Bolu Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Avukat Fatma Kubilay, kadına karşı şiddetin önlenmesi konusunda yeterli yasal düzenleme olmasına karşın uygulamada yaşanan aksaklıklar nedeniyle kadın cinayetlerinin önüne geçilemediğini ifade etti. Kubilay; “Caydırıcı cezalar olmalı ama caydırıcı cezalarda tek başına yeterli olmuyor” dedi.

Haber: Selda Selin Özbay

Kadına yönelik şiddetin tüm çabalara rağmen engellenemediğini dile getiren Kubilay, “Kadına yönelik şiddet maalesef biz azalmasını ümit ederken günden güne artmaktadır.2020 yılını çok kötü geçirdik ve 2021 yılında güzel geçmesini umut ederek yılbaşına gireceğimiz sırada aynı günde 3 tane kadının öldürüldüğü haberi alıyoruz. Bizim için gerçekten çok üzücü bir durum. Bolu Barosu Kadın Hakları Komisyonu olarak TÜBAKOM eşliğinde bu konuda bizler yıllardır çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Maalesef ki, bu haberleri duydukça kahır oluyoruz. Şimdi önlemek için ne yapabiliriz? Evet, yasal düzenlemelerimiz var. Yasal düzenlemelerimizde güzel bir artışta söz konusudur. Ama maalesef yeterli değildir. Biz bunu direk dile getiriyoruz. Caydırıcı cezalar olmalı ama caydırıcı cezalarda tek başına yeterli olmuyor. Eğitim çok önemlidir. Biz ilköğretimlerden itibaren başlamalıyız. Kadın erkek eşitliği konusunda, çocukların seviyesine inerek anlayacağı noktada uzmanlar eşliğinde, haftalık ders programları olarak okutulmalıdır. İlkokul, ortaokul, lise düzeyi geçtikten sonrada devam etmelidir. Bu şiddet uygulayan erkekleri yetiştirende biz anneleriz.  Neticede o zaman anneler nasıl davranması konusunda da bilgilendirilmelidir. Ben bazı davalar içerisinde özellikle boşanma davalarında annelerin şiddet uygulayan çocukları çok desteklediğini görüyorum. Bu çok yanlıştır. Desteklememeleri gerektiğini, önlenmesi konusunda neler yapılması gerektiğini bilmeleri gerekmektedir. Şiddet uygulandıktan sonra özellikle öldürmeye kadar gittikten sonra giden bir canı geri getirmeyiz. Giden canlarda, öldürülen kadınlarda bir annenin bir babanın çocuğudur. Ya da onlarında evlatları var annesiz kalan evlatları var. Bütün bunları düşünerek empati nasıl sağlanabilir. Bizler seminer, konferanslar, eğitim programları bir sürü şey yapıyoruz. Katılım ise sadece kadınlardan oluyor. Kadınlardan ziyade erkeklerinde katılımının sağlanarak geniş kapsamlı kitleye hitap edilmesi gerektiğini ve özellikle empatinin sağlanması gerektiğini düşünüyorum ”şeklinde konuştu.

“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ UYGULANMALI”

Kadın cinayetlerini önlemek ve bu cinayetlere son vermek için her türlü tedbiri almak ve her türlü düzenlemeyi yapılması gerektiğini ifade eden Kubilay, “İstanbul sözleşmesi İstanbul’da imzalandığı için ismi bu şekildedir. Türkiye bu sözleşmeye ilk imzayı koyan devlettir. Ülkemizde 6284 sayılı yasa kabul edilmiştir. İstanbul sözleşmesi bir noktada bu yasanın teminatıdır. İstanbul sözleşmesi nedir? Sözleşmeyi imzalayan devletler, kadın cinayetlerini önlemek ve bu cinayetlere son vermek için her türlü tedbiri almak ve her türlü düzenlemeyi çalışmayı yapmak zorundadırlar. İşte bu yüzden kurumlar koordineli çalışılmalılardır. Milli Eğitim, İşkur, Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı, Adliye, İl Müdürlükleri ve bütün devletin kurumları koordineli bir şekilde çalışarak neler yapılması gerektiğini, yasal düzenlemeler en iyi şekilde nasıl uygulanabilir bunları dikkate almak lazımdır” diye konuştu.

“Kadın önce insandır”

Kubilay, kadının toplumda önce insan olduğunun altını çizerek, ”6284 sayılı yasa noktasında tedbir kararları veriliyor. Bunların içerisinde de en dikkat çekicisi uzaklaştırma tedbirleri oluyor. Şiddet uygulayan kişilerin, şiddet mağduru olan kişiye yaklaşmaması, konutun ona tahsis edilme tedbiri olup tedbir süresi Bolu’da 1 ay olarak veriliyor. 1 ay evden uzaklaştırıldı, parkta yattı uslandı şeklinde cümleler kuruluyor. Hayır, kimse parkta falan yatmıyor. Herkesin gideceği mutlaka bir yer vardır ki kırılgan kitlelere göre özellikle kadın ve çocuklara göre erkeğin daha çok fiziksel gücü ve toplumun bakış açısına göre otellerde ya da farklı yerlerde kalma olayı kadına göre daha kolaydır. Erkeğin yaklaşmaması konutun kadına ve çocuğa tahsisi noktasında çok doğru uygulamalardır. Burada yasanın uygulanması noktasında kötüye kullanıldığı söyleniliyor. Kadın önce insandır. Bizler kadını çok ayırmak istemiyoruz. İnsan olarak bakılması gerekmektedir. Tabi ki bunu kötüye kullanmak isteyen insanlarda söz konusu olacaktır. Bunun ayırdı noktasında gerek kolluk birimlerinin gerekse de mahkemelerin daha duyarlı davranmasını düşünüyoruz. Çünkü gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yasaya göre bu tedbirleri kolluk amirleri de alabiliyor. 24 saat içerisinde mahkemeye onaylatıldığı takdirde tedbirler geçerliliğini koruyarak devam ediyor” ifadelerine yer verdi.

“Şiddete maruz kalma tehlikesi olan kadınlar kades uygulamasını kullansın”

Şiddete maruz kalma tehlikesi altında olan kadınların KADES uygulamasını kullanmalarını söyleyen Kubilay; “Aile sosyal politikalar bakanlığının bir uygulamasıdır. Akıllı telefonlara yükleniliyor. Uygulama yüklendikten sonra bir düğmeye bastığınızda en yakın kolluk birimleri en kısa sürede geliyor. Şiddete uğrama tehlikesi hissettiği zaman kendisini, sürekli kendisini tehdit eden şahsın yakınına gelmesi ve aynı şekilde bakışları ve hareketleri değiştiğinde ya da saldırma şüphesi olduğunda hemen bastığında en yakın kolluk birimi muhakkak geliyor. Daha sonra şiddet mağdurunu, şiddet önleme merkezlerine yönlendiriyorlar. Ve gerekli bütün yardımlar önlemler alınıyor. Bu uygulamayı kadınların telefonlarına yüklemelerini öneriyorum.  Özellikle eşiyle, sevgilisiyle ya da babası ve çocuğu bile olabiliyor. Şiddete maruz kalma tehlikesi altında olan kadınların bu uygulamayı yüklemelerini istiyorum. Yetkililere seslenmek istiyorum. Gerekli yasal düzenlemeler artırılmalı, cezaların caydırıcılığı olduğu gibi hiçbir şey sorgulamadan, canavarca bir his ile öldürülmeye kadar gidilen bir nokta varsa bu şekilde artık toplum içerisinde ya da kamuoyunda takım elbise olarak bilinen here suçluya cezalandırma noktasında uygulanan 1/6 indirim vardır.  Bu veya diğer yasadaki lehe hükümlerin uygulanmadan caydırıcı olması açısından en ağır ceza uygulanmalıdır” dedi.

“uzaklaştırma ve tedbir kararları verilmiş kişiler tedavi görmeli”

Şiddete nelerin sebep olduğunu araştırılması konusu ile ilgili önerilerde bulunan Avukat Fatma Kubilay, “Şiddete ne sebep oluyor? Klişe bir tabir olacak ama karıncayı bile incitemeyiz. Burada canice bir his var bir intikam duygusu var. Yoğun bir sevgi değil ama sahiplenme duygusu var. Ya benimsin ya toprağın gibi klişe bir tabir oluyor ama ben burada anlaşılması noktasında bu tabirleri kullanıyorum. Şiddet uygulayan bir erkek öldürme boyutuna ya da daha farklı boyutlara gitmeden önce gerekli yasal düzenlemelerle şiddet uygulamış, uzaklaştırma ve tedbir kararları verilmiş bu kişileri rehabilitasyon merkezleri açılmalıdır. Bu kişilere hapis cezası verileceğine rehabilitasyon merkezlerinde tedavi olması şeklinde yaptırım uygulanırsa buraya girdiğinde uzamanlar tarafından acaba bu kadar canavarca bir şiddet neden uygulanıyor. Neden ısrarla kadınlar rahatsız ediliyor. Sadece dayak değil farklı şiddetlere de maruz kalabiliyorlar. Psikolojik şiddetle de rahatsızlıklar oluyor. Zaten direk saldırı olmuyor.  Telefonla yada yolunu keserek el kol yaparak  bu noktaya geliniyor. Bu şikâyetler olduğunda da hemen rehabilitasyon merkezleri açılarak buralarda tedavi edilerek, bu sorunun köküne inilmesi noktasında çok önemli olduğunu düşünüyorum. Biz bu şekilde yasal düzenlemenin yapılması konusunda görüşlerimizi bildiriyoruz. Bunun haricinde Aile Sosyal Politikalar Bakanlığının İl Müdürlüklerinin şiddet önleme merkezlerinin personellerini ben yetersiz buluyorum. Daha fazla çalıştırılan psikologların, avukatların, hukukçuların ve güvenlikçisinden polisine kadar burada çalıştırılan kişilerin sayılarının arttırılmasını gerektiğini düşünüyorum. Devlet gerekli düzenlemeleri yaptıktan sonra zaten uygulama noktasında çok sıkıntı olacağını düşünmüyorum” ifadelerini kullandı.

“EVLİLİ KARARI ALINDIĞINDA TARAFLARIN SABIKA KAYDI SORGULANMALI”

Kişilerin evlenme kararı aldıklarında sabıka kaydının sorgulanması ile ilgili yasal bir düzenleme getirilmesinin önemli olduğunu vurgulayan Kubilay, “Evlenmeden önce maalesef psikolojik rahatsızlıklar kontrol etme ilgili olarak bir yasal düzenleme yoktur. Ruhsal hastalıklar noktasında böyle bir şart yok. Böyle yasal düzenlemede belki getirilebilir. Ben şu şekilde düşünüyorum. Herhangi bir rahatsızlık hissedildiğinde nişanlanmış ya da arkadaşlıklar kurulmuş, evliliğe doğru giden yolda taraflar bir sıkıntı gördüğünde doktor raporu olması gibi bir yasal düzenleme getirilebilir diye düşünüyorum. İngiltere de kabul edilen bir yasa var. Büyük çalışmalarla ve çabalarla kabul ediliyor. Evlenme kararı alındığında sabıka kaydının çıkartılması gibi bizim ülkemizde de bu şekilde yasalar getirilebilir. Çok fazla cinayet işlemiş, farklı suçları olan, yüz kızartıcı suçları olan kişilerin sabıka kayıtlarının kadın tarafından sorgulanmasının çok uygun olacağını düşünüyorum. Çünkü bunlar saklanabilen şeyler, çok farklı gösterilebiliyorlar. Ben çok fazla boşanma davasına bakıyorum. Hep deniliyor ki biz nişanlıyken ya da arkadaşlık ettiğimiz dönemde çok çok iyiydi. Evlendik bir ay sonra çok farklı kişi çıktı şeklinde söyleniyor. Bunların yaşanmaması açısından bu şekilde bir yasal düzenlemenin getirilmesinin uygun ve doğru olacağını düşünüyorum” sözlerine yer verdi.

Editör: TE Bilisim