İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Müsavat Dervişoğlu bir takım ziyaretlerde bulunmak için geldiği Bolu’da önemli açıklamalarda bulundu. Dervişoğlu; “Türkiye, gerçek bir ekonomik krizle karşı karşıyadır. Böyle devam ederse, önümüzdeki dönem içerisinde kıtlık ile karşı karşıya kalabilecek bir ülke konumuna gelir. ‘Kendi kendine yeten ülkelerden biriyiz’ diye övünüyorduk, şimdi ‘kendimize yetebilecek miyiz?” dedi.

 Haber: Aslı Akış

 İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Dursun Müsavat Dervişoğlu, Bolu’ya gelerek bir dizi ziyaret gerçekleştirdi. İlk olarak Bolu Belediyesi’ni ziyaret eden Dervişoğlu, İYİ Parti kontenjanından belediye meclisi üyesi olduktan sonra Belediye Başkan Yardımcılığı görevine getirilen Mansur Şen ile Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ı ziyaret etti.

Daha sonra partisinin İl Başkanlığı’na geçen Dervişoğlu burada parti yöneticileri ve üyeleri ile bir araya geldi. 31 Mart seçimlerinde millet ittifakı ile CHP’sinden belediye meclis üyesi olan isimlerin yeniden İYİ Parti’ye geçmesi için düzenlenen tören öncesi gazetecilerin sorularını yanıtladı.

 “GENCECİK YAVRULARIMIZ, ÜNİVERSİTE MEZUNU İŞSİZLER VAR”

Müsavat Dervişoğlu, ekonominin her alanında taşların yerinden oynadığını ifade ederek; “İktisat ilmi, çerçevesi belli bir ilimdir. Dolayısıyla, sorunlara kendi içerisinde çözüm bulma kabiliyetiyle kendini hissettirir. Tahsilim itibariyle de bunu rahatlıkla ifade edebilirim. Ekonominin her alanına ‘ekonomi dışı’ müdahalelerde bulunulduğu için, Türkiye’de bazı taşlar yerinden oynamış. Dolayısıyla, saraydan güdümlü bir ekonomik anlayış, damat marifetiyle yaşama geçirilmek istenmektedir. Her gün muhataplık ilişkisi kurduğumuz gencecik yavrularımız, üniversite mezunu işsizler de var. Ayrıca Türkiye’de iş bulamayacağı için iş aramaktan vazgeçen büyük bir kitle daha var” şeklinde konuştu.

“TÜRKİYE’NİN EKONOMİSİNİ, DAMAT EKONOMİSİ OLMAKTAN ÇIKARMASINI DİLİYORUM”

Türkiye’de üretimin durduğuna dikkat çeken Dervişoğlu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir öneride bulundu. Dervişoğlu; “Türkiye’de maalesef her alanda üretim durmuştur. Türkiye’de ekonomiyi yeninde işler hale getirebilmek adına önemli adımlar atılması gerekmektedir. Burada olması gereken; her alana müdahale eden insanların süreçten ayrılmasıdır. Sayın Cumhurbaşkanına önerimizi tekrarlıyorum; Türkiye’nin ekonomisini, damat ekonomisi olmaktan çıkarmasını diliyorum. Hazineden sorumlu bakanın, görevini yerine getirememesi ya da ekonomik kuralların dışında ekonomiye kurallar dayatması eğilimini terk etmediği ve terk etmeyeceği de anlaşıldığından, istifasını istemekten başka bir çare kalmıyor.

Üreten bir ekonomi temenni ediyoruz.

Bozkır ile yeşilin kavgasının yeniden başlamasını, tarlaların ekilebilir hale gelmesini istiyoruz.

Şalterlerini indirmiş fabrikaların, artık doğru bir sanayi politikasıyla yeniden üretime geçmesini istiyoruz.

Kobilerin desteklenmesi, artık esnaf dükkanlarının kepenklerinin kapatılmasının önüne geçilmesi, bunlar hem Türkiye’nin hem de bizim beklentimiz. Bu konu ile alakalı partimizin yetkili kurulları, gerekli çalışmaları yapıyor” ifadelerini kullandı.

“KITLIK İLE KARŞI KARŞIYA KALABİLİRİZ”

Dervişoğlu, Türkiye’nin gerçek bir ekonomik kriz ile karşı karşıya olduğunu vurgulayarak; “Sıradan, sırf muhalefet etmiş olmak için muhalefet etmiyoruz, bir sorunla karşı karşıyaysak, o sorundan bahsedip eleştirilerimizi dile getiriyorsak, çözümü de TBMM’de ifade etmeye gayret sarf ediyoruz ama Türkiye, gerçek bir ekonomik krizle karşı karşıyadır. Bu, sıradan finansal bir kriz ya da doların aşağı inip çıkması ile tarif edilecek boyutta değildir. Türkiye böyle devam ederse, önümüzdeki dönem içerisinde kıtlık ile karşı karşıya kalabilecek bir ülke konumuna gelir. ‘Kendi kendine yeten ülkelerden biriyiz’ diye övünüyorduk, şimdi ‘kendimize yetebilecek miyiz ?’endişesini yaşıyorsak, demek ki Türkiye’de yapılan yanlış işler var, düzetilmesi noktasında da elimizden gelen gayreti sarf edeceğiz” diye konuştu.

 “TÜRK SİYASETİNİN A TİPİ HİSSESİDİR İYİ PARTİ”

İyi Parti olmasaydı Türkiye ne olurdu? sorusunu da yanıtlayan Müsavat Dervişoğlu; İyi Parti olmasaydı Türkiye ne olurdu? sorusu aslında Türk siyasetinde İyi partinin ne olduğunu ortaya koyuyor. Biz kurulduğumuzdan beri çok büyük zorluklarla karşı karşıya bırakılmış siyasi partiyiz. Kurulma aşamamamızda "Kurulamaz" dediler, seçime girme aşamamızda "Seçime katılamazlar" dediler. Türkiye çapında teşkilatlanamaz dediler. Kurulduğumuz andan itibaren hem havuz medyası hem de iktidar yandaşları tarafından çok ciddi tarizlerde ve iftiralara muhatap bıraktılar. Düşünebiliyor musun bir şirket %90 hissesi başkasının elinde ama %10’luk bir hisse var. O %10 hisse şayet A tipi bir hisseyse o %10’a sorulmadan hiçbir adım atılmaz. Türk siyasetinin A tipi hissesidir İyi Parti. O sebeple geride bıraktığımız süreçte yapılmış ne kadar doğru iş var ise iyi Partinin Türk siyasetindeki varlığından kaynaklıdır. İktidarın demokratik yol ve yöntemlerle yenilebileceği hissiyatı iyi partinin doğru ve stratejik hamleleriyle düşünceden eyleme dönüştürülmüştür. Meselenin bu yönüyle telakki edilmesini arzularım. İyi Partinin akıbeti ne olacak? Ben size söyleyeyim çok iyi olacak. Türkiye’de bu iktidarın yegane alternatifi İyi partidir. Bakın Türkiye’de neler oldu? İktidarın yenilebilme hissiyatı oluştu, demokratik yol ve yöntemlerle birtakım görev değişikliklerinin temin edileceği anlaşıldı. İktidar partisinin içinde bile demokrasi yaşama geçti orada yeni yeni siyasi partilerin oluşmasından bahsedilebiliyor. Türkiye çok sesli hale geldi. Genel başkanımızın ifadesiyle ‘ Ver yesin, yat uyusun’  muhalefet anlayışı terk edildi. Muhalefet uygun bir biçimde yapılıyor. Ülkenin temel meselelerinin çözümü noktasında iş birliği gerekiyorsa iş birliği yapıyoruz. Ama Türkiye’nin umumi menfaatleri noktasında sıkıntı yaratabilecek birtakım adımlar atıldığında da muhalefetimizi ortaya koyuyoruz. İYİ Parti TBMM’ye geldikten sonra artık iktidar tarafından parlamenter demokratik sistem değişmiş olmasına yeni bir sistemin yürürlüğe girmiş olmasına rağmen bakanlığıyla, komisyon üyeleriyle, bürokratlarıyla o kanun tekliflerini parti gruplarına grup başkan vekillerine ve parti yöneticiliklerine danışmak mecburiyetinde kalıyorlar. Bu bizim demokrasiye getirdiğimiz çok büyük bir katkıdır. Dediğim gibi şeytan taşlamaktan tavafa fırsat bulamamıştık. Şimdi önümüzde geniş bir zaman var. İyi partinin farkını herkese fark ettireceğiz Allah’ın izniyle” dedi.

 

Editör: TE Bilisim