Sayın okurlar;

Gerçekte, ümidler diyarı varken, peşin hükümle, ümitsizlik diyarına gidilmez. Ümid, saadetten alınmış, bir miktar borçtur. En korkulu anlarında dahi, ümidini kırmaç Unutma ki, iliklerin en lezzetlisi, en sert kemikte bulunur.

Ümidler çok mu çok inadçıdır. Bu nedenle beklemeyi ancak o bilir. Bekle gör, biraz bahçeye çık, gez dolaş. Duygu ve düşüncelerin değişecektir. Ancak (körü körüne de inatçı ve ısrarcı olmaz. Menfaatında olsa bırak. Gerçek gerçektir. Yalanla, dolanla düşünenin, başı bitten, saçı sirkeden kurtulmaz. Uyuz akıl ve uyuz düşüncede uyuz böcekleri cirit atar.)

Akıllıyım diyen değil, akıllı olmaya çalışan akıl ve düşünceye itibar edilir. Örneğin vakti zamanında iki uyduruk, iki serseri Tokat’ın Turhal ilçesi, Yeşilırmak’ın köprüsünde karşılaşır. Riyakarlık, serserilik içerisinde, küçük büyüğüne dönerek der ki;

  • “Benim güzel ağabeyim. Yedi dünyayı gezdim, sonuçta iki babayiğit tanıdım. Birisi sensin ama ötekini demiyom.”

Büyük cevab veriyor;

  • Vay boyunu pusunu seveyim! Onu bilmeye ne var. Tabiki (yavrum) o da sensin!...

    Not: Buyurun buradan yakın.