KESK Bolu Şubeler Platformu ülke tarihinin en zor süreçlerinden birisinin yaşandığına dikkat çekerek, elektrik, doğal gaz ve akaryakıta yapılan zamların geri alınması ve özelleştirmelerin iptal edilmesi talebiyle basın açıklamasında bulundu.

Haber: Aslı Akış

Zamlara karşı KESK’in ülke genelinde başlattığı eylemler kapsamında Kardelen Meydanında bir araya gelen kamu emekçileri  “Direne direne kazanacağız”, “Zam zulüm işkence, işte AKP” ve “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganları atarken, KESK Bolu Şubeler Platformu adına açıklamayı Bolu SES Şube Eşbaşkanı Kevser Yongacı Pala yaptı.

“ÜLKE OLARAK TARİHİMİZİN EN ZOR SÜREÇLERİNDEN BİRİSİNİ YAŞIYORUZ”

Kevser Yongacı Pala, işsizlik ve yoksulluğun giderek ağırlaştığını vurgulayarak; “Yıllardır iç içe geçerek gittikçe daha çok büyüyen ekonomik, sosyal, siyasal sorunlar yaşamın her alanını tıkayan çoklu bir krize dönüşmüş durumda. Bu çoklu krizin faturası ise baskı ve şiddetten beslenen tam bir anayasasızlık hali ve yoksullaştırma ile halka, emekçilere kesiliyor.

Gittikçe ağırlaşan yoksulluk, işsizlik tablosu ile birlikte mevcut iktidarın yönetememe krizi de her geçen gün daha da derinleşiyor. Cilalanarak piyasaya sürülen “kur korumalı mevduat sistemi” de, “tarihi artış” olarak pazarlanmak istenen asgari ücret artışı da yaşanan krizi çözememektedir.  Çünkü asıl ve gerçek tarihi artış hayat pahalılığında yaşanmaktadır.” şeklinde konuştu.

“HAYAT PAHALILIĞINDA EN BÜYÜK PAY ENERJİDE YAŞANAN FİYAT ARTIŞLARIDIR”   

Yapılan zamların halkı yoksullaştırarak, gelirini erittiğini belirten Bolu SES Şube Eşbaşkanı Kevser Yongacı Pala; “Enerji alanında yaşanan artışlar suya atılan bir taşın oluşturduğu halkalar gibi ulaşımdan gıda ürünlerine, meyve ve sebzeden temel tüketim maddelerine kadar her alana yansımaktadır. Dolayısıyla bugün toplum olarak maruz bırakıldığımız yüksek enflasyonda, artan hayat pahalılığında en büyük pay enerji alanında yaşanan fiyat artışlarıdır.

Yılbaşı akşamı elektriğe %50 ile %127 arasında, ortalama %80 oranlı tarihi bir zam yapılmıştır. Doğalgaza ise %25 zam yapılmıştır. Otomatiğe bağlanan akaryakıt zamları toplu ulaşıma yılın ilk günlerinde  %40 zam olarak yansımıştır. Sadece bu üç zam yoksullaştırılan halkın, emekçilerin gelirini eritmeye, yaşamını alt üst etmeye yetmektedir. Elektrik, doğalgaz, toplu ulaşım alanında yaşanan fahiş zamlara karşın kamu emekçileri ve emeklileri olarak bizim maaşlarımızda Ocak ayından itibaren, önümüzdeki altı ay için yapılan artış sadece %7,5’ta kalmıştır. Dört kişilik bir kamu emekçisi ailesinin, asgari seviyedeki elektrik, doğalgaz ve ulaşım harcamasını esas alarak yapılan hesaplamaya göre söz konusu ailenin zamlar sonrasında sadece bu 3 kaleme yaptığı harcama 404 TL artmıştır” ifadelerini kullandı.

“FATURALAR ÜÇE KATLANMIŞTIR”

Kevser Yongacı Pala, KDV indirimi ile vatandaşların oyalanmak istendiğini ifade ederek; “Çetin geçen kış koşullarında artan tüketim,  elektrik ve doğalgaza yapılan fahiş zamların etkisini daha artırmış,  faturalar ikiye, hatta üçe katlanmıştır. Bu tabloya rağmen bugün 84 milyon;  fahiş zam yapılan elektrikte kısmi indirim,  gıda ürünlerinde fiyatlarına yansıyıp yansımayacağı dahi belirsiz olan KDV indirimi gibi bataklığı kurutmak yerine tek tek sivrisinek avlamaya dayalı düzenlemelerle oyalanmak istenmektedir. Oysa bu yöntemlerin, düzenlemelerin bugün tek başına çözüm üretmesi mümkün değildir. Çünkü ülkemiz uzun yıllar önce “serbest piyasa ekonomisine geçiş” adı altında üretim ve tüketim faaliyetlerinin tamamını emek ve doğa sömürüsü üzerinden sermayenin, şirketlerin karını artırmayı temel alan kapitalist sisteme göbekten bağlı bir ülke haline getirilmiştir” diye konuştu.

“ÖZELLEŞTİRMELER SONUCUNDA DEVLETİN ELEKTRİK ÜRETİMİNDEKİ PAYI HIZLA AZALMIŞTIR”

Yıllardır  ‘enerjide dışa bağımlılığı azaltacağız’  denildiğini anımsatan Kevser Yongacı Pala; “Son yirmi yıldır hayata geçirilen halkın değil, bir avuç mutlu azınlığın çıkarlarını temel alan özelleştirme soygunu ise ülkemizin her alanda dışarıya bağımlılığını artırarak içine sürüklendiği bataklığı daha fazla büyütmüştür. Yıllardır  ‘enerjide dışa bağımlılığı azaltacağız’  denilmesine rağmen atılan her adım ters yönde olmuştur. İhtiyaç olup olmadığına bakılmaksızın plansız bir şekilde köprüler, havalimanları, duble yollar yapılmaktadır. Öte yandan enerji alanındaki özelleştirmeler sonucunda devletin elektrik üretimindeki payı hızla azalmıştır. Kayıp kaçağı azaltmak, enerji verimliliğini sağlamak gibi adımlar yerine, görülen her akarsuyun üzerine bir HES, her ovaya bir termik santral kurularak doğamız talan edilmiş, tüketilecek elektriğin çok üzerinde bir elektrik kapasitesi yaratmıştır. Bu durumda normal koşullarda elektrik fiyatlarının düşmesi beklenirken tam tersi olmuştur. Bunun adı katmerli soygundur. Ve bu soygunun ardında enerji alnındaki özel şirketleri kurtarma operasyonu yatmaktadır” dedi.

“YAŞANANLAR 21 DAĞITIM ŞİRKETİ VE ENERJİ ŞİRKETİNİN ÇIKARININ SONUCUDUR”           

Milyonların artan gıda fiyatları nedeniyle beslenemediğini ve bunun yanında elektirik ve doğal gaz faturalarıyla baş etmeye çalıştığını kaydeden Pala; “Bugün, bir avuç mutlu azınlık dışında kalan başta dar gelirliler ve ücretli kesimler olmak üzere milyonlarca insan enerji fiyatlarındaki bu devasa artış sonucunda ısınma ile beslenme arasında seçim yapmaya zorlanmaktadır. Milyonlar artan gıda fiyatları yüzünden yeterince beslenemediği gibi sert geçen kış koşullarında yeterince ısınamadığı halde nerdeyse kira giderlerine ulaşan elektrik ve doğalgaz faturaları ile baş etmeye çalışmaktadır. Tüm bunlar 21 dağıtım şirketi ve sayısı iki elin parmaklarını geçmeyen enerji şirketinin çıkarının 84 milyonun çıkarının üzerinde tutulmasının, yıllardır süren özelleştirme talanının sonucudur.” İfadelerini kullandı.

“KRİZİN FATURASINI EMEKÇİLER ÖDEMEYECEK”

Pala, krizin faturasını emekçilerin ödemeyeceğine işaret ederek; “Her krizde faturayı emekçilere kesen, çıkardığı ekonomiyi kurtarma ve destek paketleriyle sermaye sınıfını kurtaran, pandemi koşullarında emekçileri canı pahasına çalıştıran bu hükümet, emekçilerin yarasına şifa olamaz. Ya başta elektrik, su, doğalgaz olmak üzere tüm temel ihtiyaçların ücretsiz olması, sermayenin tekeline geçmiş kamu kaynaklarının yeniden kamulaştırılması ya da sermayenin talanı ve emekçilerin yoksulluğunun derinleşmesi. Bu krizin başka çözümü yok! Krizin faturasını emekçiler ödemeyecek!” dedi.

 

Editör: TE Bilisim