Bolu Abant  İzzet Baysal Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi öğrencileri ruhsal hastalıklarda uygulanan damgalamanın önüne geçmek amacıyla video çekerek, “ruhsal hastalıklarda halk tarafından uygulanan stigma” adı altında bir proje gerçekleştirdi.

Haber: Ali Çağrı Demirtaş

Video ve broşür olarak hazırladıkları projenin gerçekleşmesi adına Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 4. Sınıf öğrencilerinden Feyza Nur Türk, Fatma Nur Yılmaz, Esra Yıldırım, Beyza Nur Eroğlu, Sueda Yalçın, Sevdanur Yücel, Kübra Akyumuk, Edanur Sarı, Kader Tomakin, Kader Yılmaz, Esra Şahin, Bensu Gökmen katkıda bulundu.

Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik bölümü Öğretim Görevlisi Hacer Alpteker’in vermiş olduğu proje ödevlerini gerçekleştiren öğrenciler, ruhsal hastalıklarda uygulanan damgalamanın önüne geçmek amacıyla “ruhsal hastalıklarda halk tarafından uygulanan stigma” adı altındaki projelerini çeşitli başlıklara ayırarak; “Ruhsal Hastalıklar İle İlgili Yanlış Bilinenler”, “Stigma Nedir?”, “Stigma Ruhsal Hastalığı Bulunan Bireylerde Neler Hissettir?”, “Damgalama Dilde Başlar”, “Stigma Konusunda Bizler Neler Yapmalıyız?” şeklinde ele aldı.

BAİBÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü öğrencilerinin hazırlamış oldukları videoda ruhsal hastalığı bulunan ve stigmaya maruz kalan kişilerin taklitlerine yer vererek, Stigma’nın ne olduğundan, ayrıca Stigma konusunda neler yapılabileceğini aktardı. Öğrenciler yaptıkları proje ödevinde insanlara empati yaptırarak, konu hakkında bilgi sahibi olunmasını amaçladı.

“İyileşme Sürecinde Büyük Engel Oluşturmaktadır”

Stigma hastalığının ruhsal hastalığı bulunan bireyin itibarını kaybettirici ve gözden düşürücü davranış sergilemek olduğunu anlatan Esra Yıldırım ve Fatma Nur Yılmaz, “Stigma bir kişiye ve olaya karşı itibarını kaybettirici gözden düşürücü aşağılayıcı ve hor görücü bir davranış sergilemektir. Damgalanmanın temelinde yeteri kadar bilgi ve eğitim sahibi olmayan insanların geliştirdikleri ön yargılar ve yanlış inanışlar bulunur. Tıp alanında damgalanmaya en fazla maruz kalan grup psikiyatri hastalarıdır. Ruhsal hastalığı olan bireyler bir yandan hastalıktan kaynaklanan semptomlar ile diğer bir yandan da ruhsal hastalıklara duyulan ön yargılar ile mücadele etmektedirler. Bu bireyler damgalanma endişesi ile tedavi için sağlık kuruluşuna başvurmaktan çekinmektedirler. Tedaviye başvursalar bile toplum tarafından dışlanma endişesi iyileşme sürecinde büyük engel oluşturmaktadır” ifadelerini kullandı.

“Yaşam Kalitelerini Düşürmektedir”

Kader Yılmaz, damgalamaya maruz kalan kişilerin duydukları çeşitli korkularına ve çaresizliklerine vurgu yaparak, “Damgalanma ruhsal hastalığı olan kişilerin sosyal hayatlarında ciddi sorunlara neden olmaktadır. Onlar için damgalanma, yıllarının kaybolması, yaşamlarının kalitesiz geçmesi, bozulan mesleki hayatlar anlamına gelmektedir. Damgalanma yaşayan kişiler; durumundan utanma, yetersizlik duygusu yaşama, sosyal ilişkilerden kaçınma gibi nedenlerle kendilerini değersizleştirmekte, reddedilme korkusu yaşamakta, ümitsizliğe kapılmakta ve öz güvenlerini yitirmektedir.  Damgalanma sadece ruhsal hastalığı olan bireyleri değil ayrıyeten onların yakınlarının yaşamını da etkilemektedir. Onların sosyal yaşantılarını ve psikolojik süreçlerini olumsuz etkileyerek yaşam kalitelerini düşürmektedir” şeklinde konuştu.

KENDİLERİNİ RUHSAL HASTALIĞI BULUNAN KİŞİLERİN YERİNE KOYDULAR

Beyzanur Eroğlu ise akrabaları tarafından uygulanan damgalamayı, ruhsal hastalığı bulunan bir bireyin canlandırmasını yaparak “İnsanlara ruhsal hastalığım olduğunu söylemekten çekiniyorum. Akrabalarım, onlara zarar vereceğimi düşünürken diğerlerine nasıl kendimi açıklayabilirim ki. Daha kuzenlerim bile beni içlerine almıyorken, diğer insanlardan nasıl bunu beklerim. Yüzüme karşı bunun aklı kıt, sen Bakırköylüsün diyorlar. Ağır laflarını artık kaldıramıyorum. Benim de duygularım var, halbuki okuduğum okulun drama kulübünün başkanlığını yapıyorum. Normal olarak kabul ettikleri bir başkanın yapabileceklerini, ben de yapabiliyorum” diye konuştu.

“Yaptığım Bir Projeden Dolayı Plaket Aldım”

Aynı şekilde Sueda Yalçın’da kendini OKB hastalığı bulunan bir bireyin yerine koyarak yaşadıkları sorunlardan örnekler verdi. Yalçın, “Çevremdekiler bana deli diyor. Benim kendime bakamayacağımı, bir işte çalışamayacağımı, başarılı olamayacağımı söylüyorlar. OKB olduğumu öğrendiklerinden beri benimle bir işe girmek istemiyorlar. Takıntılısın sen, senin yaptığın işten hayır gelmez diyorlar. Aslında çevreyi korumaya yönelik yaptığım bir projeden dolayı plaket aldım” dedi.

“Hukuk Fakültesini Dereceyle Bitirdim”

Feyza Nur Türk ise bir bipolar hastasının yerine geçerek, “Ben bipolar hastasıyım. İnsanlar bu durumun bulaşıcı olduğunu düşünüyor. Aynı ortamda durmaktan, bana dokunmaktan, benimle iletişime geçmekten kaçıyor, bana acıyarak bakıyorlar. Neden hastanede olmadığımı, benim yerimin anca orası olduğunu söylüyorlar. Bana seni tımarhaneye yatırmak lazım diyorlar. Benim onlardan çok da farklı olmadığımı anlamak istemiyorlar. Benim hukuk fakültesini dereceyle bitirdiğimi bilseler, aynı şeyleri söylerler miydi acaba?” kelimelerini kullandı.

“Vakıflardan Teklif Alıyorum”

Yere bakarak yürümeye ve insanların kendilerini deli olarak görmesinden çekinen hastaların yerine geçen Edanur Sarı ise, “Grup terapisine giderken yolda bir tanıdığımla karşılaşmaktan çok korkar, yere baka baka yürürdüm. Çünkü biliyordum ki beni gördükleri yerde arkamdan bana çatlak, deli demeye başlarlar. Nereye gittiğimi sorsunlar, ya da benimle konuşmaya çalışsınlar istemiyorum. Çünkü zaten beni üçüncü sınıf insan yerine koyuyorlar. Benimle zorla konuşmalarından, bana üstten ve acıyarak bakmalarından, bana tahtası eksik demelerinden bıktım. Artık bu tavrı çekmektense yalnız kalmayı tercih ederim. Ben de değerliyim, benim de başarılı olduğum bazı hobilerim var. Çizdiğim resimleri sergilemem için vakıflardan teklif alıyorum” ifadelerini kullandı.

“RUH HASTALIĞI İLE İLGİLİ TERİMLERİ HAKARET ETMEK İÇİN KULLANMA”

Esra Şahin, Stigma konusunda psikiyatri hastalarının görmezden gelinmesinin yanlış olduğunun altını çizerek, “Psikiyatri hastalarını görmezden gelmek, göz ardı etmek, onların varlığını reddetmek demektir. Bu durum hastalarda derin yaralar oluşturur.  Bu nedenle ruhsal hastalığı bulunan bireyleri görmezden gelme. Ruh hastası, depresif, şizofren, bipolar gibi kelimeleri hakaret içerikli kullandığımız zaman, gerçekten ruh hastalığı bulunan bireyleri ve bu bireylerin yakınlarını ne kadar incittiğimizin farkında olamıyoruz. Bu yüzden ruh hastalığı ile ilgili terimleri hakaret etmek için kullanma” şeklinde konuştu.

“ŞARKICI MARİLYN MONROE’NUN DA RUHSAL HASTALIĞI BULUNMAKTAYDI”

Kader Tomakin, ruhsal hastalığı olan bireye stigma uygulanması durumunda, hastanın tedavi olma ve toplumun bir parçası olma şanlarının kaybolduğuna değinerek,  “Psikiyatri hastaları toplumda barındırılmadığı sürece tedavi olma ve toplumun bir parçası olabilme şanslarını kaybetmektedir. Bakış açını değiştir ve bu bireylerdeki potansiyellerin farkına var. Unutma, yaşamımıza renk katan ve dünyamızı güzelleştiren ünlü oyuncu, manken ve şarkıcı Marilyn Monroe, ünlü ressam Vincent Van Gogh, ünlü nörolog Sıgmund Freud ve daha nicelerinin de ruhsal hastalığı bulunmaktaydı” kelimelerini kullandı.

“SEN DEĞİŞİRSEN TOPLUM DEĞİŞİR”

Bensu Gökmen toplumsal sağlık sorunlarının, ruhsal hastalık yaşayan her bireyin de yaşabileceğini işaret ederek, anlayışlı olma konusunda çağrıda bulundu. Gökmen, “Kalp hastalıkları, böbrek hastalıkları, kanser gibi birçok hastalık gibi ruhsal hastalıklarda her bireyin yaşayabileceği bir sağlık sorunudur. Bu hastalara karşı önyargılı olma, anlayışlı ol! Empati yeteneğini kullanarak bu bireyleri anlamaya çalış. Anlarsan yargılamazsın. Yargılamazsan damgalamazsın. Değişim bireylerden başlayarak topluma yayılır. Ruhsal hastalıklar ile ilgili tutum ve davranışlarımızı düzeltmeli ve bu konuda daha bilinçli olmalıyız. Unutma sen değişirsen toplum değişir!” dedi.

Öğrenciler insanların daha duyarlı ve bilgili olmaları için ise bir de broşür hazırlayarak, ‘’Sen değişirsen toplum değişir!‘’ diyor tüm halkımızı bu konuda bilinçli olmaya davet ediyoruz” ifadelerine yer verdi.

 

Editör: TE Bilisim