TMMOB Bolu İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Erol Perçin, bilirkişi raporunu hatırlatarak Köroğlu Dağı Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi’nin 38 bin hektara düşürülen “Koruma” bölgesine ilişkin bilgiler verdi. Bölgede rant girişim olduğunu ileri süren Perçin, “Bir avuç azınlığın geleceği yok etmemesi için mücadeleci olacağız” dedi.

HABER: ASLI AKIŞ

Bolu Köroğlu Dağı Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi olarak adlandırılan alan, 51450 hektarlık alanı kapsayacak şekilde 2015 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile ilan edilmişti. TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi tarafından bahse konu alanın iptaline yönelik açılan dava neticesinde bilirkişi raporlarında belirtilen olumsuzluklar dikkate alınmadan sadece doğu sınırının bir bölümü ile Karacasu Beldesi çevresinin bir bölümü proje harici bırakılmış ve yeni alan 38848 hektara yani yaklaşık olarak Abant Gölü’nün 310 katına kadar düşürülmüştü.

TMMOB Bolu İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Erol Perçin, projenin herhangi bir bilimsel veri olmadan birileri tarafından kamuoyunu yanıltarak açıklamalar yapıldığına dikkat çekti. Perçin; “Yakın zamanda kamuoyunu yanıltan ve ilgili projeyi herhangi bir bilimsel mesnet olmadan olumlayan kimi açıklamalar nedeniyle halkımızı bilgilendirmek adına Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Bolu İl Koordinasyon Kurulu olarak açıklama yapmak gereği duymaktayız” dedi.

“BÖLGENİN EKOLOJİK DEĞERLERİ VE ÖNEMLİ DOĞA ALANLARI ARAŞTIRILMAMIŞTIR”

38 bin hektara düşürülen “Koruma” bölgesini kapsayan yerleri de aktaran Perçin; “Bolu Karacasu, Dörtdivan, Seben, Kıbrısçık ilçelerine ait alanlar ile Aladağ göleti, Taşlıyayla göletini içine alan bu planda 8 adet köy, 20’si tescilli 60’dan fazla mera ve yayla bulunmaktadır.

Yine plana konu belirlenen son alan tayini nesnel bir referans gözetilmeden; nehir, akarsu, vadi yatakları, tarımsal alan kullanımı, eğim ve yükselti durumları değerlendirilmeden yapılmıştır. Tüm bölgenin sadece turizm kullanımı için planlanması düşünülmüş; bölgenin ekolojik değerlerinin, önemli doğa alanlarının, habitatların sürdürülebilirliği araştırılmamıştır” şeklinde konuştu.

PERÇİN, BİLİRKİŞİ RAPORUNU İŞARET ETTİ

Bilirkişi raporunda yer alan ifadeleri de paylaşan Erol Perçin; “Bilirkişi heyeti incelemelerinde bölgenin biyoçeşitliliği ve ekolojik değerlerinin dikkate alınmamasını eksiklik olarak değerlendirmiştir. Bilirkişi raporunda projenin bu şekilde devam etmesi bölgede bulunan alpin çayırlar, yaşlı orman, Peygamber çiçeği, mercanköşk, Bolu Civanperçemi gibi birçok endemik bitkinin ve Boz ayı, Vaşak, Karaca, Kızıl Geyik gibi birçok yabani canlı yaşamının yok olmasına neden olacağı ifade edilmiştir.

Sembolik olarak daraltılmış söz konusu alan planı; ulusal ve uluslararası nitelikte hizmet verebilecek doğa ve kış sporları turizm merkezinin oluşturulması, başta kış turizmi olmak üzere turizmin 12 aya yayılmasını sağlamaya yönelik kongre turizmi, gastronomi turizmi, doğa ve yayla turizmi vb. amaçla yakın zamanda ihaleye açılmış, kimi kurumlarca yapılan açıklamalarda çeşitli güzellemelere Bolu halkı nezdinde makul ve makbul kılınmaya çalışılmıştır. Diğer taraftan neredeyse sır gibi tutulan plana ait ihale teknik şartnamesi incelendiğinde bilimsel gerçeklikten uzak, “sözde” amacına riayet eden hiçbir somut verinin yer almadığı sınırsız rant koşullarının resmedildiği yeni bir tablo karşımıza çıkmaktadır.” diye konuştu.

“DEVLET ORMANI SAYILAN SÖZ KONUSU ALANIN YAPILAŞMAYA AÇILMASI ACİLEN DURDURULMALI”

TMMOB Bolu İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Erol Perçin, doğal yaşam alanlarının korunması ve geleceğin yok olmasına müsaade etmeyeceklerinin altını çizerek; “Bugün halkımız elektrik faturalarını nasıl ödeyeceğim diye düşünürken, en temel gıda ihtiyaçlarını temin etmek derdindeyken, iki-üç asgari ücret karşılığı bedelle bir ailenin sadece akşam yemeğini fatura edecek bir avuç azınlığın kar hırsı ne bilimle ne teknikle ne de vicdanla alakalı değildir. Kaldı ki bu hırsın temeli yaşam alanlarımızı yani ciğerlerimizi yok etmekle denktir.

Anayasa’nın 169. Maddesine aykırı olarak, Devlet ormanı sayılan söz konusu alanın yapılaşmaya açılması acilen durdurulmalı, tanımında geçen ve “Koruma” ile ilgisi olmayan bu çalışmanın derhal sonlandırılması gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki böylesi bir ormanlık alanı barındırmamakla birlikte, tüm bilimsel saiklerin karşısında ifade edilen Kanal İstanbul projesinin etki alanı bile 28 bin hektardır.

“BİR AVUÇ AZINLIĞIN KENTİMİZİN GELECEĞİNİ YOK ETMEMESİ İÇİN MÜCADELECİ OLACAĞIZ”

Bizler bu ülkenin mühendisleri, mimarları, şehir plancıları olarak; tarımsal sürdürülebilirlik, doğal yaşam alanlarımızın korunması, geleceğimizin yok edilmemesi için kentin tüm paydaşlarıyla, halkımızla birlikte süreci takip edeceğimizi kamuoyuna sunar, bir avuç azınlığın kentimizin geleceğini yok etmemesi için mücadeleci olacağımızı bir kez daha hatırlatırız” ifadelerini kullandı.

 

 

Editör: TE Bilisim