Sayın okurlar;

Hak deyince akan sular durur, hak diyenler mahrum kalmaz. Hak, hakka yardım eder, hak kavinindir. Kısaca ve özetle HAK=KUVVETTİR.

Sayın okurlar;

Bilinmeli ve unutulmamalıdır ki hakkın hukukun olmadığı bir yerde bırakın insanı, dünya yoktur. Dikkat ederseniz, dünyanın kuruluşundan bu zaman kadar adaletin ana gemisi daima terazi olmuştur. Bu hassas gemi, bir gram fazlalığı dahi kendisinde kabul etmez. İşte bu nedenle insanoğlunun en büyük temel taşı haktır, dolayısıyla hukuktur.

Sayın okurlar;

Görenler, bilenler, düşünenler tüm yaşantılarında bu ana ilkeyi baş tacı etmişlerdir. Dolayısıyla, bilgisiz, eğitimsiz kimselerle ne yazık ki bir yere varılmıyor. Burada, tecellisi nedeniyle okuyamayanlara elbette ki bir sözümüz yok, bu bir kader meselesidir. Eğitim öğretim meselesine gelince, bu da çok önemli bir kavramdır. O zaman diyorum ki eğitim, eğitimsizlerin elinde olursa, meseleler bir tornadan çıkar gibi çıkar çünkü torna bir eğitim kabiliyetine haiz olmadığı için kendisine göre çıkartır durur. Aslında, diploma dahi bir yerde eğitim değildir çünkü sıradan üç günlük bir öğretmen tutup da genel müdür yapılmaz. Buna hizmette EMEK, BİLGİ, BECERİ ve TECRÜBELER de eklenecektir. Buradan hareketle, kuralsız en küçük bir aile dahi yönetilmez. POLİTİKADA DA DİNLEME DEĞİL HAKKIN, HUKUKUN İÇİNDE DİK DURMAK MESELESİ ESASTIR. Bu da varoluş ile olur. Nitekim, diplomasız, eğitimsiz, liyakatsız, branşsız, kariyersiz olan akılda, bir başarı beklemek tamamen hayaldir, hayalle de kalmaz, hüsrana davetiye çıkartır. İnsanı insan yapan, toplumu toplum yapan hakkın ve hukukun kurallarıdır. Dünyada hiçbir toplum, basit düşünceler, basit kavramlar veya ayrımcalıklarla yönetilemez. Önemli olan insandır ve onun ortaya koyacağı müspet hizmetlerden gelen politikadır. Ensesini karartan düşünce, ensesinin arkasını, yani muhannet yerini düşündükçe kaşır kaşır durur. Kağnı gölgesinde yürüyen köpek, burası benim gölgem diyorsa bu da yaratılışındaki özelliğinin sonucudur. Milletler, korkusuz ve güven içinde adalet kavramıyla yaşarlarsa orada güzellikler diyarı oluşur. İnsanoğlu biraz düşündüğü zaman doğruyu bulabilir ama illa da (beynime girsin diye sabunla saçlarını köpürterek yıkmasının da) bir anlamı yoktur, ALMAYAN KAFA ZATEN ALMAZ, ZORLAMANIN NE GEREĞİ VAR? BÖYLE İŞLERİN SENİ, BENİ OLMAZ ÇÜNKÜ BU TÜR KONULAR DAHA EVVEL BİLİNEN ŞEYLERDİR.

Sonuç;

Güzellikler diyarı varken, çirkinlikler diyarına giden bir kafada, herkes takdir eder ki tamiri mümkün olmayan, dumura uğramış bir arıza vardır. Yüce Yaratan, herkesi müspet bildiği ve inandığı yoldan ayırmasın.