Bildiğim kadarı ile insanı, biraz olsun açıklamaya çalışayım.

İnsan, kendisine bir mânâ vermeye çalışan tek mahlûktur. İnsan ayrıca her şeye alışabilen bir varlıktır. İnsan denilince ilk akla gelen (idealdir) İnsan “ne ise öyle olmayı” reddeden tek mahlûktur.

İnsan, normalde bir gayedir. Yani vasıta değildir. Örneğin (insan şişirilmiş bir tuluma benzer. Ağzı açılınca söner. İnsan, gülümsemesi ile gözyaşı arasında gidip gelen, bir nevi sarkaç gibidir. Aslında ve işin özünde insanlar iyi doğarlar. Tabiatında iyidirler ama onu asıl kötü yapan, kötü toplumlardır. Ayaklar şikâyetçi ise sebebi başıdır. Başı olgun olanın, gidişatı dolgun olur.

Gül çöplükte bitmez. Verimli-faydalı topraklarda olur. Orada gelişir ve tomurcuğunu o güzel, çimenli alanlarda yapar. Teşbihte hata olmazsa, insanı mevkide, makamda tanımak en doğrusudur. Terbiyesiz köpeği, kurbağayı, aden incisi, Caferi altınlarla kaplı koltuğu da oturtsan, kendisini kaldırır çamura atar. Neden? Yapısında, doğasında, fıtratında köpeklik-kurbağalık vardır. O nedenle, insanın hası, hamamın güzel tası, kişiyi yormaz. Netice itibariyle (kemalât-kem aletle olmaz).