İstanbul Sözleşmesi’nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından fesh edilmesini Bolu Kadın Platformu üyeleri Bolu Belediyesi önünde bir araya gelerek protesto etti. Toplanan grup ile polis arasında gerginlik yaşandı. Yürüyüş yapmak isteyen gruba polis ekipleri barikat kurarak izin vermedi. Polis ekipleri grubun Valilikten izin almaları gerektiğini belirterek yürüyüşe müsaade etmedikleri öğrenildi.

İstanbul Sözleşmesinin feshedilmesini protesto etmek için aralarında STK temsilcileri ile ve siyasi parti temsilcilerinin bulunduğu grup Bankaların bulunduğu Meydanda toplandı. Eylem nedeniyle polis ekipleri İzzet Baysal Caddesinde geniş güvenlik önlemi aldı.  Ellerindeki döviz ve pankartlarla Kent Meydanına yürümek isteyen grubun önü Çevik Kuvvet ekipleri tarafından kesildi. Caddede barikat kuran polis ekipleri eylemin izinsiz olduğu gerekçesiyle megafonla grubun dağılması konusunda uyardı.

“Kadına Yönelik Şiddet ve Ev içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” yani bilinen adıyla İstanbul Sözleşmesi, Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile feshedildi” diyen Eğitim Sen Bolu Şubesi Kadın Sekreteri Ceren Perçin açıklamada bulundu. Sözleşmede yer alan maddeleri tek tek sıraladı.

Ceren Perçin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın  tek taraflı kararı ile sözleşmenin fesh edilemeyeceğine işaret ederek; “Tam adı kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye dair Avrupa Konseyi sözleşmesidir. İstanbul Sözleşmesi kadına yönelik şiddeti bir insan hakkı ihlali olarak tanımlar. Kadınlara yönelik şiddeti ortadan kaldırmayı ve kadınların insan haklarını korumayı amaçlar. Şiddetin temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yattığını tespit eder. Kadına yönelik şiddetin ve ev içi şiddetin ortadan kalkması için devletlerin kapsamlı ve bütüncül politikalar geliştirmesi gerektiğini söyler.

Devletlerin şiddeti bitirmek için toplumsal cinsiyet eşitsizliğini hem yasalarında hem de toplumsal yaşamda hayata geçirmesi gerektiğini belirtir.

“CUMHURBAŞKANININ TEK TARAFLI KARARI İLE SÖZLEŞMENİN FESHEDİLMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR”

Gece yarısı yayınlanan bu üç beş satırlık kararnamelerle halk iradesinin oluşturduğu meclis iradesini yok sayarak fiili bir monarşi oluşturulmuştur. Bu açıkça hukuka aykırı bir kararnamedir acilen iptal edilmelidir. Bir uluslararası sözleşme onaylandıktan sonra kanun hükmündedir ve ancak meclis tarafından feshedilebilir. Cumhurbaşkanının tek taraflı kararı ile sözleşmenin feshedilmesi mümkün değildir. Cumhurbaşkanı kararnamesi yok hükmündedir! İktidar eliyle yapılan çalışmalarda halkın sadece %17'sinin İstanbul Sözleşmesine karşı olduğu, karşı olanların da radikal dini gruplar olduğu ortaya çıkmıştır. Halkın %83'üne rağmen kadınları yaşatacak adımları içeren İstanbul sözleşmesini tartışmanın ya da reddetmenin kime hizmet ettiği açıktır. Hedef laikliktir. Laik demokratik cumhuriyettir. Yaşamlarımızı şeriata, karanlığa teslim etmeyeceğiz. Kadına yönelik her türlü şiddetin önlenmesi ve şiddete uğrayanın korunması, şiddet uygulayanın soruşturulması ve cezalandırılması sorumluluklarını devlete yükleyen sözleşmenin iktidarın hedefi olması, iktidarın kadınlardan ve kadınların yaşam mücadelesinde sesini yükseltmesiden duyduğu rahatsızlığın sonucudur. Bu kararnamenin imzalandığı saatlerde İzmir’de iki kadının katledildiği haberini aldık. Katillerin nereden güç aldığı açıktır” şeklinde konuştu. 

“SÖZLEŞMEDEN ÇEKİLME KARARI ANAYASA’YA VE ULUSLARARASI HUKUKA AYKIRIDIR”

Sözleşmeden çekilme kararının Anayasa’ya ve uluslararası hukuka aykırı olduğunu da hatırlatan Perçin;  “Halk istiyorsa sözleşmeden çekiliriz” diyen iktidara karşı halk "İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” dedi. Kadınlar, “İstanbul Sözleşmesini Uygula” dedi, “Haklarımızdan ve Hayatlarımızdan Vazgeçmiyoruz” dedi. Aylardır bu taleplerimizi bulunduğumuz her mecradan iletmemişiz gibi İstanbul Sözleşmesi’nden asla vazgeçmediğimizi haykırdığımız 8 Mart’ın hemen ardından, bir gece yarısı Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile İstanbul Sözleşmesinden çıkıldığını Resmi Gazete’den öğrendik. Sözleşmeden çekilme kararı Anayasa’ya ve uluslararası hukuka aykırıdır” diye konuştu.

“KAZANILMIŞ HAKLARIMIZDAN HAYATLARIMIZDAN EŞİT VE ÖZGÜR GELECEK MÜCADELEMİZDEN VAZGEÇMİYORUZ”

Perçin, kazanılmış hak, hayat, eşit ve özgür gelecek mücadelesinden vazgeçmeyeceklerini de dile getirerek; “İstanbul Sözleşmesi insan hakları sözleşmesidir. İnsan haklarına aykırı faaliyette bulunmak devletin yetkisini açıkça kötüye kullanmaktır. İstanbul Sözleşmesi yani kadınların yaşam hakkı kimsenin iki dudağının arasında değildir. Kadın mücadelesi 1’den büyüktür. Tüm kadınların eşit ve  özgür yaşamlarının teminatı İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun eksiksiz uygulanmak zorundadır. Kazanılmış haklarımızdan hayatlarımızdan eşit ve özgür gelecek mücadelemizden vazgeçmiyoruz. Hayatlarımızın ve haklarımızın tek bir adamın kararına, kararnamesine bağlı olmasına izin vermiyoruz. Sözleşmeden vazgeçmiyoruz!” dedi.

“DEVLET BU SÖZLEŞMEYİ FESH ETME TEKLİFİYLE YENİ KATLİAMLARA DAVETİYE ÇIKARMIŞTIR”

Kadınlar olarak, şiddet, taciz ve tecavüzün olmadığı bir yaşam istediklerini vurgulayan Perçin; “Biz kadınlar yaşamak istiyoruz. Şiddetin, taciz ve tecavüzün olmadığı bir yaşam istiyoruz. İşyerleri, meydanları, sokakları çocuklara ve kadınlara dar edilmiş bir ülke yerli ve milli midir? Çocukların “Anne ölmeni istemiyorum” diye çığlıkları arasında katledilen kadınları korumayan kolluk, korumayan yargı, korumayan devlet bu sözleşmeyi fesh etme teklifiyle yeni katliamlara davetiye çıkarmıştır. Hep söyledik yine söylüyoruz. Kadın cinayetleri politiktir.  Değil gece yarısı kararnamesi, yeri yarsanız, göğü başımıza geçirseniz haklarımızdan da hayatlarımızdan da vazgeçmeyeceğiz. Haklarımızın ve hayatlarımızın teminatı olan İstanbul Sözleşmesini savunacağız. Laikliği eşit ve özgür bir gelecek mücadelesini kesintisiz sürdüreceğiz. İstanbul sözleşmesi bizimdir, vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Editör: TE Bilisim