Eğitim-Sen Bolu Şube Başkanı Zehra Kulalı Gezici, tüm dünyayı etkisi altına alan korona virüs salgını sürecinde okulların eğitime hazır olup olmadığıyla ilgili açıklamada bulundu. Gezici, uzaktan eğitim süreci, okullardaki fiziksel koşullar, salgınla mücadelede hijyen koşulları ve öğretmenlerin gelir kaybı yaşadıklarına dikkat çekerek önerilerde bulundu.

HABER: Ömer Çetinaslan

Eğitim-Sen Bolu Şube Başkanı Zehra Kulalı Gezici, sendika üyeleri ile bir araya gelerek Türkiye’de okulların fiziki donanım ve alt yapısının yetersiz olduğunu söyledi ve “Yeni derslik ve okul ihtiyacı ortadayken, öğretmen açığı giderilmemişken seyreltilmiş sınıf uygulamasını nasıl yapacaksınız?” diyerek Milli Eğitim Bakanlığına seslendi.

“SÜRECİN OLUMSUZ ETKİLERİ SÜRMEKTEDİR”

Eğitim-Sen Bolu Şube Başkanı Zehra Kulalı Gezici, Kovid-19 salgınının yaşamın tüm alanlarını olumsuz etkilediğine dikkat çekerek, “Kovid-19 salgını dünyada ve ülkemizde bütün hızla yayılmaya devam ederken, sağlık, eğitim ve çalışma yaşamı başta olmak üzere toplumsal yaşamın bütün alanlarını olumsuz etkilemeye devam etmektedir. Dünya genelinde bütün eğitim kademelerinde bir buçuk milyarın üzerinde öğrencinin eğitim yaşantısı pandemiden kaynaklı olağan akışının dışına çıkmış, eğitim alanında da bir kriz yaşanmaya başlanmış, geleneksel yüz yüze eğitim ortamlarından zorunlu olarak uzaklaşılmıştır. 2020-2021 eğitim öğretim yılında okul öncesi ve birinci sınıf öğrencileri için yüz yüze gerçekleşecek eğitim seyreltilmiş olarak 21 Eylül tarihinde başlayacaktır. Diğer kademelerdeki eğitim “uzaktan eğitim” yolu ile sürdürülecektir. Eğitim sürecinde yaşanan zorunlu boşluk ‘uzaktan eğitim’ uygulamaları ile kapatmaya çalışılsa da, yaşanan sürecin eğitim emekçileri, öğrenciler ve veliler üzerindeki olumsuz etkileri artarak sürmektedir. Bugün okulların açılıp açılmaması ile ilgili yürütülen tartışmaları takip eden herkes, ülkemizde salgının geldiği aşamayı ve eğitim-öğretim süreçlerine yönelik olası etkilerini kaygıyla takip etmektedir” diye konuştu.

“UZAKTAN EĞİTİM VAR OLAN EŞİTSİZLİKLERİ DAHA DA DERİNLEŞTİRECEK”

Gezici, uzaktan eğitim ile öğrenciler arasındaki ekonomik eşitsizliğin daha da artacağını ifade ederek, “Eğitim Sen olarak sürecin başından itibaren eğitimin gerekli tedbirlerin alınarak bir an önce yüz yüze devam etmesi gerektiğini ısrarla vurgularken, salgının başlamasından 6 ay geçmesine rağmen hala her hangi bir somut tedbir alınmadığını görüyoruz. Yine; uzaktan eğitimin var olan eşitsizlikleri daha da derinleştireceğini, uzaktan eğitim araçlarına sahip olmayan, internet erişim sıkıntısı yaşayan öğrencilerimize uzaktan eğitimin çok uzak olduğunu ve eğitim hakkından mahrum olduklarını biliyoruz. Sendikamızın gerçekleştirdiği Uzaktan Eğitim Çalıştay raporunda; öğretmenlerin % 93,8‘nin uzaktan eğitimi verimli bulmadığını, öğrencilerin de ancak % 15’nin canlı derslere katıldığı belirtilmiştir. Uzaktan eğitim araçlarına sahip olmayan öğrencilerimizin sayısı MEB ‘ e göre 1 milyonun üzerinde. Ancak UNİCEF’e göre rakam çok daha yüksek her üç çocuktan biri uzaktan eğitime ulaşamıyor. EBA alt yapısının yetersizliği, içeriklerin uygunsuzluğu, uzaktan eğitime uyarlanmayışı ve hazırlıksızlık bu vahim tabloyu ortaya koyuyor maalesef.

“OKULLARIN TAM GÜVENLİ OLARAK AÇILMASI GEREKLİ”

Eşitsizliklerin derinleştiği eğitimin kamusal bir hak olmaktan çıkıp ayrıcalığa dönüştüğü bu süreçte en büyük endişelerimizin birisi de okul terklerinin artmasıdır. Bu nedenle; karar alıcıların algı yönetimi yapmasını değil süreci yönetecek irade göstermesini bekliyoruz. Yüz yüze eğitime geçilmesi için salgının belirli oranda bastırılması, sosyal hareketliliği azaltacak tedbirler almasını, okullarda sağlık riski oluşmasını engelleyecek gerekli tüm önlemlerin alınmasını ve okulların tam güvenli olarak açılması gerektiğini ısrarla vurgulamaktayız.  MEB, yaptığımız tüm uyarılara rağmen hala ne yüz yüze eğitim için ne de uzaktan eğitim için öğrenci ve velilerin endişelerini giderecek, güven verici somut bir adım atmamış ve açıklama yapmamıştır” şeklinde konuştu.

“UZAKTAN EĞİTİME ERİŞİMDE ÇOK CİDDİ SIKINTILAR YAŞANIYOR”

Özel okullarda 8. ve 12. sınıf öğrencilerinin yüz yüze eğitime başladığını söyleyen Gezici, “MEB, okulların eğitim öğretime hazır hale getirilmesi konusunda sorumluluk almaktan ısrarla kaçınırken, bütün sorumluluğu eğitim emekçilerinin, öğrencilerin ve taahhütname ile velilerin üstüne yıkmak istemesini kabul etmediğimizi kamuoyu ile paylaşmak isteriz. Sağlıkla ilgili gerekli önlemlerin alınması için gerekli adımlar atılmadan, yeterli altyapı hazırlıkları yapılmadan, eğitimin güncel ihtiyaçları açısından ek bütçe talepleri yerine getirilmeden atılacak her adım, sadece eğitim emekçileri ve öğrencilerimiz açısından değil, tüm ülke açısından salgın riskinin daha da büyümesine neden olacaktır. Türkiye'de okulları açmayı planlarken, özel okul ve devlet okulları için farklı uygulamaların gündeme gelmesi, okullar ve öğrenciler arasındaki eşitsizliği daha da derinleştirecektir. Uzaktan eğitime erişimde çok ciddi sıkıntılar yaşanırken, öğrencilerin uzaktan eğitime erişimini sağlayacak hazırlıklar yapılmadan atılacak her adımın mevcut eşitsizliği daha da derinleştirmesi kaçınılmazdır. Bazı özel okullarda 8. ve 12. sınıflarda yüz yüze eğitime başlamıştır. Özel okullar yüz yüze eğitime geçerken, MEB’in gerekli hazırlıkları yaparak bunu başaramaması kabul etmek mümkün değildir” sözlerine yer verdi.

“TÜRKİYE’DE OKULLARIN FİZİKİ DONANIM VE ALT YAPISI YETERSİZDİR”

Gezici, okullarda fiziki donanın ve alt yapısının yetersiz olduğuna dikkat çekerek; “İktidar ve MEB salgın karşısında sürekli hazır olduklarını, gerekli önlemleri aldıklarını iddia ederken, okulların açılmasına sayılı günler kala hangi somut önlemlerin alındığı belli değildir. Türkiye’de okulların fiziki donanım ve alt yapısı uzun süredir yetersizdir. Eğitime ayrılan bütçenin yetersizliği okul yatırımlarına pay ayrılmasını her geçen gün imkânsız hale getirmektedir. Okullaşma politikalarıyla veli ve öğrencilerin en fazla tercih ettiği akademik liselerin kapasitelerinin üzerinde öğrenci almak zorunda kaldığı, okullarda kütüphane ve laboratuvarların dahi derslik yapıldığı sınıf mevcutlarının 50 öğrencinin üstünde olduğu okullarımız mevcut. Yeni derslik ve okul ihtiyacı ortadayken, öğretmen açığı giderilmemişken seyreltilmiş sınıf uygulamasını nasıl yapacaksınız? Okullarımızın önemli bir bölümünde yardımcı personelimiz maalesef yok, temizlik sorunları dahi çözülmemiştir. Okulların açılmasında 18 milyon öğrencinin yararını, fiziksel ve ruhsal durumunu, eğitim emekçilerinin ve velilerin endişelerini mutlaka göz önünde bulundurmak gerekmektedir” diye konuştu.

“OKULLARDA FİZİKSEL MESAFE VE HİJYEN PLANLAMASI YAPILMALI”

Zehra Kulalı Gezici, okullar açılmadan önce planlama yapılmasının altını çizerek; önerilerini paylaştı. Gezici;  “Öğrencilerin eğitim ve yaşam hakkı bir bütündür. Öğrencilerin, eğitim ve bilim emekçilerinin sağlığını, yaşamını güvenceye almadan eğitim hakkının güvenceye alınması mümkün değildir. Öğrencilerin okula gelip giderken kullandıkları ulaşım araçları önemli oranda sağlık riski oluşturmaktadır. Bu riski ortadan kaldırmak için öğrencilerimiz ve bütün eğitim emekçileri için ücretsiz servis olanağı sağlanmalıdır. Okullar açılmadan önce fiziksel mesafe ve hijyen planlaması yapılmalıdır. Devlet okullarında bir sınıfta en fazla 12 öğrenci olacak şekilde düzenleme yapılmalıdır.

“KÖY OKULLARI EĞİTİME AÇILMALIDIR”

Taşımalı eğitime son verilerek, köy okulları yeniden eğitime açılmalıdır. Atıl kamu binalarında düzenleme yapılarak buralardan derslikler oluşturulmalıdır. Okulların çoğunda temizlik ve hijyen sorunu yaşanmaktadır. MEB’ nın bu sorunları ortadan kaldırmak için kaynak ayırmaması ve okulların da kendi bütçesi olmadığı için bu konularda sorunlar yaşanması kaçınılmazdır. Eğitimin ihtiyaçlarının karşılanması için ek bütçe oluşturulmadan atılacak her adımın riski daha da büyütmekten başka bir sonuç vermeyeceği bilinmelidir. Eğitim kurumlarının bütün ihtiyaçları salgın koşullarına göre yeniden güncellenmeli ve bu ihtiyaçların giderilmesi için ek bütçe oluşturulmalıdır. Bütün eğitim kurumlarında sağlık birimleri oluşturulmalı, yeterli sayıda doktor ve hemşire görevlendirilmelidir. Bütün eğitim kurumlarının maske, dezenfekten, temizlik ve hijyen malzemeleri ücretsiz karşılanmalıdır.

“EĞİTİM EMEKÇİLERİNE VE ÖĞRENCİLERE ÜCRETSİZ TEST VE AŞI YAPILMALIDIR”

Okullarda temizlik ve hijyen işlerinde çalışacak personel açıkları kadrolu atama ile karşılanmalı,  hijyen ve salgınla mücadele konusunda eğitim almaları sağlanmalı ve salgına karşı koruyucu ekipmanla donatılmaları sağlanmalıdır. Bilim insanlarının önerileri doğrultusunda okulların yüz yüze açılmasına karar verilmesi durumunda eğitim emekçilerine ve öğrencilere ücretsiz test ve aşı yapılmadır. Uygun koşullar sağlandığında yüz yüze eğitim için önemli oranda öğretmen ihtiyacı olacaktır. Yeterli sayıda öğretmen ataması kadrolu, güvenceli olarak yapılmalıdır. Öğrencilerimize ve öğretmenlere uzaktan eğitim için gerekli internet, teknik destek, bilgisayar veya tablet ücretsiz olarak verilmelidir” dedi.

“GELİR KAYBI EK ZAM YAPILARAK KARŞILANMALIDIR”

Eğitim-Sen Bolu Şube Başkanı Zehra Kulalı Gezici, kurların yükselmesi ve pandemi nedeniyle öğretmenlerin gelir kaybı yaşadığına vurgu yaparak, “Pandemi sürecinin ekonomik kriz koşullarını daha da derinleştirmesi, sadece sağlığımızı kaybetme riskini arttırmamış, aynı zamanda bizler açısından ciddi hak kayıplarını gündeme getirmiştir.  Türkiye ekonomisinde son yıllarda, özellikle geçtiğimiz birkaç ay içinde yaşananlar, döviz kurları ve altın fiyatlarındaki ani yükselişler ve TL’deki aşırı değer kaybı, enflasyonun çift hanelerin üzerinde seyretmesi vb. gibi nedenler, sayıları bir milyonu aşkın biz eğitim ve bilim emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarını ciddi anlamda olumsuz etkilemiştir. Emeğimizin karşılığı olarak aldığımız maaşla geçimimizi sağlamamız her geçen gün daha da zorlaşmaktadır. Maaşlardaki erime, sadece son 10 yılda 9. derecenin 1. kademedeki bir öğretmenin maaşında dolar bazında 407 ABD Doları(3.044 TL),  altın bazında 7 çeyrek altın düzeyinde gerçekleşmiştir. Sadece bu veriler bile son on yılda satın alma gücümüzdeki azalmanın boyutlarını ortaya koymaktadır. Maaşlarımızda yaşanan bu gelir kaybı mutlaka ek zam yapılarak karşılanmalıdır. Maaşlarımızda yaşanan erime yetmiyormuş gibi, MEB’in eğitimin bütün yükünü öğretmenlere yıkmak istemesi, öğretmenleri fiilen ek ders alamaz hale getirmiştir. Üstelik uzaktan eğitimin bütün yükünü çeken öğretmenler dijital ortamda canlı ders anlatırken, yüz yüze eğitim sırasında yaptığı hazırlıktan çok daha fazlasını yaptığı düşünüldüğünde, öğretmenlerin emeğinin ısrarla görünmemesi ve sürekli değersizleştirilmesi kabul edilemez” şeklinde konuştu.

“BİRLİKTE MÜCADELEYE ÇAĞIRIYORUZ”

Gezici son olarak, öğretmenleri ve eğitim çalışanlarını birlikteliği davet ederek, “Bizler; Türkiye’nin dört bir yanında fedakârca görev yapan öğretmenleri, eğitim ve bilim emekçileri olarak; mesleğine ve haklarına yönelik saldırılarla birlikte, eğitim emekçilerinin ve öğrencilerimizin başta sağlık hakkı olmak üzere tüm öğrencilerimizin kamusal eğitim hakkı için tüm topluma çağrı yapıyoruz. Çocuklar bizim ortak geleceğimizdir. Nitelikli eğitim bu ülkenin ortak geleceğine yapılan en büyük yatırımdır. 80 milyonun yarattığı tüm değerlerin, ülkenin yeraltı, yer üstü zenginliklerinin bir avuç yandaşa, sermaye peşkeş çekilmesine, ekonomik krizin faturasının sırtımıza yıkılmasına karşı birlikte mücadele etmeye, haklarımıza ve geleceğimize birlikte sahip çıkmaya çağırıyoruz. Yaşadığımız tüm olumsuzluklara rağmen mesleğimize, ekmeğimize, geleceğimize ve öğrencilerimizin eğitim hakkına yönelik saldırılara, eşitsizliklere, hukuksuzluklara karşı; eşit özgür ve onurlu bir gelecek mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizi tüm kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz” ifadelerine yer verdi.

Editör: TE Bilisim