Türk Eğitim Derneği(TED) Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu pandemi süreci nedeniyle yüz yüze eğitime devam edilememesi hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Pehlivanoğlu; “İnternet erişimi olmayan yaklaşık 4 milyon çocuğumuz var. Uzaktan eğitim diye adlandırılan şey eğitim değildir, öğretimdir. Umuyorum ki evlatlarımızın geleceği için süratle yüz yüze eğitime geçebiliriz” şeklinde konuştu.

Haber: Tuğra Gülen

Türk Eğitim Derneği, kurumsal değerlerinin ülke genelinde yaygınlaşmasını artırmak ve özel okul sektörünün nitelikli gelişimine katkı sağlamak amacıyla mevcut okullar için Türk Eğitim Derneği Akreditasyon ve Danışmanlık Projesi’ni başlattı. Bu kapsamda yaptığı Bolu’nun nitelikli eğitim kurumlarından Öncü Koleji ile eğitim danışmanlığının basın toplantısının ardından TED Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu Köroğlu Haber’e özel açıklamalarda bulundu. Süratle yüz yüze eğitime geçilmesi gerektiğini ifade eden Pehlivanoğlu okulların sokaktan daha güvenli olduğunu ifade etti.

“UZAKTAN EĞİTİM DİYE ADLANDIRILAN ŞEY EĞİTİM DEĞİL, ÖĞRETİMDİR”

Her yer açıkken okulların kapalı olmasının sebebini anlayamadıklarını belirten Türk Eğitim Derneği Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu; “Pandemi süreci istesek de istemesek de bizi uzaktan öğretim sürecine götürdü. Aslında MEB uzun süredir okullar arası adaletsizliği belli bir adalete taşımak için EBA üzerine çalışıyordu. TRT ile görüşmeleri vardı. Burada belli bir derece bunu sağladılar. Ama EBA’da giriş oranları %40 civarında ve internet erişimi olmayan yaklaşık 4 milyon çocuğumuz var. Bu süreçte YÖK farklı bir şekilde üniversitelere bıraktı. Uzaktan eğitim diye adlandırılan şey eğitim değildir, öğretimdir. Eğitim sosyal, psikoloji gibi daha birçok faktörleri içine alır. Bu süreçte yeni bir aşamaya geçiyoruz. Türk Eğitim Derneği olarak biz kamuoyunda her yer açıkken okulların kapalı olmasının sebebini anlayamadığımızı belirttik. Bizce 31’inde bunun başlanması gerekirdi. MEB her türlü senaryoyu çalıştı. Çok büyük ihtimalle anaokulu, 1-2, 8-12’ler ve belki belli illerde kovidin durumuna göre tamamen açılmaya dönülecek. Diğerlerinde ise hibrit model yani 2 gün okula gelip 2 gün gelmeme modeli ortaya konacak. Süratle yüz yüze eğitime geçmek mecburiyetindeyiz. Çünkü bu 61 gün artı yaz artı 1 aylık eğitimi topladığınız zaman bir neslin 1 yıllık kaybı olacaktır. Aslında ölçümlemelere baktığınız zaman Türkiye’de ortalama 11,8 yıllık bir eğitim var. Ölçümlemelerde bunun eğitim karşılığı 8,3 yıldır. 1 yılı da kaybettiğinizi düşünürseniz Türkiye’deki neslin ortalama eğitim süreci, kazanım alma süreci 7 küsur yıllara inecektir. 21.yüzyılda teknolojik devrimi yaşadığımız bir süreçte bu bir neslin üretkenliği açısından çok büyük risktir” ifadelerini kullandı.

“OKUL SOKAKTAN DAHA GÜVENLİDİR”

Bu süreçte sokağa çıkan çocukların okullarda daha güvende olacaklarını ifade eden Pehlivanoğlu; “Yüz yüze eğitime geçerken bir şeye daha dikkat etmemiz gerekir. Velilerimize çocuklarınızı okula gönderirseniz çocuklarınız hasta olur ve hasta olduktan sonra yaşamsal sorunlar olur gibi bir algı oluşturuldu. Bu çok yanlıştır. Böyle bir veri yok. ABD verilerine göre 15 yaş altındakilerin hastalanma oranı %1, kronik hastalarda ise %0,04’lük bir yaşam riski olduğu söyleniyor. Dünya Sağlık Örgütü 10 yaş altında hastalanma ve bulaştırmayla ilgili bir veri bulamadıklarını söylüyor. Dolayısıyla çocukların bir yaşamsal ve hastalanma riskleri yoktur. Tabii ki çocuklar dışarıdan bunu alabilirler. Özellikle 15 yaşın hafif bir grip gibi atlattığını çok net biliyoruz. Göndermediğimiz çocuklar nerede? Çalışan anne ve babalar büyükanne ve büyükbabalara bırakıyor. Çocuklar dışarı çıkıyor, kimle oynadığı belli değil, herkes sarmaş dolaş ve eve gelip büyükanne ve büyükbabalarla bir araya geliyor. Çocuklardan alan veriler oluşmaya başladı. Biz TED olarak şunu iddia ediyoruz: Okul sokaktan daha güvenlidir. Tabii ki belli vakalar olacaktır ki şu anda da var bu vakalar. Ama bu yönetilemeyecek bir süreç değildir. Umuyorum ki evlatlarımızın geleceği için süratle yüz yüze eğitime geçebiliriz” diye konuştu.

 “BAZI VELİLER ÇOCUKLARIN PSİKOLOJİK VE SOSYAL KAYBININ FARKINDA DEĞİL”

Son olarak bu sürecin öğrencileri psikolojik ve sosyal açıdan negatif etkilediğinin altını çizen Pehlivanoğlu; “Y ve Z neslinin biz yetişkinlere göre avantajları var. Onlar bilgisayar ve sosyal medya üzerinden arkadaşlıklarını götürebiliyorlar. Aslında ebeveynler çok daha fazla etkilendi. Ama Y ve Z neslinin bir dezavantajı var: Çabuk sıkılıyorlar, yasağa karşı isyancılar. Bu kuşaksal bir özellik. Onun için çocuklar da aslında okullarını ve arkadaşlarını özlediler. Özellikle 15 yaş altı çocukların velileri çocuklardan daha fazla okulları özlediler. Bazı veliler ben çocuğumu evde tutuyorum düşüncesinde ama çocuğun psikolojik ve sosyal kaybının farkında değiller. Sağlık olarak onu bir kutunun içine koyup koruduğunu düşünüyor aslında koruyamıyor. Çünkü çocukların aynı ülkelerde olduğu gibi bu süreçte başladı bu. Tehlikeli olan şey ekonomik ve psikolojik çıktılardır. O psikolojik ve ekonomik çıktıları toplamanız pandemi sürecindeki kayıplarınızdan çok daha büyük sıkıntılar oluşturur. Çocuklar için de bu geçerlidir. Ama çocuklar hızlı adapte olurlar. Hızlı bir şekilde sürece girebilirler. Ama buradaki dezavantajlı gruplar çok önemli. Erişim hakkı olmayan çocuklarımız çok önemli.           Engelli çocuklarımız çok önemli. 15 yaş altındaki çocuklarımız çok önemli” dedi.

Editör: TE Bilisim