Bolu Kadın Platformu üyeleri tarafından kadına yönelik şiddetin artması ve fiziksel, psikolojik, cinsel işkenceye maruz kalan kadınların sesi olarak Bolu’da etkinlik düzenlendi, duyarlılığı arttırmak için Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na çağrı yapıldı. Platformu üyeleri, Öz savunma yaptığı için tutuklanan kadınların da serbest bırakılmasını istediler.

Haber: Ali Çağrı Demirtaş

Türkiye’de kadına karşı şiddet, cinsel saldırı ve tacizin giderek artması nedeniyle kadınlar da kendilerini savunmak için çeşitli yöntemler geliştiriyor. Bunlardan biri de şiddete karşı meşru savunma hakkını kullanmak yani öz savunma.  5 Mart Cuma günü İzzet Baysal Caddesi İzzet Baysal Anıtı önünde toplanan Bolu Kadın Platformu üyeleri, İstanbul Sözleşmesinin kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında kabul edilen, uluslararası bir sözleşme olduğuna dikkat çekerek; “İstanbul Sözleşmesi uygulansın, bu şiddet son bulsun!” vurgusu yaptılar.

“İNTİHAR DENİLEREK ŞÜPHELİ ÖLÜMLER YAŞANIYOR!”

Bolu Kadın Platformu adına basın açıklaması yapan Eğitim Sen Bolu Sekreteri Ceren Can Perçin, her gün en az 4 kadın katledildiğine işarete ederek; “Kadınlar en yakınlarındaki erkekler tarafından fiziksel, psikolojik, cinsel şiddete uğruyor, intihar denilerek son derece şüpheli ölümlerle yaşamları çalınıyor” dedi.

“ETKİN MÜCADELE YÜRÜTÜLMEMESİ ŞİDDETE VE KATLİAMA ZEMİN HAZIRLIYOR”

Perçin, İstanbul sözleşmesinin etkin bir şekilde kullanılmasını talep ederek; “Kadına yönelik her türlü şiddet ve katliama karşı etkin bir mücadele yürütülmemesi, şiddetin ve katliamın faillerine yönelik etkin soruşturma yürütülmemesi, soruşturmanın çoğu durumda hiç başlatılmaması ve faillerin salıverilmeleri şiddete, katliamlara adeta zemin hazırlıyor.

“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’Nİ ETKİN KILMAK İSTİYORUZ”

Kadınlar olarak katledilmeden, şiddete maruz kalmadan yaşamak istiyoruz. Bunun için de 6284 sayılı yasanın ve bu yasanın uygulamasının teminatı olan İstanbul Sözleşmesi’nin etkin bir şekilde uygulanmasını talep ediyoruz” diye konuştu.

“ÖZGÜR VE KORKUSUZ YAŞAMAK İSTİYORLAR”

“İstanbul Sözleşmesi etkin uygulansaydı Antalya’da Melek İpek, Mersin’de Alime Toprak, Ankara’da Nimet Aygün her gün şiddet ve işkence görmeden çocuklarıyla daha özgür ve korkusuz yaşıyor olacak, cezaevini hiç tanımayacaklardı” diyen Ceren Can Perçin; “Melek İpek’in 12 yıllık evliliği boyunca ona ve çocuklarına ağır şiddet uygulayan, “polise gidersen çıkar çıkmaz seni de çocukları da öldürürüm” diyen Ramazan İpek’in cesaret bulduğu yer, cezasızlık politikası, İstanbul Sözleşmesi’nin tartışmaya açılması, kadın düşmanı söylemlerin, kadın katillerinin cezasız kalmasıdır. Koruma kararlarına rağmen onlarca kadının katledilmesinin arkasında da cezasız kalacağına duyulan “güven” vardır” ifadelerini kullandı.

“YAŞAMAK İÇİN ÖLDÜRÜYORLAR”

Perçin, devletin kadınlara ve çocuklara güvenli bir yaşam sunması gerektiğinin altını çizerek; “Kadınları yaşamak için öldürmeye mahkum eden de bu cezasızlık, korumasızlık ve hukuksuzluktur.

“SIĞINMA EVLERİ YETERLİ SAYIDA OLMALIDIR”

Devlet, şiddeti önlemek, şiddete maruz kalan kadınların yaşamlarını korumak, yeterli sayıda sığınma evi ve kadınlar için sosyal politikalar geliştirmek zorundadır.

“DEVLET SORUMLULUK ALMALIDIR”

Çocuklara ve kadınlara güvenli bir yaşam sunması gereken devlet artık bu şiddetin sorumluluğunu almalı, şiddeti önlemek için üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir!

“ÖZ SAVUNMA HAKTIR”

Öz savunma hakkını kullanan tüm kadınlarla birlikte Melek İpek, Alime İpek, Nimet Aygün tahliye edilmeli, kendilerine ve çocuklarına devlet tarafından derhal güvenli bir mekan sağlanmalı, fiziksel ve psikolojik tedavileri üstlenilmeli, bütün ihtiyaçları karşılanmalıdır. İstanbul Sözleşmesi uygulansın, bu şiddet son bulsun!” şeklinde konuştu.

Editör: TE Bilisim