Hükümetin zam oranını “ Taleplerimizden Vazgeçmiyoruz”, “Satış Sözleşmesini Kabul Etmiyoruz" yazılı pankart açarak protesto eden KESK; “20 Milyonluk devasa bir kitleye sefalet, yoksulluk, güvencesizlik dayatan bu mutabakatı kabul etmiyoruz” mesajı verdi.

Haber: Aslı Akış

Hükümet ile yetkili sendikanın anlaştığı zam oranına tepkiler sürüyor. Bu kapsamda İzzet Baysal Caddesi İzzet Baysal Anıtı önünde açıklama yapan KESK bileşenleri yapılan zam oranını kabul etmediklerini sloganlar atarak bir kez daha yineledi.

“ÖLÜMÜ GÖSTERİP SITMAYA RAZI ETME MUTABAKATIDIR”

Grup adına açıklamayı yapan KESK Bolu Şube Dönem Sözcüsü Serdar Koçyiğit, toplu sözleşme görüşmelerinin ürünü olan mutabakatın ‘ölümü gösterip sıtmaya razı etme’ mutabakatı olduğuna dikkat çekerek;  “Günlerdir bizden adeta kaçırılan kapalı kapılar ardında yapılan görüşmelerin ürünü mutabakatın adı, ölümü gösterip sıtmaya razı etme mutabakatıdır. KESK olarak hükümetin 12 Ağustosta yaptığı ilk teklifine ilişkin basın toplantımızda varılan mutabakatın içeriğine ilişkin önemli tehlikeye dikkat çekmiştik. Yıllardır birikmiş hiçbir temel sorunumuzu çözmeyen 1-2 puanlık maaş artışları ve sonraki yıllara ertelenen vaatlerle cilalanan bir teklifin mutabakatla sonuçlanmasının çok güçlü bir ihtimal olduğunu ifade etmiştik. Ne yazık ki 23 Ağustos’ta varılan mutabakatla ortaya çıkan tablo tam da budur” diye konuştu.

“KAMU EMEKÇİSİ VE EMEKLİSİ BİR OLDUBİTTİ DURUMU İLE KARŞI KARŞIYA BIRAKILMIŞTIR”

5.5 milyon kamu emekçisi ve emeklisinin “oldubitti” durumu ile karşı karşıya bırakıldığına vurgu yapan Koçyiğit;  “Ne çalışma bakanlığı yetkilileri ne de masada yetkili sıfatıyla oturan konfederasyon ve sendikalar kapalı kapılar ardında yürütülen müzakerenin içeriği hakkında 11 gün boyunca tek bir cümle dahi etmemiştir. 5.5 milyon kamu emekçisi ve emeklisi bir oldubitti durumu ile karşı karşıya bırakılmıştır. Bu durum bile tek başına 5.5 milyon kamu emekçisine ve emekliye verilen değeri ortaya koymaktadır. Hükümetin 12 Ağustosta yaptığı ilk teklifin 2022 yılı için sadece 1 puan, 2023 yılı için ise 2 puan yani toplamda 3 puan artırıldığı mutabakat büyük kazanım, bir başarı gibi sunulmaktadır.  Masaya yetkili sıfatı ile oturanlar bu dönem ortak hareket ettikleri konfederasyon 2022 içi % 21 maaş artışı artı % 3 refah payı artı 600 TL önceki dönem kaybı talep etmiştir. Yani 2022 yılı için % 39 maaş artışı talep etmiştir. Buna karşın 2022 yılı için 6 şar aylık dilimler halinde % 5 artı % 7 maaş artışına imza atmıştır. Yine 2023 için %17 maaş artışı artı %3 refah payı teklifine karşılık 6 şar aylık dilimler halinde %8 artı %6 oranında imza atılmıştır. Kısacası 2 yıl için toplamda %67.2 maaş artışı teklif eden yetkili konfederasyon 2 yıl için toplamda 26 oranına imza atmıştır.” İfadelerini kullandı.

“EN AZ 1 YILIMIZ ÇALINDI”

Serdar Koçyiğit, teklif ve varılan mutabakat arasında 2 yıl için toplamda 41 puan farkı bulunduğunun altını çizerek; “Bunun anlamı 5.5 milyon Kamu emekçisi ve emeklinin en az 1 yılının çalınmasıdır. Buna rağmen sanki büyük bir lütufmuş gibi 6 şar aylık dönemlerde enflasyon farkının oluşması durumunda söz konusu farkın maaşlara yansıtılacağı ifade edilmiştir.  Öte yandan refah payı talebi görmezden gelinmiştir. Bunun yerine halihazırda sadece sendika üyesi kamu emekçilerini yararlandığı 3 ayda 135 TL tutarındaki toplu sözleşme ikramiyesi 265 TL artırılarak 400 TL ye çıkarılmıştır. Söz konusu artıştan sendika üyesi olamayan kamu emekçileri, örgütlenme düzeyi %1’in altında kalan sendikalara üye kamu emekçileri ve emekliler yararlanamayacaktır. Kısacası 4 milyona yakın geniş bir kitle toplu sözleşme ikramiyesinden yararlanamayacaktır. Dolayısıyla toplu sözleşme ikramiyesindeki artışın refah payı talebiyle kıyaslanması veya refah payı vermiyoruz ama toplu sözleşme ikramiyesini artırdık denmesinin bir anlamı yoktur” şeklinde konuştu.

“3600 EK GÖSTERGE TALEBİ SUYA YAZI YAZILMIŞTIR”

Mutabakatın sunumunda 3 yıl önce bizzat cumhurbaşkanı tarafından verilen 3600 ek gösterge sözü hakkında “toplu sözleşme dönemi içinde yapacağımız çalışmaları meclise yasa haline getirilmek üzere göndereceğiz” denildiğini ifade eden Koçyiğit;  “Yıllardır kadro bekleyen bugün sayıları 500 bini aşan sözleşmeli personel konusu ise 3+1 sistemi üzerinde çalışacağız gibi net olamayan köşeli vaatlerle geçiştirilmiştir. Kısacası 3600 ek gösterge ve sözleşmeli personel konularında yine suya yazı yazılmıştır. Milyonların beklentisi önümüzdeki dönemin seçimlerinin yatırımı olarak bilinmez bir tarihe ertelenmiştir.  Durum ortada olmasına rağmen çalışanlarımızı enflasyona ezdirmedik ezdirmeyeceğiz nutukları atılmıştır. Türkiye pandemi döneminde dünyada vatandaşlarına en az yardım eden ülkelerin başında gelmesine rağmen sefalet oranındaki artışlara gerekçe olarak pandemi harcamaları gösterilmesi de manidardır” diye konuştu.

“İĞNEDEN İPLİĞE HER ŞEYE ZAM YAĞMURU”

Gerçek enflasyon yüzde 45’i aştığını dile getiren Serdar Koçyiğit; “Bu ülkede çarşıda pazarda mutfakta yaşana gerçek enflasyon %45 i aşmıştır. İğneden ipliğe her şeye zam yağmurunun devam ettiği üretici ve tüketici enflasyonu arasındaki makasın tam 26 puan açıldığı dolayısıyla hayat pahalılığının önümüzdeki dönemde de bırakalım düşmeyi daha da artacağının açık olduğu koşullara rağmen hiç kimsenin inanmadığı hedeflenen enflasyon rakamlarının temel alan bu mutabakatın neresi başarıdır?

“ORTADA TOPLU SÖZLEŞME DEĞİL VAAT VE TEMENNİ METNİ VAR”

Mutabakatın başarılı olmadığını da belirten Koçyiğit; “ Bu mutabakatta kamu emekçilerinin yıllardır yaşadığı gelir vergisi adaletsizliğine son verilmesi yine yok, emekli olduğumuzda maaşlarımızın yarı yarıya düşmesine yol açan ek ödemelerin emekliye yansıtılması başlığı yine yok, farklı adlar altında güvencesiz istihdam edilenlerin kadrolu-güvenceli istihdama geçirilmesi yine yok, 4C li 4B l iler olarak bilinen kamu emekçilerinin ek ödeme emeklilik gibi temel sorunların çözümü yok, sayıları yüz bini aşan yardımcı hizmetler sınıfının yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesi yine yok, OHAL KHK’leri ile sorgusuz sualsiz işinden ekmeğinden edilen kamu emekçilerini göreve iadesi yine yok, kadın kamu emekçilerine yönelik ayrımcılığın önüne geçilmesi için kadın taleplerini kadın emekçiler tarafından görüşülmesi ve mutabakat metninde ayrı bir başlık altında kalması yine yok, kamu kurumlarında ücretsiz kreşler açılması, söz konusu kreşler açılıncaya kadar kreş yardımı verilmesi yok. Mutabakatta saymakla bitiremeyeceğimiz daha pek çok temel sorunumuza ilişkin tek bir cümle dahi edilmemiştir. Sonuç olarak ortada taraflar arasında bağlayıcılığı olan bir toplu sözleşme metni değil,3600 ek gösterge ve sözleşmeli personelin durumu başta olmak üzere çıkmaz ayın son çarşambasına bırakılan bir vaat temenni metni vardır.” dedi.

“GÜVENCESİZLİK DAYATAN BU MUTABAKATI KABUL ETMİYORUZ”

“KESK olarak 20 milyonluk devasa bir kitleye sefalet yoksulluk güvencesizlik dayatan bu mutabakatı kabul etmiyoruz” diyen Koçyiğit;  “Yıllardır yaşanan kayıplar biriken sorunlar bu yıl konfederasyonların tekliflerine daha fazla yansımıştır. Bu yıl konfederasyonlara maaş artış talepleri başta olmak üzere pek çok talebi ilk defa bu kadar birbirine yakınlaşmıştır. Ancak bugün taleplerde ortaklaşmadan daha önemli olanı bu talepler için mücadele ortaklaşmak olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. KESK olarak bu yönde yaptığımız çalışmalar Kamu emekçilerini ve emeklilerini daha da mağdur edecek yeni bir satış sözleşmesine onay verilmemesi yönündeki uyarılarımız yetkili konfederasyon tarafından yok sayılmıştır. Biz her şeye rağmen sendika-konfederasyon olmanın gereğini yerine getirmeye devam edeceğiz. Hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmekle görevli olduğumuz 5.5 milyon kamu emekçisi ve emeklinin sesi olmayı sürdüreceğiz. Bu görev ve sorumluğun bir adımı olarak tüm kamu emekçileri kendilerine dayatılan yoksulluk güvencesizlik mutabakatına karşı tepkilerini ülkemizin her yerinde üretimden gelen gücünü kullanarak göstermiştir.  İnsanca bir yaşam demokratik grevli bir sözleşme için mücadelemiz devam edecektir. Yaşasın örgütlü mücadelemiz Yaşasın KESK!!!” ifadelerini kullandı.

Editör: TE Bilisim