Hepimizin çok kızdığı ama çoğumuzun vazgeçemediği alışkınlık… Sosyal medyaaaa

Peki, 7’den 70’e niçin sosyal medyadan vazgeçemiyoruz. Çünkü her yaşa hitap ettiği için olabilir mi? Esir almadığı kimse kalmadı sanırım… 2 yaşında bebeklerin eline telefonları veriyoruz. Onlar daha anne, baba diyemeden yabancı kelimeleri mırıldanıyor. Ebeveyn olarak buna seviniyoruz… Yabancı kelimeler konuşuyor, benim çocuğum inanılmaz zeki olacak… Komşuya, akrabaya koşarak onlara da anlatıyoruz. İngilizce sayı sayıyor ve renkleri İngilizce söylüyor diye…

Çocuklarımıza ilk Türkçeyi güzelce öğretelim… Çünkü Türkçeyi halen konuşamayan insanlarla iletişim kurmakta zorlanıyoruz…

İnsanın insana saygısı kalmadı!

Örneğin; Trafik kurallarını kafasına göre uygulayanlar, çöplerini konteynırlara atmaktansa, çok kötü koksun ve göz kirliliğine neden olsun diye yanına bırakan eyyy vatandaşlar… Niçin yapıyoruz bunu?

Keşke sosyal medyada bunlarla ilgili eğitici-öğretici kısa filmler yapılsa, belki o sayede biraz sosyal medyanın güzel yanlarını öne çıkartmış oluruz. Ama en güzeli bu anları sosyal medyada paylaşmak…

Trafik magandalarını ve ısrarla çöpü konteynırın dışına atanları, hemen telefonu çıkartıp canlı yayına almak… Belki bu sayede birazda saygıyı insanlara göstermiş oluruz.

Bu hafta gözüme çarpanları yazmak istedim… Aslında yazacak sayfalar dolusu konu var. Ama yeri ve zamanı olmadığı için yazılmıyor.

Tek bir konuda bir şey söylemek istiyorum… Hastaneye hayatı mükkemel, her şeyi dört dörtlük insanlar gelmiyor. Genç yaşta kalp krizi geçiren, 20 dakika önce trafik kazası geçiren bir kadın, çocuğunu okula bırakmış evine döndüğünde beyin kanaması geçiren bir anne, ekmeğini kazanırken biranda felç geçiren esnaf bir amca ve onların ağlamaktan harap olmuş yakınları…

HASTANE ÇALIŞANLARI, lütfen işinizi seviyorsanız bu meslekleri yapın… Puan sıralamasına göre değil… Hastalarla ve yakınlarıyla daha anlaşılır, daha güzel kelimeler kullanarak konuşabilir misiniz? Orada hepimiz çaremizi ve şifamızı arıyoruz. Hastanede en çok duyduğum söz “ Allah düşürmesin, eksikliğini de göstermesin.”

Doktorlarımızın önünde saygıyla eğiliyorum… Hem hayat kurtarıp, hem de hasta yakınlarıyla sevgiyle konuşup, onları dinlediği için…  En çok yorulan, omuzlarında hep bir yük olan, ama kimseyi kırmayan doktorlarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz…