SES Bolu Şubesi Eşbaşkanı Kevser Yongacı Pala, Sağlık Bakanlığı tarafından 81 Valiliği’ne gönderilen ‘Personel İşlemleri’ genelgesine tepki göstererek, “Sağlık emekçisinin en temel insan hakları olan yaşama hakkı ve dinlenme hakkı yok sayılmakta, sağlık sisteminizin maliyet dengesi olan az elemanla çok iş denklemiyle bilinçli bir şekilde sürdürdüğünüz personel eksikliği bu duruma gerekçe gösterilmektedir” dedi.

Haber: Ömer ÇETİNASLAN

Sağlık Bakanlığı tarafından 27 Ekim 2020 Salı günü 81 il valiliğine ‘Personel İşlemleri’ genelgesi gönderildi. Genelgede; Covıd-19 salgını sürecinde kamu sağlık hizmetinin etkin ve kesintisiz şekilde sürmesi için yapılan düzenlemelere ilişkin; her ne sebeple olursa olsun Covıd-19 salgını sürecinde istifa talebinde bulunan personelin talebi kabul edilmeyeceği, yaş haddinden emekli olacaklar ile malulen emekli olacakların ayrılışları yapılarak kapsam dışındakilere yönelik emeklilik işlemi tesis edilmeyeceği bildirildi.

SES Bolu Şubesi üyeleri, Sağlık Bakanlığı tarafından gönderilen genelgeye tepki göstermek amacıyla Abant İzzet Baysal Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde bir eylem gerçekleştirdi.

“ENFEKSİYON RİSKİ EN YÜKSEK OLANLAR SAĞLIK ÇALIŞANLARIDIR”

Burada bir açıklama yapan SES Bolu Şubesi Eşbaşkanı Kevser Yongacı Pala, sağlık çalışanlarının salgınla mücadelede ağır şartlar altında çalıştığına vurgu yaparak, “Covıd-19 pandemisi sürecinde toplam vaka dünya genelinde 44,7 milyonu geçti. Günlük ölüm sayısı dünyada 7 binleri geçmiş durumda. Türkiye’de 29 Ekim itibari ile Sağlık Bakanlığı verilerine göre; bu güne kadar ki hasta sayısı 370832'ye yükseldi. Gerçek rakamların bunlardan çok daha fazla olduğunu hepimiz biliyoruz. Tüm enfeksiyonlarda olduğu gibi Covıd-19 hastalığında da çalışanlar arasında en yüksek enfeksiyon riski olan meslek grubu sağlık çalışanlarıdır. Türkiye’de bu güne kadar 127 sağlık çalışanı hayatını kaybetti ve 40 binin üzerinde sağlık çalışanı enfekte oldu. Uluslararası Çalışma Örgütü gibi kuruluşlar ve 129 ülkenin meslek hastalığı olarak kabul ettiği bu durum yasal düzenlemelerimize göre meslek hastalığı veya iş kazası olarak tanımlanmasına rağmen bildirim yaptırılmaması ekonomiye yükünden dolayı engellenmektedir. Yine salgının en ön safında mücadele etmesine ve salgının bitirilmesinde kilit faktör olan sağlık emekçilerinin de aynı kaygıdan olsa gerek, temel ücreti arttırılmamakta; verdikleri 3600 ek gösterge sözü yerine getirilmemektedir” ifadelerine yer verdi.

“STRATEJİLERİ; SAĞLIK EMEKÇİLERİNİ ÖLDÜRESİYE ÇALIŞTIRMAK”

Pandemi sürecinde sağlık çalışanlarının mağduriyetini daha da arttığına işaret eden Kevser Yongacı Pala, “Sağlık emekçilerinin bütün uyarılarına kulak tıkayan hükümet sürecin başından beri alınması gereken hiçbir toplumsal önlemi almamış durumdadır. Sağlık alanında örgütlü emek ve meslek örgütleri defalarca sonbahar aylarıyla birlikte gribin de eklenmesiyle sağlık krizinin derinleşeceği uyarısında bulunmuştur. Ancak buna rağmen 25 milyondan fazla yurttaşın grip aşısına ulaşımı engellenmiş durumdadır. Ne toplumsal alanda ne de sağlık alanında önlem almayan hükümet Salı günü yayınladığı genelgeyle pandemiyle mücadelede temel stratejisinin sağlık emekçilerini öldüresiye çalıştırmak olduğunu tekrar ilan etmiştir. Sağlık Bakanlığı’na ayrılan bütçenin de bizlere söylediği sağlık alanına aşı başta olmak üzere herhangi bir yatırım yapılmayacağı, sağlık emekçisi sayısının arttırılmayacağı, bunların yerine şehir hastaneleri aracılığıyla müteahhitlerin zengin edilmeye devam edeceğidir. Sağlık emekçileri uzun süredir tükendiklerini ifade etmektedir. Sağlık Bakanlığı bu konuda herhangi bir adım atmazken yayınladığı genelge ile sağlık emekçilerinin mağduriyetlerini daha da arttırmış durumdadır” diye konuştu.

“SÜRGÜN SUÇTUR, BU DURUM KABUL EDİLEMEZ”

Kevser Yongacı Pala, Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı genelge ile atamaların durdurulduğunu, istifaların ise kabul edilmeyeceğini vurgulayarak, “Yayınlanan genelgeyle;  her ne sebeple olursa olsun görevden çekilme (istifa) talebi kabul edilmeyecek, emeklilik işlemleri tesis edilmeyecektir. OHAL ilan edilmeden istifa ve emeklilik yasağı getirilemeyeceği ortadayken sağlık emekçilerinin bu haklarının ellerinden alınması Anayasaya aykırıdır.

Öğrenim durumuna dayalı atama, alt ve üst hizmet bölgelerine atama, başka kamu kurum ve kuruluşlarına atamalar durdurulmuştur. Ancak iller arası geçici görevlendirilen (re’sen atanan) personelin derhal ayrılışı yapılarak görevlendirildiği yere gitmesi sağlanacaktır. Bu sürgün demektir, sürgün suçtur, bu durum kabul edilemez.

“SAĞLIK EMEKÇİLERİNİN YAŞAM HAKKINI YOK SAYMAK DEMEKTİR”

Çalışan bütün personelin ikinci bir emre kadar yıllık izinleri durdurulmuştur. Anayasal güvence altında olan dinlenme hakkına hele ki pandemi ile mücadele edilen, normal zamanlara göre daha yoğun ve uzun saatlerle çalışılan böylesi bir dönemde müdahale demek sağlık emekçilerinin yaşam hakkını yok saymak demektir.

“YA COVİD OL YA DA KANSER OL”

Radyoaktif ışınla çalışan personele verilmekle yükümlü olunan bir aylık sağlık izni (şua izni) kurum amirlerinin inisiyatifine bırakılmıştır. Röntgen ve tomografinin tanıda kullanımı pandemi süresince daha da artmış olup radyasyonla çalışan sağlık emekçilerini normal zamana göre daha fazla korumak gerektiği ortadadır. Radyasyonun kanser yapıcı etkisini azaltmak için verilen şua izinlerinin ertelenmesi ve kurum amirine bırakılması demek sağlık emekçilerine “ya Covid ol ya da kanser ol” demektir.

“ÇOCUK İZNİ KOŞULSUZ VERİLMELİDİR”

 Çocuklu olan sağlık emekçilerinin yıllık izin talebi annelere verilecek olup, bu talebin karşılanması da kurum amirinin inisiyatifine bırakılmış durumdadır. Çocuk izni ebeveyn iznidir, çocuğun bakım yükü sadece anneye bırakılamaz. Eşlerden talep edenin izin hakkı kurum amiri dâhil hiç kimsenin insafına bırakılmadan, amasız, koşulsuz yerine getirilmelidir.

Fatma hemşirenin izin alamadığı için nöbete giderken komşusuna bırakmak zorunda kaldığı çocuklarının yangında can vermesi hepimizin canını hala yakmaktadır. Böylesi insanlık dramlarının tekrar yaşanmasına izin verilmemelidir.

Bütün bu düzenlemeler yapılırken sağlık emekçisinin en temel insan hakları olan yaşama hakkı ve dinlenme hakkı yok sayılmakta, sağlık sisteminizin maliyet dengesi olan az elemanla çok iş denklemiyle bilinçli bir şekilde sürdürdüğünüz personel eksikliği bu duruma gerekçe gösterilmektedir” ifadelerini kullandı.

“COVİD-19 İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIĞI KAPSAMINA ALINMALI”

Yongacı, Sağlık Bakanlığı’na çağrıda bulunarak sağlık çalışanları için taleplerini sıraladı; “Atama bekleyen binlerce sağlık emekçisinin derhal kadrolu, güvenceli ataması yapılmalıdır.

Haksız, hukuksuz şekilde işlerinden edilmiş hepsi de uzun yıllarını meslekte geçirmiş tecrübeli insanlar olan KHK i sağlık emekçileri işlerine döndürülmelidir.

Güvenlik soruşturması sebebiyle işe başlatılmayan sağlık emekçileri bir an önce işlerine başlatılmalıdır.

Pandemi yönetiminde sağlık alanındaki emek ve meslek örgütleri karar alma süreçlerine dahil edilmelidir.

Covid-19 iş kazası ve meslek hastalığı kapsamına alınmalı, sağlıkta şiddet önlenmeli, bütün sağlık emekçilerinin temel ücretleri yoksulluk sınırının üzerinde olacak şekilde düzenlenmelidir.

Kronik hastalığı olan ve 65 yaş üstü tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine idari izin verilmelidir.

Sağlık emekçileriyle ilgili son yayınlanan genelge ile izin hakkımızın ortadan kaldırılmasını, tayinler durdurulurken sürgünlerin önünün açılmasın kabul etmiyoruz. Dinlenme hakkımız aynı zamanda yaşam hakkımızdır, yaşatmak için yaşamak istiyoruz, yaşam hakkımıza sahip çıkıyoruz.”

“SAĞLIK EMEKÇİLERİNİ SENDİKAMIZDA MÜCADELEYE DAVET EDİYORUZ”

SES Bolu Şubesi Eşbaşkanı Kevser Yongacı Pala son olarak sağlık çalışanlarını kendi sendikalarına davet etti; “Sağlık alanında tüm bunlar yaşanmaktayken sözde yetkili sendika kendisine üye olan sağlık emekçilerinin sorunlarıyla ilgilenmek, taleplerin alana taşımak yerine iktidarla ters düşmemek adına sessizliğini korumaktadır. Gerçek sendikaya ihtiyacın iyice belirginleştiği bu zor günlerde tüm sağlık emekçilerini sendikamız çatısı altında örgütlenmeye, birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.”

Editör: TE Bilisim