‘’İnsanın tüm kusurlarından habersiz olmasıdır.’’Sayın okurlar;Kusurlu olmayan, sadece Yüce Yaratan’dır. Bu konuda, 13. yüz yıldan günümüze kadar atalarımız, büyüklerimiz, dedelerimiz, ninelerimiz az laf etmemişlerdir. En basit örneği ile: ‘’ Kusursuz güzel de olmaz.’’ demişlerdir. Aşağıdaki beyitte, bunu doğrular mahiyettedir.Mihr-i hüsnü olsa da gayrin görünür noksanı, O meh-i gurre cebinim nedesem yârimdir. (Salik)Sayın okurlar;Kusursuz yar arayan, yarsız kalır. Ancak, genel bir teamül de odur ki her kim başkasının ayıbını, senin yanında sayıp dökerse, şüphesiz ki senin ayıbını da başkalarının yanında dökecektir. Dolayısıyla, biraz düşünüp, şu cümleyi aklımıza getirirsek, herhalde kişi daha faziletli olur diye düşünüyorum. ‘’Herkes kendi ayıbıyla meşgul olsaydı, başkalarının ayıbını aramaya zaten zaman bulamazdı.’’ İnsanoğlu, kendi kötü işlerinden dolayı, kendisini sorgular ve muahaze ederse o zaman hiç kimse seni ayıplayamaz. Suçsuz filin alnını patlatan, kusurlu akılda, insanlık olmadığı gibi mertlikte yoktur. Kendini alim zanneden, ancak kusurlarıyla yürüyen cahilden uzak kalan, elbette ki Allah’a yakın olur. Mizacın itidali, kusurlarla çamur haline gelirse, ona artık ne efsun ne de ilaç tesir etmez. Şakacı bir şekilde nasıl para kazanılacağını mı arıyorsunuz? Slotun resmi web sitesinde çevrimiçi kumarhanede Lightning Roulette oyunu https://lightningroulettegame.com/tr/. Kusurunu göremeyen ve bu yönden saydırmayı da beceremeyen öğretmenin sınıfında, hem öğretmenle, hem de çocuklar kendi arasında, pek ala uzuneşek oynayabilirler. Birinci kusuru, bilerek yapılan kabahati, hakareti sineye çekmek ise unutmayalım ki bu vaziyet ikinci kusura hakarete davetiye çıkaracaktır. Söz, söz ile saz, saz ile bastırılır. Kabiliyetlere gelince, bunlar talim ile olmaz. Musiki dinleyene, terbiye alana göredir. Yüzü kızarmayan düşünce, allıkla yüzünün kızaracağını zannettiği için aptallığı da beraberinde davet eder. Aslında hiç kimse kusursuz değildir. En iyimiz, en az kusurlu olanımızdır. Kamburunu, dostunun hoş görmesini isteyen, dostunun sivilcelerini de affetmelidir. Başkalarının kusurlarını tartarken, parmakları ile terazinin kefesini bastırmayan insan çok azdır. Bu nedenle, dostunun kusurlarını, ona yalnızken söyle ama başkalarının yanında onu övmeyi de unutma. Kusuru, kendisine söylenmeyen adam, ayıbını hüner sanır. İşlediğimiz suçu, başkasına söyledikten sonra, biz bir yerde unuturuz ama o kişi asla unutmaz. Bizi, ahlaksız insanların kusurlarından daha çok iyi bir insanın kusurları hayrete düşürür. Özetle, başkalarının kusuru, gözümüzün önündedir ancak kendimize döndüğümüz, zaman sırtımızı çeviririz.