016- İstanbul Yenikapı’da Demokrasi ve Şehitler Mitingi yapıldı. 5 milyon kişinin toplandığı birlik ve beraberlik vurgusu yapılan mitinge Cumhurbaşkanı, Başbakan, TBMM Başkanı, CHP ve MHP liderleri ve Genelkurmay Başkanı katıldı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın konuşması sık sık ‘’İşte ordu, işte komutan’’ tezahüratlarıyla kesildi.

08 AĞUSTOS

1920- İkinci Düzce Ayaklanması.

1928- İstanbul'da Taksim Cumhuriyet Anıtı açıldı.

1963- ABD, İngiltere ve Sovyetler Birliği nükleer denemelerin durdurulması konusunda yaptıkları antlaşmayı Kremlin'de imzaladılar.

1964- Kıbrıs'a düzenlenen harekât sırasında uçağı isabet alan Pilot Yüzbaşı Cengiz Topel paraşütle atladı. Yaralanan Topel, Kıbrıs Rum kesimindeki hastanede şehit oldu.

1974- ABD Başkanı Richard M. Nixon, ''Watergate'' skandalının yarattığı kamuoyu baskısı sonucu istifa etti.

1981- Türkiye'nin ilk turizm havaalanı olan Dalaman Havaalanı açıldı.

2000- Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, irticai ve faaliyetlere karıştığı öne sürülen devlet memurlarını tasfiye etmeye yönelik Kanun Hükmünde Kararnameyi "Hukuk devleti ilkesine aykırı" olduğu gerekçesiyle hükümete iade etti.